Şiir, insanın tarif edemediği ve anlatamadığı bir konuyu, duygu diliyle anlatımın mısralar ile ifadesidir. Bazen birçok romana sığmayan bir konuyu, iki satırlık bir şiirle anlatmak mümkün olabilir. Şiir küçük olsa da, insanlarda büyük tesirler bırakabilir. Şiir,  Şairin duygu hazinesine göre önem kazanır. Küçük şiirlerde öyle devasa anlamlar var ki adeta şairlerin ütopyası, kelimelerde gizlenir. Bazen de kelimelerin cilvesi insanları mest eder. 

Antrparantez şunu da ifade edeyim ki şiir, günümüzde ilgiye muhtaç duruma gelmiş bir edebiyat ürünüdür. Kitap okuyanların çoğu bile şiire fazla ilgi duymamaktadırlar. Ancak, şiire gönül vermiş, şiirin tadına varmış, mısralara hasret kalmış, mutluluğu dizelerde arayan insanlar için şiir bir tutkudur. Kısacık dizelere kocaman anlamlar yüklenmiş şiirlerden pay alanlar için, şiir bir hayat felsefesidir. Tabii ki şiiri anlamak için, şairin üslubunu çözmek gerekir. Şairin gönül dünyasına girince, şiirin dilini daha iyi anlarsınız. Şiirin dilini anlayınca şiire de, şaire de yaren olursunuz…

 

​Herkes şiir yazabilir elbette ama her şiir yazan, şair değildir… Cahit Sıtkı, Sezai Karakoç, Ahmet Arif, Abdurrahim Karakoç gibi Üstatları anmak ve anlamak gerektiğini hatırlatmak isterim…

Cahit Sıtkı Tarancı

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bu gün.

Gözünün yaşına bakmadan gider…

 

Sezai Karakoç

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.

Kanadı kırık kuş merhamet ister.

Ah senin yüzünden kana batacak.

Mona Rosa. Siyah güller ak güller...

Ahmet Arif

Ard-arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarıda gürül-gürül akan bir dünya…

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana,

Bir bu yana…

Abdurrahim Karakoç

Sarı saçlarına deli gönlümü,

Bağlamıştın çözülmüyor Mihriban!

Ayrılıktan zor belleme ölümü,

Görmeyince sezilmiyor Mihriban!..