Çocukluğumuzda mahallemizde bir Rıdvan hocamız vardı. Okuldan geldikten sonra bizi toplar nasihatler verirdi. Bir gün peygamber efendimizi anlatırken şunu dedi. "Çocuklar peygamber efendimizin dört ismi vardır: Muhammed, Mustafa, Ahmet ve Mahmut. Edindiğiniz arkadaşların isimlerine dikkat edin. Bu dört ismi taşıyanlara hürmet edin, hürmet edin ki efendimiz de size öbür dünyada şefaat etsin. Sakın ola bu isimlere hakaret etmeyin, hiç mi hiç aşağılamayın, off bile demeyin" Eh büyük tavsiyesi dedik sözünü bugüne kadar tuttuk.
Şimdi bana demeyin nereden çıktı bu isim muhabbeti. Canlarım biliyorum bana kızacaksınız ama maalesef insanımız çok unutkan, hem de çok unutkan. Gelin sizlerle yakın tarihimizdeki Ehmo'ları ve yaptıklarından bahsedelim:
Şehrimizin ana caddeleri bir tarihte yıkımlarla genişletilmekteydi. Öyle ya yollarımız çok dar. Hani iki merkebin bile yan yana geçemeyeceği darlıktaydı. Meşhur 12 Eylül caddesindeki tarihi konaklarımızın, canım güzelim tarihi eser sayılacak evlerimizin içine sinkaf eylediler, tarumar ettiler ve caddeyi genişlettiler. Vatandaşın gıkı çıkmadı. Maksat yolumuzu bulalım. Amaaaaa iş Haşimiye Meydanından başlayan yola gelince işler durdu. Yıldız Meydanına gelince. kendisine İnandığımız bir kardeşimizin ısrarı ile yol yapımı birden durdu ve yol kabak gibi ortada kaldı. Neymiş Ehmo Bey binasının yıkılmasına izin vermemiş. Bakın ben söyleyenlerin yalancısıyım. Yanlışım varsa kusura bakmasınlar, kendilerinden cemaatin( pardon camianın) önünde özür dilerim. Eeeee sonuç elde sıfır var sıfır. Daracık yolumuz kala kaldı. İyi oldu mu şimdi? Yorum size ait değerli okurlarım.
Milletçe bir ara şehrimize yüksek diplomalı birisini başkan seçtik. Hani yüksek mi yüksek diplomalı dedik iş yapar dedik be abi. Mübarek sanki Ortadoğu ve Balkanların BAHÇİVANı. Her yere park yapacağım dedi. Sözünün eriymiş yaptı, kardeşim yaptı. Yalan mı koca deremizin; indim derelerine bilmem nerelerine misali gerçekten güzel bir park yaptı. Bunu inkar etmek olmaz. Şehrimizin bazı yerlerine adına yaraşır anlı şanlı parklar yaptı. Ammaaaaa gelin görün ki şehrimiz affedersiniz kusura bakmayın affınıza sığınarak her tarafı futbolcu kaka gibi kalakaldı. Mahalle araları toz-tuman, her taraf pislik içindeydi. insanlarımız şehrimizin medarı iftiharı Yenişehir ve civarındaki apartmanlarda bile inekten tutun keçiye kadar besliyordu. Bina bina değil sanki bir inek sığınma evi. Yok muydu bu şehrin bir sahabı. Vardı vardı ama park-bahçe yapmaktan binalara fırsat bulamıyordu. Diyeceksiniz şehrimize park lazım değil mi ey yeşil düşmanı? Mevzu o değil ki dostlar. İnanın şehrimize gelen misafirleri gezdirmeye utanıyorduk. Hiç unutmam Irak'a giden bir dostum oradaki şehirlerin Urfa'dan temizlik açısından daha iyi olduğunu söyleyince yerin dibine girdim dostlar doğru söze ne denir. Amaaaaaa başkanımızın bir iyiliğini de yazalım. Şehrimize iyi su getirdi, bunu inkar edemem arkadaş. Kadı kızında da kusur olur misali sadece sular borulara verildiğinde şehrimiz her tarafı Balıklıgöl'e döndü biraz. Canım sizde ona niye kızıyorsunuz? O da olsun yani. Göl vardı da siz yüzmediniz mi?
Şehrimizde bunlar olurken yanı başımızda adı da bahtı da kara olan Karaköprü'de neler oldu canlar, bir de buraya bakalım. Beldemize GÜZEL bir başkan seçtik. asıl curcuna bundan sonra başladı. Dünyanın hiçbir yerinde bereketli topraklar oy uğruna, para uğruna heba edilmezken bu GÜZEL kardeşim döneminde yemyeşil bağlarımız, bahçelerimiz birer beton ucubesine dönüştü. Şimdi bana diyecekler ki sen kalkınma düşmanısın; sen emek düşmanısın, sen bilmem nesin. Yoksa sen faşomusun? Yok orada durun arkadaşlar ben söylediğiniz sıfatların hiçbirini taşımıyorum. Mübarekler bu binalar beldemizi çevreleyen dağlarda, hem de zemini sağlam, altı kaya olan yerlerde yapsaydı, hem bu kayalıklar değerlenir, hem de verimli arazilerimiz heba olmadan güzel bir yeşil çevre korunmaz mıydı? Ortada bir yeşil vadi tepede binalar ne güzel olurdu. Heyhat nerede o düşünce. Hep para rep bana.
Peki sonraki Ehmo bey kardeşimiz de eski dönemleri aratmadı. Yola tam gaz devam edildi. ÇİFTÇİ kardeşlerimizin yolları tarla yolları gibi. yollarımız Türkiye doğal haritasına dönmedi mi? Yine yeşil düşmanı zihniyet devam etmedi mi? Karaköprü'müzün sınırları daha da taşmadı mı? Velhasıl her tarafı betonlarla doldurmadık mı?
Gelelim Ehmo serisinin son neferine. İlk dönemlerinde iyi çalışan Ehmo kardeşimize bir EŞREF vakti ceketlerimizi çıkarıp nasılsa FAKİRBABA'sı deyip bir kez daha şans tanıyıp başkan eyledik. Mübarek ellerimle ben bile sandıkta oy verdim. Keşke vermez olaydım. Şehrimiz yarım kalan, yanlış yapılan, geciken, uzayan ve birer ucube görüntü veren projeler tarlasına döndü.
Ah Rıdvan hocam ah. Sen ne mübarek adammışsın, biz senin kıymetini bilmedik. Dostlar benden bu haftalık bu kadar. Bazılarının canını sıktıysak affola. Ne yapalım huyumuz kurusun. Amacımız her zaman söylediğim gibi bu mübarek şehrin en güzel konumuna kavuşması. Yoksa kimseyle bir uğraşımız yok. Allaha emanet olun.