Üç aydır Urfa'da birileri Topçu Meydanı üzerinden şehrin her türlü hassasiyetine dokunarak ortalığı arenayı çevirmek istiyor..
Sokak ağzıyla kaleme alınmış hakaret - tehdit - aşağılama ve kışkırtmalardan; bilimsel, sanatsal, tarihsel hatta istatistiksel yaklaşımlarla ortaya 'veriler' dökülüyor.. Bu 'üretilmiş' verilerle de çeşitli toplumsal kesimler ve örgütler harekete geçirilmek isteniyor.
Fikrimi soranlara "Urfa'nın gezi hareketi" demiştim.
Ne şehrin tarihi - sosyal - mimari kimliği, ne de geleceği söz konusu değildi "bu atışlarla" hedeflenen..
Hedef 10 yıldır "her şeyleriyle" konumlandıkları mevziinin muhafazasıydı. 30 Mart'ta yedikleri ağır darbeyi telafi etmek için "karşı atak"tı.
Başkanları gitmiş, aday adayları dışlanmış, büyükşehirin başını kaçırmışlardı.. Ellerindeki ipleri sıkıyorlardı. Ama ikinci adımda da "Hırpo" oldular. "Maraşlı"sı yetmiyormuş gibi Büyükşehirin 2. numarası da "dışarıdan ithal" ediliyordu.. AK Parti, Memursen belediyede referans kaynağı görülüyordu.
Gidişat iyi değildi.. Şehre musallat olan sinsi sömürgeci yapının asırlık yapılanması boşa düşebilirdi..
Şehrin "Sahipleri" varlıklarını hissettirmek zorunda kaldılar. Ve "Muhafızları"nı harekete geçirdiler..
Urfa'daki Topçu Meydanı vakası budur.
Başbakan Erdoğan'ın talimat ve ısrarına rağmen 10 yıldır şehirdeki 3 meydana takoz koyanlar, "Ne meydanı, hayal bunlar" diyenler, Bakan Faruk Çelik'in bizzat kepçeyle harekete geçmesi karşısında da kata - kulli işlerine giriştiler.. Daha fazla engelleyemeyeceklerini görünce bu defada yanlış yönlendirme, bozma faaliyetlerine giriştiler.. Etrafı ve şehirle uyumlu bir eser yerine, 'aha yaptık'a getirerek ucube ve absürd bir alan ortaya koydular.
Rabia ismi, Urfa'da şimdiye kadar bu zevatın yaptıklarına bakarak ortaya bir tüy dikmektir.
Ancak kendilerini "şehrin kadim sahipleri" olarak görenler bunu bir 'bayrak' olarak görüyorlar.. Urfa ellerinden çıkacak diye ürküp - korkuyorlar.
Siz bakmayın Topçu Meydanında kurbanlık inekler için bıçak bileyenlere.. "Rabia Arabın olsun" "Kendi çocuklarına Rabia ismi koysunlar" dedirttikleri Muhafızlarına..
Onlar da biliyorlar ki Urfa bir dünya şehridir. Urfa; Mısır'dan, Halep'ten, Kerkük'ten, Van'dan, İstanbul'dan uzak bir şehir değildir.. Urfa Arabın - Türkün - Kürdün ve daha birçok kavmin kardeşçe - iç içe yaşadığı örnek bir şehirdir. Rabia - Esma ismi en az Urfa ismi kadar bizimdir. Çocuklarımızın, annelerimizin, ninelerimizin ve onların ninelerinin 1500 yıllık isimleri.. Çağdaş firavunlara direnenler de bizim 'kardeşlerimiz', kader ortaklarımız.
Mısır; Hz. Eyyüp'ün, Hz. Şuayb'ın Urfa'daki kıtlıktan sığındıkları - yıllarca misafir kaldıkları yakın bir coğrafyadır Urfalılar için..
Fransızlarla sadece Urfa'da savaşmadık.. 50 Yıl kadar öncesinde Napolyonla Mısır'da Tiryaki Hasan Paşayla karşılaştık..
Bin yıl önce de Urfalı Fransız Haçlılarıyla savaştı ve 97 yıl esiri oldu Fransız gavurunun.. Nurettin Zengi - Selhaddin Eyyübi ile Fransızları bin yıl önce Urfa'dan çıkarmıştık..
100 Yıl önce de Fransızları Urfa'dan çıkardık. Yanımızda Basra'dan Urfa'ya kadar İngiliz - Fransızlara karşı savaşan Uceymi Sadun Paşa vardı.. Şii - Araptı.. Şeyh Senusi vardı Sudan'dan.. Akifler, Bediüzzamanlar, Abdulvahit Efendiler… Türk, Kürt, Arap, Sudanlı, Giritli, Arnavut birlikte savaştık İngiliz - Fransıza karşı..
Urfa yine bu "Birliğin" kutlu bir kenti.. Emperyalizmin tüm kışkırtma ve provakasyonlarına karşı Müslüman halkın barış içinde kardeşçe yaşadığı bir "İslam" şehri..
İnşallah Büyük Türkiye'nin yükselişiyle birlikte Urfa da yeniden doğacaktır.
Cehaletin, yoksulluğun ve zulmün esaretinden kurtulacak; aydınlanma, barış ve kardeşliğin gölgesinde; tarihine - coğrafyasına ve sahip olduğu potansiyeline layık, kalkınmış, müreffeh, ilim ve irfan şehri olacaktır.
Yeter ki İbrahim gibi bu şehrin putlarına karşı dik durmasını bilelim. Binlerce yıllık Nemrudi örgütün kripto başları Nemrud da olsalar, ateşleri ancak kendilerini yakar.