Firuz Paşa Sokağındaki Mollalar Evi, verdiği 4 şehidin hatırasına binaen yok olmaktan kurtarılmalı.. Şehidlerimizin uğrunda can verdikleri tarih ve kültürel kimliğimiz muhafaza edilmelidir..
7 Şubat 2023 depremlerinde şehrimizin de içinde yer aldığı bölgemizde asrın felaketini yaşadık. Kaybettiğimiz 50 bin insanımızla birlikte bu topraklardaki senedimiz olan birçok tarihi ve kültürel yapımız da yıkıldı – yara aldı. Çok şükür devlet – millet birlikteliğiyle, güçlü bir şekilde yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. Yıkılan evlerimizin yerlerine inşa ettiğimiz evler hak sahiplerine teslim edilmeye başlandı. Şehirlerimizdeki yollar, okullar, hastaneler, camiler, çarşılar ayağa kaldırıldı. Kültürel ve tarihi eserlerimizin listesi yapılıp, restorasyonları yapılıyor.
Depremden nasibini alan Urfa’mızda da çalışmalar gayretle devam ediyor.
Ancak daha önce de haberlerimize konu ettiğimiz tarihi Pınarbaşı mahallesinin ihmal edildiğini görüyoruz. Urfa’daki bin yıllık Türk-İslam tarihi ve kültürel mirasının eşsiz örneklerini sergileyen yapılarımız deprem sonrasında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.. Depremin verdiği hasarı bahane edip, tarihi binaların niteliği ve sanatsal özellikleri dikkate alınmadan alal acele yıkıldığına şahit oluyoruz. Bu konu aceleye getirmeden koruma kurulu ve kültür-turizm il müdürlüğü yetkililerinin bilgisi dahilinde sürdürülmelidir.
Tescilli Firûz Paşa Sokak ve buradaki evler başta olmak üzere..
Bu sokakta “şehitler evi” niteliğindeki Mollalar Evi’ne sahip çıkmak bunun ilk adımı olabilir.
4 Evladını vatan için, millet için, Din-i Mübin için şehit veren bir babanın ocağı yıkılmak üzere..
Omuz verin, bu şehitler evi yıkılmasın. Urfa’nın tarihi, şehidleri, Müslüman Türk kimliği yok olmasın..
Buradan çıkan 4 şehidimizin isimleri ve tarihe kaydedilen hikayeleriyle bütün şehitlerimizi ve mücadelelerini ulatmadığımızı, sürdürdüğümüzü gösterelim.
Yıkılmaya yüz tutmuş bu tarihi kültür yapımıza sahip çıkarak, restore edip burayı Şanlıurfa Şehitler Aileleri ve Gazilerimiz için bir sosyal mekan, müze yapalım..
Bütün şehit ailelerini, gazilerimizi sevindirelim. Oranın gölgesinde bu tarihi mahallemize ve şehrimizin mübarek manevi atmosferini muhafaza edelim.
Sayın Valimiz Hasan Şıldak, Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeynel Abidin Beyazgül, Eyyübiye Belediye Başkanımız Mehmet Kuş ve Şanlıurfa Şehit ve Gazi Aileleri Dernek Başkanı Mehmet Yavuz;
Bu evle ilgili kıymetli büyüğümüz Av.Müslüm Akalın’ın kaleme aldığı bu bilgiler sanırım hepimizi harekete geçirecektir. Saygılarımla..
“Kuzey-Güney istikametindeki Firûz sokağa Kuzeyden girildiğinde sağ tarafta görkemli bir kapı göze çarpar. Üstünde; bir taşa oyulmuş olan Fetih Suresi’nin birinci âyeti “İnnâ fettahnâ leke fethan mübînâ” yazılı 1890 tarihli kitâbe ile aile üyelerinden Mollazade Abdurrezak Efendi’nin Hac dönüşünde, bezeme yapılan ev kapısının üstüne yazılan 1964 tarihli “Maşallah” yazısı; evin içindeyse 1857 tarihli “Maşallah Mübarek bâ” yazılı bir kitâbe ve yine şair Sabir tarafından ebced hesabıyla tarih düşürülen 1899 tarihli başka bir kitâbe yer alır. Bu ev; Buhara’dan gelip Urfa’ya yerleşmiş bulunan Muhammed oğlu Hacı Süleyman Efendi’nin şehirde Mollaoğulları diye bilinen ailesinin evleriydi.
Süleyman Efendi, “93 Harbi” olarak bilinen 1877/78 Osmanlı Rus harbinde Rumeli’nde Şıpka Muhârebesinde şehit olan oğlu Ahmet’in ölüm haberini bu evde almış; ömrü cephelerde geçen, Karadağ’dan Kerkük’e, Kosova’dan Şıpka’ya kadar nice savaşlara katılıp Ruslara esir düşen ve Padişah’ın verdiği “3. Dereceden Mecidiye Nişanı” na sahip büyük oğlu Miralay Abdurrahman da, yıllar sonra İstanbul’dan misafirlikle geldiği Urfa’da, bu evde ölmüştü.
Süleyman Efendi’nin üçüncü oğlu, “Faik” mahlaslı şair Muhammed Durak, Hafif Süvari Alay kâtibi olarak katıldığı Kut'ül-Ammare muharebelerinde iki defa göğsünden yaralandıktan sonra üçüncü defa kalbinden kurşunla vurulup 1916'da şehit düştüğünde de ölüm haberi bu eve gelmişti, tıpkı kendisinden 29 gün sonra, katıldığı 1. Dünya Savaşı’ndan şehadet haberi yine bu eve gelen şair oğlu 21 yaşındaki askerî tıbbiye öğrencisi Abdulhadi gibi.. Muhammed Durak Efendi’nin, Dar’ülfünun Hukuk Fakültesini bitiren ilk Urfalı talebelerden biri olup orta mektep müdürlüğü de yapmış olan diğer oğlu, ateşli hatip, Kaymakam Abdulgani Özbay ile Galatasaray Lisesi ve İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunu, Urfa Belediye Başkanlığı (1953-1954) ve Urfa Milletvekilliği (1954-1957) yapan, “Çoban Armağanı” adıyla yayınladığı şiir kitabını “hürriyet dostlarına” ithaf etmiş olan küçük oğlu, Abdulaziz Özbay da bu evde doğmuşlardı.
Yine, Fransız işgali altındaki Urfa’nın jandarma kumandanlığına atanan Yzb. Ali Saip Bey’in, kendisinden önce işgale karşı kurulmuş bulunan Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’yle yaptığı gizli tanışma toplantısı da, Süleyman Efendi’nin “12’ler”den olan küçük oğlu Mollazade Mahmut Efendi’nin sahiplerinden olduğu bu sokaktaki evde gerçekleşmişti.
Bir kısım insan şehrin tarihini yok etme peşindeyken, bu tarihî evin kapısının üstündeki “innâ fettahnâ leke fethan mübînâ” yazılı kitâbe de, ne yazık ki hırsızlar tarafından göz oyar gibi duvardan çıkarılarak çalınmış, ev; 6 Şubat 2023 depreminden sonra, etrafındaki harabeler arasında, kaderine terkedilmiş bir görünüme bürünmüştü.” Müslüm C. Akalın, GAPGündemi.