Parayı ver, kupayı kap.

Senin hatırın için her zaman yazın yapılan organizasyon kışın ortasına alınsın.

Bilmem kaç yüz milyon dolarlık dev stadyumlar yap.

Tribünleri doldurmak için uzak ülkelerden binlerce seyirci kirala.

Her şey, küçük bir stüdyoda çekilen uzay filmlerine benziyor.

Artistlerden başka her şey sahte, göz boyamaca.

İster misiniz, bir de kupayı Katar'a versinler?

Dün akşamki maçı 5-10 dakika izlerken bir sürü ve karışık şey düşündüm.

Bir İslam ülkesinin, parayı bastırıp dünyanın bu en büyük futbol organizasyon komitesini dize getirmesine sevinmeli miyim?

Yoksa, futbol ne zaman sadece futbol oldu ki, bu adamlar ne zaman sadece futbolu düşündüler ki diye bir "Boş ver!" çekmekle yetinmeli miyim?

Öte yandan aklıma dünyanın en fakir ülkeleri geliyor. Hepsi de Müslüman olan Bangladeş, Arakan, Afrika, Yemen... Korkunç bir sefalet... Açlıktan ölen çocuklar...

Beride lüks ve şatafatın dibi... Para harcamak için fırsat kollayan gamsız kedersiz insanlar... Bembeyaz giysileri içinde sırıtıyorlar.

Katar 2-0 mağlup.

Aklım "Oh olsun!" diyor.

Fakat bir baktım kalbim Katar gol atsın derdinde. Yıllar içinde böyle bir bilinçaltı oluşmuş.

Hemen susturdum kalbimin sesini.

Kulağıma o statların inşaatında ölen binlerce işçinin ahı geliyor.

Suriye ve Irak'ın perişan hali ve halkı geliyor.

Şu saatlerde yukarıda bir yerlerde Ukraynalı ve Rus gençler, büyüklerin kararını lüks saraylarında verdikleri savaş oyununda birbirlerini öldürmeye devam ediyor.

İşgal altındaki Filistin'de insanlar, her an kapılarının kırılması, çocuklarının tutuklanıp götürülmesi tehditleri altında uyumaya çalışıyor.

Ve kim bilir, Bangladeş'teki gecekondularda karnı açlıktan guruldayan kaç çocuk, küçük, eski, siyah beyaz televizyonunun başında Katar kazansın diye dua ediyor?

Vay ki vay!

Bugüne kadar en fazla para harcanan Dünya Kupası organizasyonu imiş.

"O 200 milyar dolarla neler yapılmaz?" sorusu kafamın bir yerindeki çengelde öylece sallanıp duruyor.

Şu zalim dünyaya bir kere daha kahrettim.

Para! Sen şu kirli dünyada nelere kadirsin?

Şu zalim, çok yüzlü insanların içinin karasını nasıl da yüzlerine vuruyorsun?

"Ah ulan Rıza!"