1900'deki topraklardan vaz geçenler, 1967 sınırlarına dönülmesini istiyor, günün hapishanesini göstererek.
Ne kadar havadan bombalar yağdırılsa karadan toplar atılsa, denizden nokta vuruşlu atışlar olsa Filistin, İslam Âlemi toprağıdır, semavî inancın merkezidir.
Unutulmasın ki doğru, dosdoğru yolda azıp sapmışlarla bir arada yürünmez, gidilmez. Fatiha Sûresi'nde bu yolun yolcularına gidecekleri yol, "Sırat-ı Müstakim" olarak ifade edilir.
Gazze'de, Batı Şeria ile işgal kuvvetlerinin zulmü altındaki toprakların tümünde yol yürüyenler, aynı yolun yolcusu oldukları zaman, azıp sapmış olanlarla beraber olanlar, kendilerini güvende hissetmeyip rahatsızlık duyacak, bir daha bilenecekler, bu yolda yürüyen mazlum insanların üzerine.
Tevhidi hakikate iman edenlerin, vahdete karşı çıkması ilahî kurallara karşı cephe almasıdır ki bu azıp sapmışların seculer dürtülerle bu parçalanmışlığı oluşturması, insanı dünyevileştirme çabası, İslâm Coğrafyasının parçalanmasında, birliğinin ve beraberliğinin ortadan kaldırılmasıyla meyvelerini vermiştir.
Şimdi yüzyıldır bekleyenler, hasat arzusunda.
Ebabillerin neden gönderildiği bilinir de bilmeyenler öğrenmeli.
Bunca zaman gelip geçerken, ebabilleri bekleyen mazlumlara, neden zulme karşı çıkmayanlar, bundan rahatsız olmayanlar ses vermez?
Ebabiller gelirse zalim zaten zulmettiğinin karşılığını alacaktır, ebabil olması gereken dostlar ebabillerce mazlumları aldattığı için, sahte ebabil görünümü verdikleri için daha bir suçlu görünecektir.
Tarih, buna şehadet eder ve tanıklığı Fil Sûresi'nde mevcuttur.
Kabe için ebabiller gönderilmişse, Gazze için insanlar yetmez mi!..
Rabbim, bizi zalimden yana etme ve mazlumdan uzakta olana destek sunmamıza izin verme, dosdoğru yoldan ayırma, gaflete ve delâlete düşme zemine düşmeden nefsimizi heva ve hevesten Azad kıl!