Üniversiteyi 1984 Haziran'ında bitirdim.

Bir yıl tayin bekledim.

İlk öğretmenlik sınavına biz girdik.

O arada çok hayal kurdum. Bir Anadolu ilinin küçük bir ilçesinin İmam Hatip Lisesi olsun.

Allah gönlüme göre verdi. İlk görev yerim Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesinin İmam Hatip Lisesi oldu. Kısa bir süre Akdağmadeni Lisesinde de derse girdim.

İlçeyi de öğrencilerimi de çok sevdim. Çok güzel hatıralarım ve hâlâ sürdürdüğümüz dostluklarım var.

Sonra Ankara Mamak İmam Hatip Lisesi.

Arada bir yıl asker öğretmen olarak Zonguldak İmam Hatip Lisesi...

Oralarda da çok güzel yıllar geçirdim.

Üç okulda da çok iyi öğrencilerim oldu. Aslında hepsi çok iyiydi demem lazım.

Öğrencilerim büyüdü, okudu, evlendi, çocuk ve bazıları benden önce torun sahibi oldu.

Birçoğu ile sosyal medya üzerinden, bazıları ile telefonla diyaloğumuz devam ediyor. Bazıları ile de defalarca buluştuk, uzun sohbetler ettik.

O şehirlerde iken de evimize gelirlerdi, şimdi Urfa'da da geliyorlar.

1993'te Urfa'ya geldim. Nasipte idarecilik varmış. Arada 4 yıl kadar öğretmenlik de yaptım ama daha çok idarecilikle uğraştım. Fakat ben klasik bir idareci olmadım hiç. Derslerime muntazaman girdim. Ve hep öğrencilerle içiçe oldum.

Sırasıyla Fatih Sultan Mehmet, Merkez ve Şair Nabi İlköğretim Okulları...

Üçünde de çok güzel yıllar geçirdim, çok iyi arkadaşlarla çalıştım, çok iyi öğrencilerim oldu.

2008'de İl Milli Eğitim Müdürlüğüne geçtim. Fakat bu da beni onlardan koparamadı. Hep eğitim öğretim işlerine baktım, hep onlar için çalıştım, aklım da kalbim de hep onlarda oldu, fırsat buldukça bedenen de aralarında olmaya çalıştım.

Bu arada idarecilere ve öğretmenlere de öğretmenlik yapmaya çalışıyordum.

Çok toplantı düzenlendim, çok okul ziyareti yaptım, okullara çok yazı yazdım. Türkiye'de benim kadar çok ve uzun yazı yazan idareci olmamıştır.

2014'te eğitim uzmanı olduktan sonra da öğrencilerden kopmak istemedim. Tamamen gönüllü olarak yüzlerce okulda binlerce öğrenciyle bir araya geldim. Seminer, konferans, sohbet, muhabbet...

Evet, muhabbet...

Çünkü ben işimi çok sevdim.

Öğrencilerimi çok sevdim.

Öğretmenleri çok sevdim.

İnsanları çok sevdim.

Karşılığını da fazlasıyla aldım, alıyorum.

Şimdi nereye gitsem karşıma onlardan birileri mutlaka karşıma çıkıyor.

Sosyal medyada birçoğu ile arkadaşız.

Bazıları ile telefonlaşıyoruz, mesajlaşıyoruz.

Hep sevgi saygı görüyorum.

Hepsi çok vefalı bana karşı.

Öğretmenlik beni çok mutlu etti.

Hep öğretmenlerin hakkından söz edilir.

Ben bir de öğrenci hakkından söz ediyorum.

Onlar bizim velinimetimiz.

Onlar var diye bize görev verdiler.

Onlar bizim için değil, biz onlar için varız.

Ola ki eksiğimiz, yanlışımız olmuştur diye onların da bizi helal etmesini istememiz lazım.

Bu sabah namazından sonra ellerimi açıp bütün öğrencilerime uzun uzun dua ettim.

Vefat edenlere rahmet, yaşayanlara, onların eşlerine, çocuklarına, torunlarına sağlık, afiyet ve iki cihan mutluluğu diledim.

Öğretmenlik çok güzel.

Onu güzel yapan da öğrenciler.