Bir genç kızın etamin üzerine işlediği nakışta Şah-ı Maran aklımızda kalmıştır, muhtemelen. Kerpiçten ya da taştan evimizin bir odasında çerçeve içinde asılı olan el işlemesi levhadır. Belki son dönemde cam altına yapılan genç kız suretinde ayaklarında yılanbaşları ile yer almıştır.

Bulunduğu evde, işyerinde kendisini sevdiği için feda edene yorumlanan Şah-ı Maran'a herkes baktığı açıdan yorumlar getirir. Bazı evlerin tılsımlı koruyucusudur, Şah-ı Maran. Bazı anlayışlarda her evin bir yılanı olmalıdır. Evin çok odalı konak hali ve avluları bu yılanın korunmasındadır. Hane halkı bu figürü evinin bir köşesine asarsa, bir örtüye işlerse yılanlar o haneye uğramaz, çocuklar korkmaz, kimse rahatsız olmaz.

Şah-ı Maran'a yüklenen manalar içinden birçok anlam çıkar, kişi nasıl yorumlarsa… Biz, dinlediğimiz onlarca anlatımdan yola çıkarak kimi tespitlerde bulunmak istedik. İstedik ki yakın ya da uzak düşebilecek yorumları kendi penceremizde bir araya getirdik. Doğrular hepimizin yanlışlıklar bize aittir.

Şah-ı Maran, yüzyıllardır dilden dile aktarılan efsane…

Şah-ı Maran'ın kökeni nedir?
Bu efsane, sadece Mezopotamya'ya özgü bir anlatım mıdır? Diğer ülkelerde yılan figürünün folklordaki yeri ve önemi konusunda bilgiler var mıdır? Sağlıkta yılan figürü, amblem olarak niçin kullanılır? İnançlarda yılan, neden önemli yer tutmaktadır? Bu dosyada konuya dair çalışmamız, Güneydoğu illerimizde sıklıkla kullanılan Şah-ı Maran hakkında bir ön bilgidir, sadece. 'Efsane' olarak bilinen Şah-ı Maran'a dair tespitlerimizi siz okurlar için sunuyoruz.

Şah-ı Maran'ın Anadolu'ya geçişi, İran hakimiyetinin Anadolu'da sürdüğü dönemden bu güne Güneydoğu'da yaşamaktadır. Şah-ı Maran'ın gövdesi insan, gövde aşağısı yılan olarak tasavvur edilmektedir. Bu mitolojik varlık, kimi anlatımda yarı kadın kimi anlatımda erkek olarak geçmektedir. Kadın anlatımında insanı cinsiyet biçimde etkilemesi söz konusu iken, erkek ifadesinde gücü temsil eder.

Hz. Havva'yı kandıran yasaklı meyvenin olduğu ağaca yönelten varlık, ' yılan' olarak tasvir edilir. Kadının daha çok hissî yönünü yansıtan, meraklı yönünü ön plana çıkartan her şeye sahip olma arzusu, nefsin hakimiyetine sahip olamama durumunu simgeler. Kadının erkeği etkileme yönü, Hz. Adem'in kendisiyle Cennet'te yasaklanan ağaca yönelmesi, dünyayı bir imtihan yeri olarak belirler.

İslamî Literatör'de sebep ve sonuç ilişkisi bu şekilde açıklanırken, diğer inançlarda farklı anlatımlar olsa da sonuç, yaratılan dünyaya insanın taşınması için sadece bu bir geçiş kapısıdır. Her şeye sahip olan iki kişinin, sadece yakınlaşılması yasak olan ağacın meyvesini yeme hatası, Cennetten kovulma değil, yaratılan insanın Yaratıcısına bağlılığının ölçüsünü belirleme amaçlıdır.

Şah-ı Maran Ne Anlam Taşır?
'Yılanların Şahı ' olarak tercüme edilen Şah-ı Maran, Farsça bir tamlamadır. Bu daha çok günümüzde söylenişi kolay olduğu için, 'Şahmeran' biçiminde söylenmektedir. Şah-ı Maran'da geçen Yılanların Şahı hikayesinde kahramanların başlıcası Camsap-Camisap'tır. Bu hikaye ve kahramanismi, hikayenin Pers-İran kaynaklı olduğunun işaretidir.

Anadolu'da Şah-ı Maran'a Sahip Çıkılan İller-Kentler
Şah-ı Maran'a sahip çıkılan ve Tarsus'ta adına hamam bile gösterilen hikayenin bir kentle sınırlı olmadığını, bu anlatımın Mardin, Diyarbakır, Urfa, Erzincan, Kars, Ağrı, Erzurum olmak üzere birçok şehirde canlılığını koruduğunu belirtmek gerekir.

Şah-ı Maran Hikayesi Neden Anlatılır?
Hikayenin anlatımı kendince folklorik birçok değer taşır. İnsanın sözünde durmayışı, Camsap'ın Şah-ı Maran'ın yerini söyleyerek ölümüne sebep olması, sırrın ortaya çıkmasıyla insanın sırrının esiri olduğunu gösterir. Vezir'in Saltanata göz dikmesi, ince bir hesaplamayla kuyruk suyunu padişaha içirerek Padişah olma arzusu. Kimi anlatımlarda gövde suyu sağlıklı oluşu, kuyruk suyu zehri sembolize eder. Şah-ı Maran, Vezirin Padişaha ihaneti karşısında Camsap'a kaseleri değiştirmesini söyler. Vezir, Padişah'a güven vermek isterken kuyruk suyunu güvenle içer ve ölür.

Hz. Adem'e Melek-i Tavus'un Şiddetle Karşı Koyuşu
Şah-ı Maran'ın yarı insan yarı yılan oluşunun sebebi, bedduaya uğramasıdır. Cennetten kovulmada yılanın lanetlenmesi söz konusu bilinir. Êzidî Anlayışında Yılan Motifi, Hz.Adem'e secde etmeyen Melek-i Tavus'un makamından düşmesiyle öcünü almasını canlandırır. Ateş-Nur-Aydınlık, balçıktan daha üstündür. Şeytan'ın itirazı, melek olmasına rağmen Yaratıcı'nın yarattığı insanadır. Bu, bulunduğu konumda haddini aşan durumdur. Êzidî inanışında yılan, belki bu tarihten gelen durumun unutulmamasını ifade içindir. Laleş'te ana kapının sağında bir yılanın motifi, buna bağlanabilir.

Vezirlerin Saltanat Hırsı Folklorda Farklı Eserlerde Var mıdır?
Keloğlan Masalları'nın birinde Vezir'in Padişahın kızını ilaçla uyutarak, sonradan sağlığına kavuşturma hilesini seçip damat olma ile Padişah'ın yerine geçme arzusu, Keloğlan tarafından engellenir. Ferhat/Husrev ile Şirin'de Vezir'in Şirin ile evlenme isteğiyle Ferhat/ Husrev'e Şirin'in öldüğünü ileterek suyu bulan Ferhat/Husrev'in Şirinsiz dünyayı haram bilerek kendi canına kıyması. Mem û Zinn'de iki sevenin kavuşmasını engellemek için Beko'nun Mîrliğin devamlılığını bahane ederek, Mîr'e yanlış bilgi vermesi, Mîr'in oğlu olmadığı için saltanatı ele geçirme isteği.

Şah-ı Maran'da Devlet Yönetimi'nde Semboller
Kimi anlatımda padişah hastayken kimi anlatımda kızı hastadır. Padişah hasta iken Şah-ı Maran ikiye bölünür. Kız hasta konumunda iken Şah-ı Maran'ın üçe bölünmesi söz konusudur.

Padişah, ülkenin varlığını ifade eder. Padişahın erkek çocuğunun olmayışı, kızıyla evlenecek olan erkeğin/ damadın padişahlığı söz konusudur. Bu sebeple Vezir, bilerek oğlu olmayan Padişah'ı hasta etmiştir.

İlk anlatımda Padişah'ın kendisini iyileştirecek Şah-ı Maran'ın gövdesinin kaynatılarak suyunu içme anlayışına karşı çıkması söz konusudur. Burada yılanın zehirli oluşu ve kendisini ortadan kaldırma hilesini düşünmesi yatabilir.

Kızının hasta oluşu ve iyileşmeme hali, Padişahın tek çocuğu için her şeyi yapabileceğini gösterir. Bu motif göz önünde bulundurularak, 'Kişinin evladının iyileşmesi için yapamayacağı hiçbir şey yoktur.' Sonucunu belki Padişah ve halkı arasındaki ilişkiye bizi götürmek içindir.

Padişah, ülkeyi yönetmede son söz sahibi iken, halkın mutluluğunu sağlayacak vezirin çalışmaları önemlidir. Vezirin padişahı ortadan kaldırma isteği ve yönetimde tek söz sahibi olma arzusu, ancak padişahın ölmesi ile mümkündür.

Sağlıklı olmama hali düşünülürse hasta olan Padişah da olsa kızı da olsa, bu sağlıksız biçimde milleti ifade eder. İyi bir şekilde yönetilmeyen millet, hasta olursa devlet işleri istenildiği gibi yönetilmez. Padişah, ülkenin sahibi ise halk onun çocuğudur, padişahın kızıyla kast edilen bu olabilir. Kızın hasta oluşu ve iyileşmeme durumu, milletin hoşnutsuzluğudur. Kız, aynı zaman, doğurganlığın sembolüdür, bereketin timsalidir. Vezir'in halkı mutsuzluğa sevk etmesi, Padişahın istenmemesine zemin hazırlar.

Şah-ı Maran Ölüme Neden Razı Oldu?
Efsanevî kişilik olan Şah-ı Maran'ın ölüme razı oluşu, hastanın iyileşmesi içindir. Bu hastanın sağlığına kavuşması, hastanın birey değil halk olduğuna işarettir. Kimi anlatımlarda Padişahın kızına aşık oluşuna bağlanan suçu, cezalandırıldığına ve yarı yılan şekline dönüştürüldüğüne yorumlanır. Kişinin aşkı uğruna ölümü göze alabileceğine yorumlanan bu hal, aşık olanın maşuk için ölümü göze alabildiğinin ifadesidir. Ölüme giden birisinin tuzağa düşürülürken bile geride şerefli bir isim bırakması, vücudunun hangi kısmının şifa hangi kısmının zehir olduğunu söylemesi ile kendisini gösterir. Parçalara bölünürken konuşması, vezire kuyruk suyunun içirilmesi gerektiğini ifade etmesi, devlet yönetiminin sağlıksız ellere bırakılmamasına yorumlanabilir.
Devam edecek