Yaşım itibariyle az çok bu şehrin eski halini hatırlıyorum. Eski dediysem bazılarına az gibi gelebilir ama yaklaşık elli yıl öncesinden bahsediyorum. Tabi o zamanlar şehir, sur içinden ve Abide'ye kadar olan kısımdan ibaret. Yerleşim olarak ta son nokta, eski şehir stadyumunun batı tarafında yer alan, üç ya da dört katlı ''Kırmızı Bina'' olarak anılan bir apartmandan müteşekkil. Abide bile sadece şehirlerarası yolun geçtiği bir kavşak ortasında kalıyor.
Şimdi burada eski Urfa'yı belgelerle, fotoğraflarla tanımlama ukalalığını yapmak istemem. Çünkü bu konuda derin bilgi ve belgelere, fotoğraf arşivlerine sahip birbirinden değerli, gerek akademisyen gerekse sanatçı düzeyinde birçok ağabeyimiz var. Onlara saygısızlık yapmam, yapamam. Lakin sadece saf çocukluk ve biraz da gençlik yıllarımızdan aklımda kalan birkaç yer isminden ve işlevinden bahsedeceğim.
Malumunuz, geçen hafta GAPGÜNDEMİ YOUTUBE kanalında yayınlanan Nuri SESİGÜZEL programını ve ayrıca Muharrem ÇELİK hocamızın sunduğu, A.Kadir ELMA ve Hüseyin GÜZEL'in katılımıyla icra edilen ''Şanlıurfa'da Kültür ve Sanat'' adlı programları zevkle izlemişsinizdir. İzlemeyenler kanaldan açıp izleyebilirler. Bu programlarda gündeme gelen ''YASİN'İN KAHVESİ'' Urfa'mızın müzik tarihçesini ya da kendi çapında bir müzik okulunu ortaya koymaktadır. Dersek yeridir. Gençlik yıllarımda Harran Kapı'da bulunan bu mekanda Nuri SESİGÜZEL, Seyfettin SUCU, Kadir SEMA, KEPEKÇİ vs…. Hatta diğer ünlü ulusal sanatçıların kasnak bantlardan ve plaklardan şarkılarını dinlerdik. Duvarlarda sanatçıların boy boy büyük afişlerine bakar hayaller kurardık. Tabi bir edep ve saygı içerisinde oturup çayımızı yudumlayarak.
GAPGÜNDEMİ'nin yaptığı programlardan sonra gündeme gelen YASİN'İN KAHVESİ, Adil SARAÇ Hocamızın vermiş olduğu kayıp ilanıyla aranmaya başlandı. Maalesef bu tarihi mekan, TATLISES MÜZİK MÜZESİ olarak düzenlenerek son yıllarda atıl bir şekilde kaderine terkedilmiştir. Yanlış anlaşılmasın bu müzeye asla karşı değilim. Ama böyle bir müze Yenişehir'de veya Karaköprü sınırları içerisinde, şehrin başka bir kısmında pekala yapılabilirdi. Lakin, YASİN'İN KAHVESİ olarak bilinen bu tarihi mekan unutturulmamalıydı.
Söz kahvelerden açılmışken yaşı yetenler bilir. Urfa tarihinde çok anlamlı değerleri olan irili ufaklı bir çok kahvehane vardı. Bunları sayacak olursak belki bazıları hatırlar. Köroğlu kahvesi, Çardaklı kahve, Saray kahvesi, Filiz çayevi, Dörtyol kahvesi, Sevenler kahvesi bunlardan bazıları. Bu kahvelerin her birinin ayrı işlevleri ve müdavimleri vardı. Kiminde siyaset erkanı, kiminde müzikseverler, kiminde nargile tiryakileri, kiminde kuş meraklıları ve kiminde de sadece oyun için gelenler yer alırdı.
Çok değil, on yıl kadar önce Gümrükhanı, birçok edebiyat ve sanat severin özellikle hafta sonları buluştuğu ve seviyeli sohbetlerin yapıldığı bir kimliğe bürünmüştü. Hatta ben bazen burayı Urfa'nın Babıali'si olma yolunda aday olarak görme hayalleri kuruyordum. Maalesef hayaller her zaman gerçeklere tosluyor. Şu anda bu mekan ciğercilerin ve birkaç ticari işletmenin faaliyet sürdüğü kuru kalabalıkların istilasında.
Acaba diyorum, tabi yine hayal kurarak; YASİN'İN KAHVESİ eski kimliğine kavuşturulsa, hatta şehirde yer almış eski kahveler dahil, eski meydanlar, anıtlar vs. için buraların bir çoğu artık yıkılıp gitmiştir de, Büyükşehir ve özellikle Eyyübiye belediyesince en azından bu mekanların eski adları ve bulundukları noktalar belirtilerek bir harita oluşturulup uygun yerlerde sergilenemez mi.
Belki şehrin de hafızası bir miktar geri gelir. Ne dersiniz?