Bir ve ikinci Dünya Savaşlarını es geçelim, daha yakın tarihimize bile bakarsak son 50-60 yıllık dönemde birçok önemli savaşın kurbanlarının Müslümanlar ve ÇOCUKLAR olduğunu görürüz.
Hadi burada belli başlı savaş ve olayları Kıbrıs'tan başlayarak hatırlamaya çalışalım: Müslüman Türkleri yok edemeyeceğini anlayan Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Makarios, 1967-1974 döneminde Türklere ekonomik ve sosyal yaptırım uygulayarak ve onları göçe zorlayarak asimilasyon politikası uygulamaya başlamıştır. Kıbrıs'ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam ve göç demektir. 11 yıl süren bu sancılı dönemde Türkler adanın %3' lük bir kısmına hapsedilmiştir. 15.Temmuz.1974'te EOKA lideri Sampson Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için ENOSİS hareketinin önderi Makarios'a karşı darbe yapıp iktidarı ele geçirmiş ve bu tarihten sonra oradaki Türklere karşı dozu gittikçe artan insanlık dışı katliamlar yaşanmaya başlamıştır. ''Kıbrıs'ın istilasından sonra yüzlerce Kıbrıslı Müslüman Türk rehin alınmış, Türk kadınlarının ırzına geçilmiş, ÇOCUKLAR banyo küvetinde, cadde ortasında öldürülmüş ve Limasol'daki Türk mahalleleri tamamen yakılıp yıkılmıştır.
Yine Rum milli muhafızları, Magosa etrafındaki köylerde vahşetin eşsiz örneklerini gösterip, Türk evlerine girerek; acımasızca kadın ve ÇOCUKLARA mermi sıkmışlar ve birçok Türk'ü gırtlağından kesmişler, Türk kadınlarını toplayarak ırzlarına geçmişlerdir. Neticede; dönemin Başbakanı Ecevit ve yardımcısı Necmettin Erbakan, Türkiye'nin garantörlük hakkını kullanarak 20.Temmuz.1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlatmıştır. Bu savaşta Rumlar tarafından binlerce kadın ve tabi ki ÇOCUKLAR şehit edildi.
1992-1995 yılları arasında ise yaşanan Bosna Savaşı sırasında özellikle Sırplar tarafından Boşnaklara karşı soykırım yapılmış ve 1995 yılının yaz aylarında 2. Dünya Savaşından sonraki en büyük katliam yaşanmıştır. Sırplar işkence yaparak Bosnalı Müslümanları öldürmüşlerdir. Kesin sayı bilinmemekle beraber 1992-1995 arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nün verilerine göre Bosna-Hersek'te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Modern tarihin en uzun kuşatması kabul edilen ve 1425 gün süren Saraybosna kuşatmasında ise Sırp kuvvetlerinin saldırılarında 1601'i ÇOCUK olmak üzere 11541 kişi öldürülmüştür. Bu savaşta en az 2 milyon kişi yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmıştır.
Geçiyoruz Irak'a. ABD, 20. Mart. 2003'te Irak'ı işgal edip Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesine kadar giden süreci başlatmıştır. ABD'yi alkışlarla karşılayan Irak halkının, kısa bir süre sonra evlerine girilmiş, yataktaki kadın ve ÇOCUKLARA iğrenç muameleler yapılmış, hapishanelerde Iraklı Müslümanlar türlü işkencelere maruz bırakılmış, kadın ÇOCUK demeden katliamlar yapılmıştır. BM için yapılan bir çalışmada, bu işgalde sivil kayıplarının 275 bin ila 306 bin civarında olduğu ancak resmi olmayan rakamlara göre ise hayatını kaybedenlerin sayısının 500 bini aştığı tahmin edilmektedir.
Yani anlayacağınız ABD özgürlük getireceğim dediği Irak'a kan, gözyaşı ve sefalet götürmüştür. Çoğu kadın ve ÇOCUKLAR dan oluşan binlerce kişi katledilmiştir.
Yine, tarihe Arakan Soykırımı olarak geçen olayda ise Myanmar Hükümeti tarafından, Müslüman Arakan halkına karşı yapılan etnik temizlikte Milliyetçi Budistlerin yaptığı katliamlar sonucunda 1 milyondan fazla Arakanlı başka ülkelere göç etmiş ve Bangladeş'te dünyanın en büyük mülteci kampının kurulmasına sebep olmuştur. 2016'nın sonlarında, Myanmar Ordusu'nun etnik temizlik ve soykırım yaptığı BM tarafından yapılan araştırmalarda tespit edilmiş ve yargısız infazlar da dahil olmak üzere geniş çaplı İnsan Hakları ihlallerine dair kanıtlar bulunmuştur. Sadece Ocak 2018'de askeri ve yerel halktan en az 24.000 Arakanlının öldürüldüğü, 18.000 Arakanlı kadın ve kıza karşı toplu tecavüz yapıldığı, 116.000 Arakanlının şiddet görüp 36.000'inin de ateşe atıldığı belirtilmektedir. Tabi öldürülen ÇOCUK sayısının tam olarak ne olduğu meçhul.
Son olarak Flistin'de yaşananlar, dikkat edin son diyorum en son demiyorum. Çünkü kim bilir bundan sonra dünyanın neresinde hangi millete bu tür acılar yaşatılacağı belirsiz. İsrail hükümetinin yıllardır uyguladığı zulüm, asimile, işgal ve abluka Filistinliler için artık dayanılmaz ciddi, insani ve ekonomik sıkıntılara yol açınca 7.Ekim.2023'te Hamas tarafından ''El Aksa Tufanı Operasyonu'' başlatıldı. Yıllardır İsrail hükümeti tarafından uygulanan Filistin'i işgal ve bu uğurda yapılan türlü baskı ve işkencelerin tabii sonucu olayları bu noktaya getirdi. Ve 7 Ekim tarihinden beri İsrail Hükümeti'nin hiçbir uluslararası savaş hukukunu ve antlaşmaları tanımadan uyguladığı politika tüm kör dünyanın gözleri önünde cereyan etmekte. Sivil halkın ve ÇOCUKLARIN katledilmesi, hastanelerin, ambulansların dahi vurulması, sivil yerleşim yerlerinin yerle bir edilip halkın mecburi göçe zorlanması ve türlü türlü insanlık dışı olaylar.
Evet, ÇOCUKLAR… Onlar savunmasız, himayeye muhtaç, kendini korumaktan aciz, suçsuz, günahsız ÇOCUKLAR. Ama her savaşın kaçınılmaz kurbanı, zalimlerin ve gözü dönmüş muhterislerin kurbanı, ne için ve ne uğruna öldürüldüğünü idrak edemeyen zavallı ÇOCUKLAR. Düşünün, kendisi uğruna kurban edilmesine bile razı olmayıp yerine bir koç kurban edilmesini tercih eden yüce Allah; bir hiç uğruna öldürülen ÇOCUKLARIN hesabını sormaz mı? Elbette soracaktır. Umarım buna sebep olanları da en şedit bir şekilde cezalandıracaktır.
Muhabbetle…