Dostlar bir akşam ailenizle güzel bir yemek yemeği tasarladınız iyi mi. Öyle tepsi kebabı değil abi etli butlu tatlılı falan filan. Oh ne ala. Arabanıza bindiniz ve şehrimizin güzide bir ocakbaşına vardınız.

Eeee dört çeker beygirli aracınızı park edeceksiniz. O da ne anam. Bir park yeri yok veya her yer(tabii en fazla 3-4 arabalık yer var) parsellenmiş yani tutulmuş.

Hadi ya sabır başka bir yere gideyim dediniz. Hay demez olaydınız. Gittiğiniz yerde de arabanızı park edecek yer yok. Ver elini diğer kebapçıya vardınız. Kapıda pis pis sırıtan bazen de Amerikan filmlerinden fırlamış gibi duran bir beyefendi gelin biz buna VALE diyelim (Sanki iskanbilkağıtlarındaki Vale-Dam-Rua misali):

-Abi arabanı parkedeyim mi (Tabii işin sonunda bahşiş alacak ya). Sizde saf saf anahtarı verdiniz. Yemeği yedikten sonra dışarı çıktınız. Arabanıza baktığınızda kapının açıldığını ve davetsiz bir beyefendinin aracınıza zarar verdiğini gördüğünüzde Valeye sakın bunun hesabını sormayın. Maazallah yemeğin üstüne tatlı olarak bir de sağ-sol kroşelerle karışık üstü tekmeli iyi bir dayak yiyebilirsiniz. Adam haklı abim. Onun görevi arabayı park etmekti, arabayı korumak değildi.

Şimdi ne dediğinizi duyar gibiyim. Hoca Allahını seversen sen bizimle akşam akşam dalga mı geçiyon? Yok be dostlar hani mesela dedik. Ama şehrimizdeki bazı yapılara baktığımızda önemli tesislerde ve binalarda OTOPARK evet evet OTOPARK sorunun olduğunu göreceksiniz.

Şehrimizin bütün sorunları bitti de sıra ona mı geldi diyenlere tek cevabım var. Şehrimiz büyüyor ama plansız ve otoritesiz büyüyor. Size bir örnek vereyim:

Çevik Kuvvet'in altı tabir edilen bölgedeki bazı yüksek binalar veya Abide binasının kaç katlı olduğunu biliyorsunuz değil mi? Allah etmesin bu binalarda yangın çıksa itfaiyenin söndürme ve kurtarma araçları en üst kata kadar müdahale edecek kapasitede mi? Verin bunun cevabını bende sorunuzu cevaplayayım. Kocaman bir kafa sallayışınızı görüyorum dostlar. Eeeee suçlu kim binayı yapan müteahhit mi yoksa iskan-oturma izni veren belediye mi?
Şimdi geldiniz mi benim cevabıma. Ne o sesiniz çıkmıyor değil mi?. Maşallah şehrimize anlı şanlı hemi de 500 yataklı(üfff be ne kadar çok) hastane yapmışız amma arabasını park edecek hasta ve hasta yakınları birbirleriyle kavga ediyor. Mübarek binayı yaparken bu sorunu fazlasıyla düşünmediniz mi? Otoparkı mesela iki-üç katlı yapamaz mıydınız? Vatandaş bulduğu boş bir yere park edince 3-5 dakika sonra robot veya android sesli bir hatunun sesi hastanede yankılanıyor:

-63 ZART ZURT 063 plakalı araç sahibi. Lütfen aracınız bulunduğu yerden çekiniz.

Eeeeee çekmezsem ne olacak trafiğe bildirilip aracınız müsait bir yere gönderilecek. Tabiki çekme parası ve trafik cezası ile beraber öpüleceksiniz.

Bakın bu durum sadece hastanemizde değil bir çok yerde mevcut. Çarşıdaki bir çok kebapçı, otel, konukevi, devlet kurumu ve bina da var. Bu yapılara izin veren belediyenin burada ağır kusuru ve ihmali var. Bunu yaptırtmak belediyenin görevidir. Sen binanı yap nasılsa araç sahipleri park edecek yer bulur anlayışı yanlıştır beyler. İzin verirken bunu yaptırtmanız lazımdı. İşte başta Bahçelievler ve şehrimizin bir çok yerinde bu sorun karşımıza çıkıyor.

Gelelim zurnanın ZIRT dediği yere. Şehrimizin bazı yerlerinde açılan otoparklar var. Ama siz buraya değil de yakındaki boş bir alana park ettiğinizde yandınız. Hem de nasıl yandınız. Mübarek otoparkçılar para kazansın diye sanki boş alanlara gözle görülemeyecek bir şekilde PARK YAPILMAZ levhası konulmuş. Avını gören şahin misali hemen aracınız Yed-i Emin parklarına çekilmekte. Size de yüklü bir araç çekme ve trafik cezası gelmekte. Araç çekme bedeli olarak verilen makbuzda ise "Şehrimizi Güzelleştirme veya Trafik Sorunların Çözme Derneği" adı konulmuş resmen ucu sivriltilmiş bir ağaç dalı gösteriliyor.

Beyler beyler bu resmen kılıfına uydurulmuş bir soygundur. Siz her bina da kurumda devletin yönetmelikle belirtilen asansör, otopark gibi görevinizi yapın biz de trafik kurallarına uyalım. Hani siz yaptınız da biz uygulamadık mı?

Dostlar, beyler, arkadaşlar, canlar velhasıl alem-i insan size yanlışınızı gösterdik diye bendeniz fakir-i zadeye kızmayın. Şehrimizdeki bu sorunu çözerseniz din alimi değilim ama vallahi de billahi de çok sevaba girersiniz. Yahu daha ne istiyorsunuz. Allah allah iyilikte yaramıyor.

Kusurumuz olduysa affola. Hoşça kalın dostça kalın. Birbirinizi üzmeyin.

Allaha emanet olun.