Gönlümden, aklımdan geçirdiğim ve toplumsal yorumlardan çıkarımlarıma göre 3 nedenle; Gülpınar AK Parti'ye “Geçmeli” diyorum.
Kitabın ortasından konuşmak diye bir tabir var. Ben de sonunu başlık yapıp, ortasından fikrimi yazıyorum.
Seçim döneminde, Urfa mitinginde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın M.Kasım Gülpınar’la sahnede kucaklaşıp, birleşmelerinin hem Urfa’ya hem de AK Parti’ye kazandıracağını düşünmüştüm. Bu düşüncemi GAPGündemi canlı yayınlarında dile getirmiş, birçok siyasi ile de paylaşmıştım.
Olacak olanlar oldu ve bugüne geldik. Seçim öncesi iddialar ve hesaplar ile bugün yaşanan gerçekler ortada.
Bunların muhasebe ve yorumu başka bir konu.
Urfa kamuoyunun konuştuğu ve cevabını beklediği soru; Gülpınar, AK Parti’ye geçecek mi, geçmeyecek mi?
Gönlümden, aklımdan geçirdiğim ve toplumsal yorumlardan çıkarımlarıma göre 3 nedenle “Geçmeli” diyorum.
1-Gülpınar, Şanlıurfa için AK Parti’ye geçmeli
Şanlıurfa, AK Parti iktidarında belediyecilik yönünden bir türlü önüne çıkan fırsatlardan nasibini alamadı. Kentsel dönüşüm, TOKİ, uydu kentler, şehirleşme, şehrin imarı ve geleneksel mimari yerleşimlerin ihyası ve şehre kazandırılması, sosyal – kültürel- yeşil alan düzenlemeleri vs.. konularında ilgisiz, liyaksız, sorumsuz ve kısır menfaat çevrelerinin güdümünde yönetimler gördük. Kliklerin aşılamadığı, yozlaşan ekiplerin israf – savurganlığı, yağma – talan boyutuna gelen hesapsız işler.. Kısaca şehrin kaybettiği koskoca bir 20 yıl..
Evet, Gülpınar’la birlikte haramiler belediyeye yanaşamıyor. İçerdekiler sinmiş, eskisi gibi rahat değiller. Gülpınar seçim öncesi sadece bu sözü vermişti ve bugüne kadar tuttu.
Ancak Urfa bunun ötesini istiyor. Geçmiş 20 yılın eksikliğiyle, depremin – selin enkazının kaldırılmasını istiyor. Neredeyse şehrin tamamında bir kentsel dönüşüm, hızlı konut üretimi, şehrin bir bütün olarak yeniden elden geçirilmesini istiyor.
Urfa’nın ihtiyacı, isteği bir hayli fazla.
Bunların karşılanması için de güçlü iktidar desteğine, özel ilgisine ihtiyacı var.
Kısır muhalefet – iktidar rekabetine, siyasi parçalanmışlığa, fitne fesatlarla memleket yöneticilerinin karşı karşıya getirilmesine zaman yok.
Özellikle Siverek’te gereksiz gerginlikler yerine; şehrin iki aslanı kardeşçe sırt sırta verip 100 yıllık kayıp yılları telafi çabasına girmeli. Siverek bu dayanışmanın vereceği enerji ve yatırımlarla kara talihine son verip, fiilen il yapılmalı.
Vali memleketin babası, büyükşehir abisi, ilçe belediyeleri kardeşler olarak bütün milletvekillerinin, il başkanlarının ve şehrin katılımıyla el birliği yapmalıdır. Yığılmış sorunları çözmek için şehrin önünü açmak durumundayız.
Aksi durumda herkes zayii olan günlerin vebali altındadır..
2-Gülpınar, kendi siyasi misyonu gereği AK Parti’ye geçmeli
Mehmet Kasım Gülpınar sadece kendi adına siyaset yapan bir isim değil. Evet, temiz-dürüst sağlam kişiliği, entelektüel düzeyi, bürokrasideki deneyimi, siyasetteki tecrübe ve birikimi, başarı, nezaket ve meziyetleriyle kendi başına saygın ve önemli bir siyasetçi.
Ancak bunların ötesinde babadan, dededen, atadan emanet aldığı bir dava – misyonun temsilcisi. Bu yönüyle, sıradan bir politikacı değil ve olamaz.. Ağır bedeller ödenmiş, insanların gönlünde kök salmış bu misyonu taşımak, sürdürmek kolay değil. İnanmış, seven insanların umudunu – hatırını gözetmek ağır bir sorumluluk.
Siyasi tercihini yaparken bunları bin defa düşünmüştür. Babası E.Cenap Gülpınar, R.Tayyip Erdoğan’a omuz verirken bu saikler belirleyici olmuştur.
Menderes’e, Erbakan’a, Özal’a omuz verirkenki saikler gibi..
Bağımsız, Kalkınmış, Milletinin değerlerine dayalı güçlü Büyük Türkiye davası. Bayraktarlığını 23 yıldır Erdoğan yapıyor.. İçeriden – dışarıdan saldırılara, engellere rağmen.
‘Gülpınar misyonu’na gönül bağını hiç koparmadığı Erdoğan’a, tereddüt etmeden omuz vermek yakışır.
Yeniden Refah Partisi ve lideri seçim sürecinde miadını tamamlamıştır. Cumhur İttifakı – Millet İttifakı, Dava – rant ikileminde dağılıp bitmiştir.
Saadet Partisi ve İyi Parti’nin önceki rolünü üstlenmiş, bir ‘operasyon’ hareketi olarak işini yapıp kendi siyasi varlığını sona erdirmiştir.
Bu şartlarda Büyükşehir Belediyesi de, Yeniden Refah Partisi de M.Kasım Gülpınar için vakit ve enerji kaybıdır. Ne Urfa’ya, ne Türk siyasetine nede şahsi misyonuna bir katkı sunmayacaktır.
Kaldı ki Gülpınar'a oy verenlerin %90'a yakını AK Parti'li. Erdoğan'a inan ama partideki yozlaşmaya, sapmaya, bozulmaya itiraz edenler.
Gülpınar'ın AK Parti'ye geçişine itiraz edenler müzmin Erdoğan düşmanları ve parti içinde Bozdağ - Önen çizgisindeki "Erdoğan mirasını tüketmeye azmetmiş, hovarda kasaba politikacıları"dır. Ne insanlar, ne parti nede şehir umurlarında değil. Sırça mağaralarında lümpen tavırları ve dar bir çevrenin karanlığında partiyle birlikte Urfa'yı da dağıtmış, batağa saplamışlardır. Gülpınar'ın yuvaya dönüşü, bu ikilinin de kasıtlı yapmıyorlarsa şehre verdikleri akla ziyan zararların önüne geçecektir.
3-Gülpınar, Erdoğan için AK Parti’ye geçmeli
R.Tayyip Erdoğan yalnız Büyük Türkiye’nin lideri değildir. Tüm dünya mazlumlarının umudu ve “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykırıp “Yeni Dünya Düzeni”nin önde gelen mimarlarından bir dünya liderdir.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin büyük gelişimi, dünyadaki etki ve gücü hiç kimsenin inkarı mümkün olmayan bir gerçek.
Aynı şekilde bu değişime – gelişime Türkiye’nin içindeki derin mukavamet de yaşadığımız bir gerçek. Direne direne bu güne gelindi.
Ancak acı ve üzüntü verici olan bunların berisinde AK Parti içinde yaşananlar. Büyük Türkiye’nin inşaası için birlikte yola çıkanların tökezlemesi. İhanet, sapma, kaçma, satma vs…
Gelinen noktada en azından son 10 yıldır Erdoğan’ın sırtında bir yük haline gelen AK Parti..
Çoğu yozlaşmış, kirlenmiş, güç zehirlenmesi ve kibre kapılmış, milletten kopmuş, dünyevileşmiş, hatta makamları rüşvet pazarlarında alınıp – satılır hale gelmiş, diğer partilerden bir farkı kalmamış AK Parti..
Tek sermayesi liderinin R.Tayyip Erdoğan olması ve milletin güvenip – ciddiye alacağı bir başka siyasi alternatifin olmaması.
Erdoğan’ın 23 yıllık yorgunluğuyla birlikte milletin de artık yorgunluğu ortada. 31 Mart sonrasında milletten aldığı mesajın gereğini yerine getirmelidir. Milletle AK Parti arasına giren yozlaşmış yapıları –hangi seviyede olursa olsun- temizlemelidir.
Gülpınar’ın Şanlıurfa’daki Hüseyni çıkışı, milletin bu yolda kendilerini yalnız bırakmayacağını göstermiştir. Gülpınar, Erdoğan’ı beklenen bu restorasyon hareketinde yalnız bırakmamalıdır.
Sinei millete dönün. Millet Erdoğan’a inanıyor, Gülpınar’a güveniyor..