Önce insan kirletildi, sonra mekânlar kirlendi.
İnsan temiz olmadıkça mekân temizliği sağlanamaz.
Şehirler kirlilikten nasibini alınca kirlenen insan değil, kirletilen bilinmelidir.
Günümüzde herkes sitemkâr, bir dokunan bin âh işitir.
Mekânlar kirlenince insan temiz kalmadı.
Şehirler, ilçelerden köylere kadar kirlendi.
İnsanın mekânlardan şikâyeti gittikçe arttı. Kirlenen olarak kendisini sorgulamayan kimse, başkasını, başkası ötekisini suçlayarak çözümsüzlüğü oluşturur, bilinmeli.
Yağmurlu havada yola çıkanın ıslanması mukadderdir, bundan kaçış olamaz.
Kirliliğe bu tür ortamda bulaşmadığını iddia etme, oldukça güçtür.
Medeniyet ve şehir anlayışımızda insanın temiz olması, esastır.
İnsan, şehirlerin ve içindeki mekânların öznesidir, nesnesi değil.
Gördüğümüz kadarıyla özne ya da yüklem olması gereken insan, nesne haline gelmişse bu olumsuzluk- menfî durum, mekânın yansımasıdır.
Kirliliğin her alanda artmış olması, insanî ilişkileri ortadan kaldırmış, kin, nefret, hased, düşmanlık tohumlarını yeşertmiştir.
Tüm insanlığın huzur bulması, savaşların ve sömürüye, her türlü insan dahil canlı katliamına son verilmesi, kirliliklerin ortadan kaldırılması ile mümkündür.
Her şeyin paraya dayandırıldığı, gücün ve iktidarın ekonomik sulta ile başka ülkeleri ve milletleri terbiye ederek, haksız egemenliğini görünmez esaret zencirleriyle mûhkemleştirdiği günümüzde insan hakları maskeleri takınmış olanların makyajları bir bir eryip düşmekte, gerçek yüzleri fikirleriyle ortaya çıkmaktadır.
ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ Olarak, bu kirliliği ortadan kaldıracak ya da etkilerini azaltacak çözüm yollarını araştırma mecburiyetindeyiz, insan olarak.
Hiçbir siyasî oluşumun gölgesinde kalmadan, özgün yapıda şehirler üzerinde sürdürdüğümüz çalışmalarla insanlığın yeniden bir dirilişe dört mevsim yedi iklim mecbur olduğunu ifade ediyoruz.
Mezralar köyü, köyler ilçeyi, ilçeler şehri, şehirler ülkeyi oluşturur.
Biz, bu kirliliği, griliği siyaha dönüşmeden, karamsarlığı ortadan kaldırmanın herkesin sorumlu olduğu görev biliyoruz.
Aydınlık, özü gür, insana ve çevreye saygılı, emeğin kutsal, insanın çevresiyle barışık olduğu, insanla şehrin bütünleştiği medeniyet anlayışımızda hiçbir kirliliğe yaşam hakkı tanınmaması, ilkeli ve kararlı duruş sergilenmesi gerekir.
"Kötülükleri ortadan kaldıramazsak dahi iyilikleri artırmak elimizdedir." Der, bir mütefekkir.