Serin bir gecenin sabahı.
Uyanınca besmelenin ardından telefonu elime alıp medyada ve sosyal medyada kısa bir tur attım.
Atmaz olaydım. Kafam yine karıştı.
Aslında her zaman karışık da, bu tur, o karmaşayı uyandırdı.
Covid illeti yine azmış. Vaka ve ölüm sayıları zirvelerde dolaşıyor. Yazın böyle ise, güzün kim bilir, ne olur? Yine maskeli, karantinalı günlere mi dönüyoruz?
Bu sorularla beraber, öteki sorular da yeniden sorulmaya başlandı: Bu salgın, herkese söylenildiği gibi tabii bir şekilde mi bu noktaya geldi? Yoksa ardında, dünyayı dizayn etmeye çalışan bir takım küresel güçler ve akıllar mı var?
Avrupa'yı kasıp kavuran, çok sayıda insanı öldüren sıcaklar, dünyada meydana gelen bu dengesiz 'doğal' olaylar, ne kadar dünyanın kendi işleyişi içinde doğal, normal?
Ne kadarı insanın sebep olduğu bir iklim krizinin yansıması? Yoksa o küresel güçler, o üst akıl, kriz diye yutturup, bizi kendi istedikleri bir şeylere ikna etmeye mi çalışıyor?
Bu ekonomik kriz, bu müthiş hayat pahalılığı neyin nesi? Yazın ortasında bile domates, patlıcan, biber fiyatları düşmedi. Bir kilo soğan şu fiyata. Bir yanda bu krizi fırsata çevirip köşe olanlar, lüksün dibine vuranlar, bir yanda yoksulluğun dibinde yaşamaya çalışanlar…
Bunun sebebi covid, savaş veya ülkemize kast eden dış güçler mi?
Yoksa, yanlış politikaların, yolsuzluğun, lüksün, saadet ve sefahat zincirlerinin sonucu mu?
Şu son zamanlarda gittikçe daha çok gündeme gelen LGBT tartışmaları…
Gittikçe artıyor mu? Yoksa daha çok görünür mü oluyor?
Bu iş doğuştan mı başlıyor? Yoksa bir hastalık mı?
Yoksa bu da o üst akıl tarafından bilinçli bir şekilde teşvik mi ediliyor? Amaç cinsiyetsiz bir toplum yaratmak mı? Biraz da bu vesile ile dünya nüfusu azaltılmaya mı çalışılıyor?
Şu Suriye ve Suriyeli sığınmacılar olayı…
Her şey tabii bir şekilde mi gelişti?
Yoksa birileri bunu bilinçli bir şekilde planladı mı?
Bilinçli yapıldı diyenler de kendi içinde ikiye ayrılıyor:
Bir grup bu şekilde ülkemizin bölünmesi amaçlanıyor, derken, başka bir grup tam tersine, bölgenin demografik yapısı değiştirilmek isteniyor iddiasında…
Sorun çok, sorular daha çok.
Dünyada bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu başka bir zaman olmadı?
Ve fakat bilgi kirliliğinin bu kadar arttığı ve kafaların bu kadar çok karıştığı başka bir zaman da olmadı.
İnsanlar hem bu sorunların kurbanı, hem de bu soruların.
Kurban olanların bir kısmı bu sorunlarla boğuştuğu, bir kısmı da bu soruları kendi kendine çok sorduğu için 'normal'i kaybetmiş, kimi daha ileri gidip 'kafayı yemiş'.
Hiçbir şey olmamış gibi gamsız kedersiz yaşamak da başka bir anormallik.
Ben de korkuyorum.
Onun için bir yandan bu sorunlarla ve sorularla uğraşırken, bir yandan da kendi doğal hayatımı sürdürmeye çalışıyorum.
Balkonda bu konular üzerine düşündükten sonra kalktım.
Önce dama çıktım, her gün olduğu gibi kuşların suyunu ve yemini tazeledim. Bugünkü menüde misafirlerden arta kalan çiğköfte var.
Sonra da balkondaki bostanımı seyrettim, suladım.
Ve 'İnsan olmak ne kadar zor?' diye düşündüm.
Hayvanların ve bitkilerin böyle dertleri yok.