İlk telefon, İskoçyalı bilim insanı Alexander Graham Bell tarafından 10 Mart 1876 yılında icat edilmiştir. İnsanlar arasındaki iletişimde büyük çığır açan bu önemli cihaz, 1881'de Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır…
Türkiye'de ilk telefon İstanbul'da kullanılmış. 1909 yılında Sirkeci'de büyük postanede 50 hatlı bir santral kurulmuş. Telefonun evlerde kullanımı ilk olarak 1925 yılında İzmir'de başlamış. Tabi telefonlar çok lükstü. Öyle her evde, her işyerinde bulunmazdı. Bulunan yerin başköşesini işgal ederdi. Evine, işyerine telefon çekebilmek lüks olmanın yanında büyük sabır da gerektirirdi. 1970'li yıllarda bir gazetede okumuştum; İstanbul'da bir kişi telefon sırasına yazılmış, ancak 25 YIL sonra sırası çıkmış fakat kendisi vefat ettiğinden telefon çocuklarına kalmıştı…
Ben de, 1979 yılında Lise birde okurken Çermik'te telefon sırasına yazılmıştım. 1981 yılında sıram gelmişti. Telefon numaram da 200'dü. Fazla beklemediğim için Şanslı sayılırdım. Tabi o dönemde öyle istediğiniz zaman telefon ile görüşmeniz mümkün değildi. Telefon cihazları kollu çevirmeliydi. Kolu çevirince PTT'ye bağlanırdı. Görevli memura, şehir içi veya şehirlerarası, görüşmek istediğiniz numarayı söyleyerek, bağlantı kurmasını rica ederdiniz. O' da bağlantıyı kurar öyle görüşürdünüz. Şehirlerarası bağlantılar bazen saatlerce sürerdi. Hatta o gün hiç bağlanamadığı da olurdu. Ülkeler arası görüşmeler ise lüksün lüksüsüydü…
90'lı yılların başında numaraların başına "2" rakamı getirildi. Telefon numaram 200 iken 2200 oldu. Telefon makineleri de değişti. Numara çevirmeli cihazlar almak zorunda kaldık. Şehiriçi aramalarda, PTT'yi aramadan telefon numarasını çevirerek görüşebiliyorduk. Bu biraz daha lüks sayılırdı. Çok geçmeden Numaraların başına üç rakam daha eklendi. Bir de üç rakamlı il kodları oluşturuldu. Böylece dilediğimiz ilin kodunu ve ilçe numarasını çevirerek hatta tuşlayarak görüşmeler yapma imkanını elde etmiştik… Bütün köy muhtarlıklarına da telefon bağlanmıştı. Yani çağ atlıyorduk…
Derken 90'lı yılların başında cep telefonları hayatımıza girmeye başladı. Aslında ilk cep telefonu, Amerikalı Martin Cooper isimli elektrik mühendisi tarafından 1973 yılında icat edilmiştir. Yaklaşık 20 yıl sonra bize ulaştı. Cep telefonu adıyla hayatımıza girdi lakin ilk çıktığında cebe sığmayacak kadar büyüktü….
Cep telefonu kullanımı yaygınlaştıkça daha küçük telefonlar çıkmaya başladı. Küçüldükçe de fiyatları artıyordu. İki üç yıl içerisinde neredeyse tüm Türkiye cep telefonları ile tanışmış oldu. Turkcell, Telsim, Aycell, Aria isimleri ile GSM operatörleri kuruldu. 2000 yılında Aycell ile Aria birleşerek Avea oldu.2005 yılında da Telsim, İngiliz telekomünikasyon şirketi olan Vodafone tarafından satın alındı...
Gerçekten çok faydalı bir cihaz. Artık istediğimiz zaman ailemizle, sevdiklerimizle, dostlarımızla iletişim kurma lüksünü elde ettik. 2000'li yılların başında ekranlı cep telefonlar boy göstermeye başladı. Bu defa ekranlar büyüdükçe fiyatlar da artmaya devam ediyordu/ediyor...
Derken internet cebimize kadar girdi. Artık istediğimiz kişi ile dünyanın neresinde olursak olalım yüz-yüzeymiş gibi görüntülü konuşabiliyor, görüşebiliyoruz... Şimdi bu sihirli cihazlar hayatımızın vazgeçilmezi hatta yönlendiricisi olmuş adeta. Kısacası tüm dünyayı cebimizde taşıyoruz artık…
Güzel ve faydalı yönlerinin yanında olumsuz yönleri de var: Cep telefonları, bizi monoton yaşama mahkûm etti. Toplum adabını/edebini dejenere etti. Aile kavramını hercümerç etti. Sohbeti, muhabbeti ekrana hapsetti. Arkadaşlığı, dostluğu dijitalleştirdi. Tek yarenimiz telefonumuz oldu...
Yediden yetmişe herkesin cebine giren telefon; insanlar arasındaki iletişimi, muhabbeti artırdı fakat samimiyeti, etkileşimi, maalesef negatifleştirdi. Henüz Quantum cep telefonları ile tanışmadık. Kim bilir bizden sonraki nesil daha neler görecek?…
Mamafih; telefon, internet ve benzeri teknoloji iyi yönde kullanılırsa nimet, kötü yönde kullanılırsa illettir vesselam…