M. Sarmış: O zaman artık siyaset kısmını burada bırakalım.
Mahmut abi, sizin bir köşe yazarlığınız var. Uzun yıllar yazmışsınız. Hangi gazetelerde yazdınız?
Mahmut Apaydın: Şafak Gazetesinde uzun müddet yazdım. Hizmet Gazetesinde birkaç defa yazdım. Güneydoğu'da altı ay kadar yazdım. Gazetelerinde yazdığım halde beni tanımadılar. Tahir Nazif Pekpak adıyla yazdım.
M. Sarmış: İlginç bir isim. Kendi adınızı hiç kullanmadınız mı?
Mahmut Apaydın: Çoğunda kullanmadım. 10'dan fazla müstear isimle yazı yazdım.
M. Sarmış: O isimleri söyler misiniz?
Mahmut Apaydın: Metin Mülayim, Ömer Cesuryürek, Hakkı Bağıran, Tahir Nazif Pak veya Pekpak…
M. Sarmış: Maşallah! Hepsi de çok anlamlı.
Mahmut Apaydın: Bir de adımı yazıp soyadımı değiştirdiklerim oldu. Mahmut Urfalı, Mahmut Doğulu, Mahmut Şarklı gibi.
Bir de bir ara Yeni İstanbul Gazetesinin Urfa muhabirliğini yaptım. 60'lı yıllar olması lazım.
M. Sarmış: Ne yapıyordunuz?
Mahmut Apaydın: Haber yapıp gönderiyordum.
M. Sarmış: Ne gibi haberler?
Mahmut Apaydın: Urfa'da ne gördüysem. Trafik kazası, cinayet ve benzeri… Bazısını yayınlıyorlar, bazısını yayınlamıyorlardı.
M. Sarmış: Esnafsınız, aynı zamanda muhabirlik yapıyorsunuz. Haber takip ediyor muydunuz?
Mahmut Apaydın: Yok, rastladığım şeyleri yazıyordum.
M. Sarmış: Nasıl gönderiyordunuz?
Mahmut Apaydın: Elimle yazıp mektupla gönderiyordum.
M. Sarmış: Fotoğraf da çekiyor muydunuz?
Mahmut Apaydın: Yok, sadece yazı. Eskiden haberleşme çok zordu. Bütün haberleşmeler mektupla olurdu. Bir de tabii acil durumlar için telgraf vardı.
M. Sarmış: Tabii gazeteye abonesiniz. Günlük olarak geliyor muydu?
Mahmut Apaydın: Yok, iki günde bir, üç günde bir geliyordu.
M. Sarmış: Nasıl geliyordu? Postayla mı?
Mahmut Apaydın: Hayır bayiye geliyordu. Sarayönü'nde Işıklar gazete bayii vardı. Bütün gazeteler, dergiler oraya gelirdi. Gidip kendimiz alırdık.
M. Sarmış: Peki köşe yazılarınızda hangi konuları işliyordunuz?
Mahmut Apaydın: Her konuda yazıyordum. Daldan dala… Ama en çok İslamî konular. Köşemin adı da "He-Ya" idi. Uzun müddet Şafak'ta yazdım. O da nasıl yazıyordum? Gece saat 12.00'de dükkânı kapatıyordum. Matbaaya gidiyordum.
M. Sarmış: Matbaa nerede?
Mahmut Apaydın: Su Meydanı'nda Şafak Matbaası. Ben konuşuyorum, orada çalışanlar da diziyordu. Gazetenin sahibi "Ben şimdiye kadar böyle bir yazar görmedim." diyordu.
M. Sarmış: Gazetenin sahibi kimdi?
Mahmut Apaydın: Ahmet Döğücü. Bazen o da yazılarımı diziyordu.
Ahmet Apaydın: Döğücü sağ mı?
Mahmut Apaydın: Sağ ama çok ihtiyar olmuş. Geçen gördüm, bitmiş.
M. Sarmış: Gazete haftalık mı, günlük mü?
Mahmut Apaydın: Günlük.
M. Sarmış: Haftada kaç gün yazıyordunuz?
Mahmut Apaydın: Her gün. Yani her gece matbaaya gidiyordum. Sonra Akit'te yazmaya başladım. Gidip sahibiyle tanıştım. Mustafa Karahasanoğlu… Arkadaş olduk. Dostluğumuz çok oldu. Öldü. Allah rahmet etsin.
M. Sarmış: Siyasi konularda da yazıyor musunuz?
Mahmut Apaydın: Tabii tabii, her konuda yazıyorum. Bir gün bir gazetede "müstehcen neşriyatla mücadele eden iller" diye bir haber vardı. O illerin arasında Urfa yoktu. Ben o zaman kalktım bir yazı yazdım. Valimizin adı Rafet Üçelli. Yazımda dedim ki "Ben o listenin içinde Urfa'yı göremedim. Bu iş üç elle hallolmaz, dört elle sarılmak lazım." Vali bunu okumuş. Urfa'da kaç tane gazeteci varsa, hepimizi çağırdı. Gittik. Bize ikramda bulundu. Yedik, içtik. Ondan sonra dedi "Ben valiyim. Yarın emekli olurum. Beni unutursunuz." Ben de "Vali bey, bir şey yaparsanız, sizi unutmayız." dedim. "Nedir?" dedi. Dedim "Kalıcı bir eser bırakırsanız, unutulmazsınız. Yok, böyle geldi, böyle gider derseniz, unutulursunuz." Teşekkür etti. Urfa'ya geldiği zaman da kendisini metheden bir yazı yazmıştım.
M. Sarmış: Sıra geziyor muydunuz?
Mahmut Apaydın: Geziyorduk tabii. Urfa'da sıra birkaç çeşittir. Televizyonda gösterildiği gibi tek çeşit değil. Yalnız müzik ve çiğköfte değil. Herkesin yaşantısına göre sıra gecesi olur. Mesela bizim sıra gecelerimizde namaz kılınır, kitap okunur, ders konuşulur. Ondan sonra çiğköfte yenir, meyve yenir. Bazıları içki içer, müzik çalar, onun da adı sıradır. Esas sıra gecesi insana faydalı olan sıra gecesidir.