2014 Yılı, ülkemiz genelinde, maalesef son yılların en kurak kış mevsimlerinden birinin yaşandığı bir yıl oldu. Hal böyle olunca dereler kurudu, çaylar akmaz oldu. Barajlar ve içme suyu tesisleri tehlikeli seviyelere düştü. Hatta Yalova ilinde içme suyu tamamen tükendi. Anlayacağınız, eğer bu sene de ülke genelinde beklenen yağışlar olmazsa, Allah korusun çok kötü sonuçlar bizleri bekliyor.
Durum bu şekilde olunca gelelim eldeki suyun kullanımına. Ne yazık ki, halk olarak hala işin ciddiyetinin farkına varamamışız. Yaşam için en zaruri ihtiyaç olan suyu en tasarruflu bir şekilde kullanmamız gereken bir dönemdeyiz.
Gerçi her zaman böyle olmalı ama içinde bulunduğumuz şartlarda çok daha dikkat etmeliyiz. En basitinden evimizde gerek temizlik yapılırken gerek tıraş olup diş fırçalarken, hatta elimizi yüzümüzü yıkarken bile azami derecede suyu tasarruflu kullanmalıyız.
Biz bunları düşünürken maalesef belediyelerimiz ve belediye park görevlileri tarafından, ilimizde sayıları gittikçe artmakta olan park-bahçe ve yol orta refüjlerindeki, kaldırımlardaki ağaçların sulanmasında suyun hoyratça kullanıldığına şahit oluyoruz. Öyle ki; park görevlilerince açılan ağaç ve çim sulama fıskiyelerinden sular saatlerce boşa akmakta ve park görevlisi bir köşede sigarasını tüttürmekle meşgulken sular yollara taşmaktadır.
Herhalde bunları denetleyen herhangi bir birim mevcut değil ya da umurunda değil. Çoğu zaman şunu düşünmüşümdür: Keşke temizlik ve park-bahçe sulamalarında kullanılan su ile içme suyu şebekeleri ayrı ayrı olsaydı. En azından milyarlar harcanarak arıtılan sular boşa akıtılıp heba edilmezdi.
Ama gel gör ki; biz senelerce paslı şebekelerden suyu kullanmak zorunda kalıp hastalıklarla mücadele ederek ve de AHMET BAHÇIVAN sayesinde trilyonları yere gömerek bugünkü su şebekemize zor kavuştuk. Daha değil ikinci bir şebeke yapılsın!
Biz bunları düşünürken; benim çiftçi kardeşim ürününü sulamak için suyu fütursuzca kullanıp hem toprağın çoraklaşmasına hem de suyun ziyan olmasına sebep olmaktadır. Kaldı ki; uzmanlar bunu hep söylüyor: ''Çok su çok ürün demek değildir'' diye. Suyun gittikçe kıymetlendiği ve kıt olmaya başladığı hatta yakında su savaşlarının başlamasının öngörüldüğü bir dönemde su tasarrufu konusunda herkes birey olarak üzerine düşeni yapmalıdır. Yoksa su' ya hasret kalmamız kaçınılmaz olacaktır.
Su gibi aziz olun. Muhabbetle…