Tuttuğu ayak topu takımına gönüldaş bulan sevinir.
Çağın afyonu ayak topu oyununa özgü yapılan stadyumlara farklı zamanlarda doluşan milyonlarca insan, tuttuğu takımını destekler.
Bazen söylenen sözler, kavgalar ve döğüşler yaralanmayla ölümle sonuçlansa da...
Tercih meselesidir, ayak topu oyununu temsil eden takımlardan birini tutmak.
İnsanlık, bu tercihe nasıl alıştırıldı?
Zemin oluşumu nasıl sağlandı?
Oynanan oyunda asıl oynatılanlar kim?
Oynanan oyun, ayak topu ile mi, sınırlı?
Bahis oyunları, galibiyet, yenilgi, beraberlik yetmemiş gibi ....
İlk golü hangi takım atacak?
Hangi oyuncu, ayak topu oyununda takımını galibiyete taşıyacak golü atar?
Bir savaş mı, bu ayak topu oyunu?
Iki devlet mi ordu mu savaşıyor?
Galibiyet ve mağlubiyet!..
Beraber kalınca sarf edilen enerjiye yazık değil mi?
Bankalar, müşterilerine tuttukları takımın forma renklerine ve logolarına göre adı faiz, resmiyette kredi kartı verir hale geldi.
Kravatlar, gömlekler, ayakkabılar...
Araçlar, büro iç dizaynı, mobilyalar,..
Yetmemiş olacak ki kimi işyerlerinin dış renkleri, apartmanlar,...
Tuttuğu takım için yurt içini bırakın, yurt dışına gidenler....
Akla uymayan şu, ayak topu oyununda, kaleyi bekleyen ile golü atan ve takımı çalıştıran neden yabancılardan seçilir de takım, yerli bilinir?
Kale yabancıya teslim edilir mi?
Gol atan yabancı olur mu?

Taktik verenin yerli olması gerekmez mi?

Bunca seyirci, bunu bile bile neden doluşur, arenaya?
Kimi alkışlar durursunuz?
Akıl mihengine müracaat şart değil mi?
Takım oyuncuları gladyatör mü?
Satrançtaki askerler misali, yerli garibanlar orta sahada, savunmada ter döker.
Bir gizli savaş oyunu mu ayak topu oyunu?
Takım tutanlar, yerlerinden bir anda kalkar, alkışlar,...
Bakarsınız, kaleden ayak topu geçince üzülürler...
Oyuncuların tümü yerli olsa, çalıştırıcıları ile ayak topu oyunu, oynanacak oyun mu olur?

Sanmam!...
Stadyuma hiç bir zaman ayak topu maçı seyretmek için gidenlerden olmadık.
Gidenlerle ortak yanlarımız olsa da ilkemiz değişmedi.
Benimsetilen ve bilinç altında yer edinen ayak topu oyunu, tutulan takım ile kalıcı.

Ya topçu ya popçu meselesi...
İkisi de yabancımız, bize el durumunda.

Bir ayak topu oyun takımını tutmak zorunda mıyız?

İster radyo ister televizyon kanalı olsun, ayak topu oyunu ve takımları haberleri sunulmazsa olmaz.
Daha önceleri, gazetelerin arka sayfası, ayak topu muhabbetine ayrılırdı.
Bu muhabbet çok tutunca sayfalar arttı.
Bizde gazeteler, arka sayfalarından okunur oldu.
Göl maya tutunca tadından doyum olmadı, yoğurdun.
Günlük ayak topu oyunu gazeteleri çıktı, dergiler takım adıyla yayınlandı.
Kuponların ardı arkası kesilmedi.
Bilindi ki rakamları tutturan en büyük ikramiyeyi alacak...
Büfelerde makinelerle oyun oynanır oldu.
İsteyen bilgisayara bağlanarak...
Şans ve talih oyunlarına yönelik bankalar duyarsız kalmadı.
e- Kartı olanlar, sanal ortamda da şansını dener oldu, talih adına.
Her şey güzel de bizim ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ tarafını tutmamız, şehre saygıya davetimiz merak uyandırmıyor.

Yarın eceli gelen rahmet ederse, o rahmetlinin kabri başında rahmetlinin tuttuğu ayak topu oyununun takımı toplu biçimde yer alır mı?
İstediği kadar takımını tutsun, yardım etmiş olsun!..
Holigan olsun, amigo kesilsin!..

Günümüzde her şehrin ayak topu oyunu takımları var ve bu takımların şehri, ilçeyi temsil ettiği söylenir, durur.

Şehre, bu stadyumlara toplanan yerli ve yabancı gelenlerce hatırı sayılır derecede ekonomik destek sağladığı iddia edilir, durulur.

Zaman mı, değişti?

Biz mi, yabancı kaldık, yeniliklere?
Şehrinin tarihini, tarihî ve edebî değerlerini, coğrafyası olmak üzere bir çok yönünü, özelliğini bilmeyenlerin ayak topu oyunu ile şehrin temsil ettiğine ne demeli?

Bizim insanımız, beş -on ilçesi olan şehrini görmemişken, uzak şehirlere ya da yurt dışına gitmesi, aklın alamayacağı bir şehir destekçisi profilini ortaya koymaktadır.
Şehir mi?

Dosdoğru biçimde çalışırken...

Birkaç halk oyunu ya da eğlenceyle müzikle şehir tanıtımı olur mu?

Gastronomi ile şehir tanıtılır mı?

Kültürün turizme kurban edildiği ortamda, şehirler birer taş ocağı hükmünde mi?

" Kitap okunmuyor" yalanını ayak topu oyunu misali gibi bize kabul ettirenler, aynaya bakıp neyle karşılaşır?