Farkında değildim. Demek 20 yıl olmuş. Hayatın çok hızlı aktığı ve hızını her geçen gün daha de arttırdığı koca bir 20 yıl.
Haberi görünce, zamanın/ömrün geçmesinin hüznü ile, böyle bir ailenin parçası olmanın gururu birbirine karıştı gönlümde. İster istemez geçmişe gittim. Otuzlu yaşların ortasındaydım. 28 Şubat fırtınasının sert estiği zamanlardı. Okul müdürlüğünden alınmıştım. Nasıl oldu hatırlayamıyorum, kendimi GAP Gündeminde buldum, Veysel Beyle tanıştım. O oldu, kopmadım bir daha.
Kısa bir süre sonra da köşe yazmaya başladım. Ürkektim, acemiydim. Ama gazete birçoklarına olduğu gibi bana da okul oldu. Bazı zamanlar haftada dörde kadar çıktı yazılarım. Hemen hemen her konuda yüzlerce yazı yazdım. Herkes gibi tamamen özgür bir şekilde. Belki bazı düşüncelerime, yaklaşımlara katılmıyordu Veysel Bey, ama tek bir gün bile müdahale ettiğini hatırlamıyorum. Aksine hep teşvik etti. Zaman zaman arayıp tebrik etti.
Veysel Beyin odası boş kalma(z)dı hiç. Hep birileri olurdu, hatta bazen odaya sığmayınca dışarıda sırasını beklerdi. Derdi olan, fikri olan ve çözümüne katkıda bulunmak isteyen birileri. Çayı, bisküvisi hep hazırdı. Gerçi yoğun bir sigara dumanı da olurdu ama olsun. Bir ara kedilerle de iç içe olduk. O kadar işin gücün arasında, hep güler yüz, hep nezaket, hep ilgi.
Özel meseleler çok az konuşulurdu, hala da öyledir. Ülkenin ve özellikle Urfa'nın gündeminde ne varsa orada o konuşulur. Dertler dile getirilir ve çözümler aranır. Birçok hayırlı iş, ilk orada dile getirilmiş, ilk adım orada atılmıştır.
Birçok arkadaşımız, tıpkı benim gibi ilk orada yazmaya başlamış, orada tecrübe kazanmıştır.
Zaman zaman menfaati bozulan bazı çevrelerle mahkemelik de olmuşlardır; ama asla doğru bildiğinden vazgeçmemiştir Veysel Polat. Kızdığı, çok kızdığı zamanları bilirim; ama hep efendidir, hep vicdanlıdır, hep insan kalmıştır.
Sade kendisi değil, bütün ailesi. Kardeşlerini ve oğullarını da orada tanıdım. Hepsi ona karşı son derecede saygılı ve fedakar. Geçen zamanla beraber kardeşleri çoluk çocuğa karıştı, çocukları büyüdü, evlendi. O, ilk zamanlar olduğu gibi hep masasında oturur, bir yandan gazetesini yönetir, en önemli kısımlarını kendisi dizayn ederken, bir yandan da gelen gidenle ilgilenir, sohbet eder. Hep aynı aşk, aynı tempo. Hep ilk günkü gibi dünya, ülke ve Urfa meseleleri ve hep daha nasıl hizmet edebiliriz derdi… Bir de masasından hiç eksilmeyen çay, bisküvi ve hep bırak dediğim sigara.
GAP Gündemi, Urfa'nın son 20 yılına damga vurmuş bir gazete. Bir başka deyişle son 20 yılın hafızası. Son zamanlarda birçokları gibi benim de sık sık dile getirdiğim üzere bir gün bir şehir arşivi oluşturulursa GAP Gündemi, bu arşivin olmazsa olmazlarından olacak. İleride birileri bugünlerin Urfa'sını yazacak olursa GAP Gündemi birinci ve en önemli kaynağı teşkil edecek. Ben, Fattuma adlı romanımı yazarken 70'li, 80'li yılların bilgilerine ulaşmada çok zorlandığım için bunun ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum.
Bu vesile ile bir daha uğradım, eski günlerdeki gibi sohbet ettik ve bundan sonra neler yapabileceğimizi konuştuk.
Veysel Beye hayırlı ömürler, GAP Gündemi Gazetesine daha nice 20 yıllar diliyorum.