Şiir, fikrin ve hissin ruhla gönle yağan sağnak yağmuru gibidir.

*
Kimi yağmur, kurak toprakta tohuma can verirken, kimi yağan yağmur sel olup önüne kattığı her şeyi alıp götürür, yok eder.

*
Biz, kurak toprakta tohuma canlılık veren yağmur taneleri gibi şiir kaleme alırız, yıkıp yok eden tarzda değil.

*
Günümüzde şiirin mayasında iyiyi, güzeli, mükemmeli,  edebî, doğruluğu, hakkı, adaleti dile getirmekten yoksun anlayış, yüzyıllardır ismi, şiirleriyle var olan şairlerden fersah fersah uzaktadır.

*
Ömrü, ölümüyle biten şairin şiirleri, hafızalarda kalıcı değilse şiiri, insanın ruhunu süsleyecek, anlatımını güzelleştirecek, sanatı ulvîleştiren, yaşamı zenginleştirip, okuyanın ufkunu genişleştirecek vasfa sahip değildir.

*
Sanatkâr, hangi fikre sahip olursa olsun, ideolojilerin ve izmlerin gölgesinde sanatını esir kılmamalı. 

Bu gerçekleştiğinde esaret başlar.

Bir şiir, birden çok milletin sahip çıktığı oranda şiirdir.

*
Topluluklar karşısına çıkıp şiir okumaktan haya eden biri olarak, şairin sahneye çıkıp şiirini okumasından hazzetmiyorum. 

Şiiri, şairin kitabından okumalı, şiir seven.

*
Şair, görücüye çıkarcasına topluluklar önünde şiir okumamalı.   

Nasıl ki bir romancı, hikâyeci, denemeci eserini topluluk karşısında okumuyorsa şair de durduğu yeri bilmeli ve şiirini seslendirmeden uzak kalmalı.

Şairin şiiri, başkasınca izinsizce seslendirilip şarkılara kurban edilmemeli.

Bu benim, şahsî fikrim.

*
Şair, desteklenecekse bunun yolu ve yordamı vardır.

Usûlü bellidir, şair kimlik ve kişilik olarak incitilmemelidir.

*
Şairin şiiri, hiç bir masada mezeye çeşit olmamalı, eğlence partilerindeki cümbüşe renk katmamalıdır.

*
Çağın sömürgen yapısında şairin şiiri, kimi bankanın ve kimi holdingin yayınevlerinden kitaplaşmamalı.

*
Şairin hürmet beklentisi var, sanatı itibarıyla.

Şair, şiirinde belirttiğiyle aynı yaşantıya sahip çıktıysa şairdir.

*
Şairin hayatıyla sanatı arasında çelişki, sinemada ve tiyatroda her rolü oynayan oyuncunun konumuyla. benzerlik taşır.

Şair, şarkıcı ve türkücü konumunda düşünülemez.

Şair, sanatı ve yaşamı ile bir bütündür.

*
Günümüzün kimi hegemonya tekelinde olan şiir, şairine özü gürlük değil, nefes almayı bile çok görür.

Bir çok şair ve sanatkâr, yaşarken kıymete değer görülmüyorsa handikapların başlıca sebebi budur.

Bunu ifade ederken yirmi- otuz yıl sonrasında, yaşarsak,  tespitin doğru olup olmadığı üzerinde tanıklığa ereceğiz.

*
Bu gün birçok sanat ve edebiyat dergisi ile kimi gazetelerin kültür-sanat sayfaları, kendi mahallelerin sesi olmaktan öte bir vasfa sahip değildir

*
1980'lerden 2002 Eylülüne kadar takip ettiğimiz şekilde, yirmi yıldır, sadece kendi yazıp kendi okuyan birkaç isimle çıkan dergiler,  ideoloji tarlası hükmünde siyasî söylemleri öne çıkaran, sanatı dışlayan yapıdadır.

Bir yirmi yıl sonrası, bu katı ve bağnaz tutum değişecek mi? 
*
Zaman, en iyi hekimdir, derdine derman arayan için.
Biz de merakla bekliyoruz.