Bistin'li Süleyman (Hazreti Süleyman)
Bistin'li Süleyman, kendi deyimiyle Hazreti Süleyman, Çermik ilçesinin Bistin ( Aynalı) köyünde, mütedeyyin bir ailede doğdu. Kendisi, gizemli kişiliği ve sıra dışı yaşam tarzıyla tanınan bir figürdür. İnsanlar, onu bir bilge mi, bir veli mi, yoksa bir deli mi olarak tanımlamaya çalışırken, gerçekte o, hepsinin karışımı bir karakter olarak hafızalarda kalmıştır. Onun halk arasında bıraktığı izler, zamanla bir efsaneye dönüşmüş ve herkesin dilinde unutulmaz izler bırakmıştır.
Süleyman'ın dış görünüşü, onu tanıyanların gözlerinde ayrı bir anlam taşırdı. Genellikle düzenli ve özenli kıyafetleriyle dikkat çeker, sakosunu sırtına alır, bazen yumuşak, zaman zaman da sertleşebilen tavırlarıyla çevresindekileri etkilerdi. Köyde, kasabada ağırbaşlı bir şekilde dolaşırken, karşılaştığı insanlara dini öğütler verir, derin manalar içeren nasihatlerde bulunurdu. Ancak bu halim selim tavırları, bazen birdenbire değişir, oldukça sert bir dil kullanarak çevresindekileri korkutacak kadar yüksek sesle konuşur, adeta bir otorite gibi davranırdı. Bu muvazenesiz davranışlar, Süleyman'ın ruh halinin ve kişiliğinin ne denli gizemli olduğunu gösteriyordu.
Bistin'li Süleyman'ın en bilinen özelliklerinden biri de, dönemin siyasi figürlerinden Milli Selamet Partisi Genel başkanı Necmettin Erbakan'a duyduğu derin hayranlıktı. Bu, sıradan bir hayranlık değil, adeta bir bağlılıktı. Öyle ki, Erbakan da onu tanır ve "O benim Sultanımdır" diyerek ona duyduğu saygıyı ifade ederdi. Hatta Süleyman'ın, Erbakan'ın koltuğuna oturduğu bile söylenir. Fakat aynı zamanda Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'e karşı da derin antipatisi vardı.
1976'da, Dönemin Başbakanı olan Süleyman Demirel Çermik'te halka seslenirken, Bistin'li Süleyman kalabalığın ortasında belirmiş ve hiç çekinmeden bağırmaya başladı: "Sülo! Sülo! diye seslenip, Demirel'e hakaretler savurdu. Bu cesur çıkış, kalabalığı şaşkına çevirdi. Hemen ardından, Demirel'in korumaları Süleyman'ı alandan uzaklaştırmak zorunda kaldı. O hareketi, Süleyman'ın halk gözündeki efsanevi kimliğini daha da pekiştirdi. Cesareti ve her zaman doğru bildiğini söyleme tarzı, onu bir halk kahramanına dönüştürmüştü.
Bistinli Süleyman, namı diğer Hazreti Süleyman, pek çok yönüyle bilinse de bir yönü vardı ki, çoğu kimse tarafından hiç duyulmamıştı. Çermik'te bir resmi kurumda görevli bir kıza duyduğu derin aşk, onu yıllarca gönül dünyasında savurmuş, her adımda kalbinde bir umut, bir özlem bırakmıştı. Bu aşk, zamanla ruhunun derinliklerine işlemiş, adeta bir divaneye dönüşmesine yol açmıştı. Yedi yıl boyunca, Çermik ile Bistin arasında mekik dokuyarak, her geçen gün sevdanın yükünü daha da ağır taşımıştı. Her yolculukta, kalbinde taşıdığı umudu hiç kaybetmeden, aşkını bekleyerek ilerledi. Fakat ne yazık ki, yıllarca süren çabalarına rağmen beklediği aşkı bir türlü bulamamıştı.
Süleyman'ın yaşam tarzı, sıradan bir köylüden çok daha fazlasını yansıtıyordu. Kimi zaman, nehrin yönünü değiştirircesine, aylarca kaybolur, kimseye haber vermeden, bilmedikleri yerlerde dolaşırdı. Ailesi bile onun nerede olduğunu bilmezdi. Ancak bir gün, hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkar, kaldığı yerden yaşamına devam ederdi. Bu belirsizlik, onun etrafındaki insanlarda hem bir merak uyandırır hem de ona olan hayranlığı arttırırdı. Bistin'li Süleyman, halkın gönlünde cesareti, bilgelikleri ve daima sıra dışı tavırlarıyla hep yaşamaya devam etti. Onu tanıyanlar için o, yalnızca bir kişilik değil; bir hikâye, bir ders, bir muamma ve zamanla bir efsane haline geldi.