Sarışın, esmer, kumral, loş bir lambanın aydınlığında 
Soğuk metallerin, sıcak bir yüreğin ağırlığını taşıyor kucağında
Rostral kafatası; yuvarlağımsı, yassı 
Başlamadan bitmiş bazısı
Nöral bir terapi durumu; gerçekçi, hayâl ötesi
Merkez'den gelen tok bir uyarı sesi
Girmeye çabalar kulağın kapısını tıklayarak
Tetiklenir zorla sinir uçları zonklayarak
Gecenin olan yarısı
Bazı zaman tutar bir karın ağrısı
Yarı tokmuş, yarı açmış
Gözler çukuruna kaçmış
Bu vakitlerde seçebilmek ilmek ilmek
Mana verebilememek, düşünebilmek; 
Bilinç üstünde bir yerlerde gezinebilmek, e-bilmek
Ertelenmiş işleri not alarak kayıttan düşürebilmek
Tek başına bir ordu kuvvetinde bir güçle
Geldikçe üstüne gelirken her kahır, her çile
Borçlar, krediler, taksitler, alacak-verecek
Ay başına daha on gün var, fakat hesabını görecek…

Loş bir lambanın aydınlığında, sarışın, esmer, kumral 
Yuvarlağımsı, yassı, kafatası rostral
Gecenin solan yarısı
Bazı zaman tutar bir başın ağrısı
Sarı tokmuş, esmer açmış
İzler çukuruna kaçmış
Zor saatlerde yalnızlığına tekrar göçebilmek
Ve sonra yırtarak sessizliği, ötesine geçebilmek
Toplanmak fikirlerin kara deliğine, sıkıştırıp karanlığı
Dakikaların içinde arayıp bulmak bin pişmanlığı
Zor saatlerde göz kapakları kapanmak istese de
Bugün direnmek günüdür demek, bir mana aramak her hadisede
Her hadisede bir günahı örtmek ya da bir suçu tartmak
Bıçağın altından günahsız İsmail'leri kurtarmak
Karartılan deliller, dökülen kanlar, karartılan dünyalar
Siren sesleri, hasta yatağının üstünde görülen rüyalar
Suçu yok Meryem Ana'nın, İsa nefsinden konuşmadı
Somut deliller var izahı güç, gerçekler bunu O'na zorladı 
Yasaklar, günahlar, cezalar... Yok, ne yapsa olmuyor
Uykular kaçak, zorluyor da zorluyor, dakikalar hor
Sabaha kadar bunları düşünerek, merak ederek
Silahın soğukluğunu; "Üşüyen bu eller mi yoksa bu yürek mi?" Diyerek…

Sarışın, esmer, kumral, bir lambanın aydınlığında loş
Zor saatlerde hemen her şeyi düşünebilmek ne hoş
Bir aralık boşluğa düşen hor sesler, gırtlaktan ya burundan
Acı bir şekilde can veriyor, uyanıyor kaçak uykusundan
Merkez'den gelen tok bir uyarı sesi
Bitememiş mesainin oluyor habercisi
Gecenin kalan yarısı
Bazı zaman tutar bir yârin ağrısı
Sarı yokmuş, kumral kaçmış
Gözler çakral, dibe kaçmış
Bir aralık boşluğa düşen kor sesler, gırtlaktan ya burundan
Tatlı bir şekilde can buluyor, uyanıyor kaçak uykusundan
Düşünüyor; son busenin verdiği bin hazzı
Kucaklayışını, dudak büküşünü, gözyaşı bazı
Son bakışını, yüreği son yakışını
"Kal biraz daha. Gitme ne olur" Diyen, yalvarışını
Saçları belik belik, kolları boynunda ilmek
Kor saatlerde gözlerini ayırabilmek, çözüp ellerini gidebilmek…

Sarışın, esmer, kumral, loş aydınlığında bir lambanın
Düşlerin olanca çağrılışına koşarak insanın
Salıveresi geliyor her şeyi, yaşanmamış gibi unutuveresi
Nöral bir terapi durumu; gerçekçi, hayâl ötesi
Gecenin yalan yarısı
Tutuyor bir yârın ağrısı
Sarı korkmuş, esmer kapanmış
Gözler masal, ebe kaçmış 
Ağlayabilesi, gülebilesi, sevebilesi… Biliyor olabileceğini 
Biliyor; ayrımsamadan, sayrımsamadan da ölebileceğini 
Ölmeye bazen kendiliğinden, bazen bir kurşun gerek
Bırakmak bazen bir boşluğa düşünceleri salıvererek
Haksızlıkları, zulmü düşünerek, sonrasında bedeni kocaman
"Belki tam vaktidir!" Diyerek, ölmek gerek işte o zaman!
Birkaç kurşun yarası ağırlığının müddetine denk düşerek
Bir gökdelenden düşmenin şiddetine denk düşerek
Geçebilmek ötesinde ötelere, hunharca ya da eceliyle ölebilmek 
Gerçekleri, yalnızca gerçekleri çekinmeden söyleyebilmek
Seçebilmek perdesiz, çözebilmek sınırsız… Doğrusu; sabahı beklemek
Çözülünceye kadar düşünceler, bilmeceler ilmek ilmek…

Sarışın, esmer, kumral, lambanın aydınlığında loş bir 
Beklenen de beklenmeyen de gelebilecektir. Ya tehlike nedir?
O dakikalar; boğazımda düğüm,  fâili kaçak uykular gördüğüm
Kıpırdayamıyorum bir aralık, vücudum kaskatı, kördüğüm
Fâili kaçak uykular; ya gözleri perdeli deliler ya yutulmuş ilaçmış
Belki de bu yüzden gözler çukuruna kaçmış, yarı tokmuş, yarı açmış
Ağır basıyor gözleri perdeli deliler, fâili kaçak uykuların sebebi 
Gelebilir kaçak uykular bastıranda, gelmesi muhtemel kör kurşun gibi
Ya anlayabilecek mi, hissedebilecek mi? Diyelim; evet. Ya samimiyet?
Ya iyi niyet, vicdan,  merhamet?  Nereye sıvar kendini muhannet?
Kolaydır kurşunun adresini gösterebilmek, bulunur deliller
Zor olanı; nasıl kazınacak perdesinden, gözleri perdeli deliler?
Seçebilmek perde arkasından, sınırsız çözebilmek… 
Bitmiş olanlarının üzerlerini korkusuzca çizebilmek
EBEDÎ der: Doğrusu; sabahı, aydınlığı beklemek
Çözülecek düşünceler, çözülecek bilmeceler ilmek ilmek…
(14.01.2024)