Vefatının hemen ardından GAPGündemi'nde son çalışmasına atfen "Yeni bir bilim dalı:"Mançoloji" başlıklı bir yazı yazmıştım. Barışa hasret olduğumuz bugünlerde onu ne kadar çok özlediğimi fark ettim.
Barış Manço 2. Dünya Savaşı'nın derin etkilerinin hissedildiği bir dönemde doğar ve savaş karşıtı olan ailesi 'Barış' ismini verirler ona. Türkiye'de toplum ve sanatçı arasındaki diyalogu en iyi kuran sanatçılardan biri de Barış Manço (1943-1999)'dur. Manço'nun, toplumunun hemen her kesimiyle, yani 7'den 77'ye' kurduğu bu diyalogun baş aktörleri ise, 'Adam Olacak Çocuklardır.
Belçika'da Türk işçilere yabancı dilde müzik yapar ancak bir türlü seyircinin dikkatini çekemez. Bir akşam işçilerden birinin mikrofonu alarak bir Anadolu türküsü söylemesi ve ardından mekândaki herkesi coşturması üzerine Barış Manço Türkçe müzik yaparak Türkiye'ye dönmesi gerektiğine dair mesajı almıştır. İstanbul'da büyümüş ve uzun yıllar Avrupa'da yaşamış olduğu hâlde ayakları Anadolu kültürüne basan biridir. Aynı Macellan gibi batıdan gidip doğuyu bulmuştur.
Kendisi Anadolu Rock müzik türü içinde geleneğinden, inançlarından, kültüründen, edebiyatından beslenmiştir. Halktan aldığını çağdaş kalıplar içerisinde 3 yaş ile 93 yaş arasındaki insanların dinleyebileceği şekilde yeniden halkına sunmuştur. Barış Manço, tüm bunları yaparken kendi ifadesi ile müziği bir araç olarak kullanmış ve kendi yaşam felsefesini insanlara anlatmıştır.
Barış Manço, "7'den 77'ye" programı ile 5 kıtada 150'den fazla ülkeyi ziyareti ile de kültür elçiliği görevini üstlenmiştir. Devlet sanatçısı olmuş ve sanat hayatında üç yüzün üzerinde ödül almıştır. Hacettepe Üniversitesi tarafından "Doktor" unvanı verilmiştir. Urfa kültürüne eserleriyle katkıda bulunan Mahmut karakaş ve Adil Saraç hocama Harran üniversitesi fahri doktora unvanı veremez mi? diye düşünmüyor değilim.
Barış Manço eserlerini üretirken sözlerin bir hikâyesinin ve felsefesinin olmasına özen göstermiştir. "Bugün Bayram" isimli şarkısını eşini (ya da annesini) kaybetmiş bir babanın bayram sabahı çocuklarını erkenden uyandırıp, kır çiçekleri toplayıp, annelerinin mezarına götürmesi üzerine kurgulamıştır. ". Sen gittin gideli, içimde öyle bir sızı var ki, Yalnız sen anlarsın, sen şimdi uzakta, Cennette meleklerle, bizi düşler ağlarsın Bugün bayram erken kalkın çocuklar, Giyelim en güzel giysileri, Elimizde taze kır çiçekleri, Üzmeyelim bugün annemizi"
Barış Manço aynı zamanda, müziğe ve hayata bakışı evrensel olan ancak geleneğe bağlılığıyla da öne çıkan bir ozan, ses sanatçısı, bestekâr ve seyyahtır. Müziğinde Nasrettin Hoca'nın mizahı, Hacı Bektaş Veli'nin felsefesi, Dede Korkut'un töresini görebilirsiniz.
Kıyafetleriyle, ilginç takılarıyla, uzun saçlarıyla bizim bildiğimiz ozanlardan çok farklı olup elinde kopuz ve saz yerine gitarı vardır. "Barış der ki" diye başlayan dörtlüklerinde bir Karacaoğlan, bir Dadaloğlu oluverir; sevgiyi, dünyanın faniliğini, ilahi aşkı anlatırken de bir Yunus Emre bir Mevlana oluverir.
Barış Manço'nun 'Dere Tepe Türkiye' programında kaç şehir tabelasına değip geçti gölgem ben gelmeden hepsi benden "1" eksikti diyerek nüfus tabelasına +1 olarak kendisini ekleyerek İnsanlara kendini sanki içlerinden biri olarak görmeleri için ince bir mesaj verir.
Barış Manço döneme hâkim olan sağ-sol kutuplaşmasında bir tarafın siyasi sesi olmamış, herkese eşit mesafede durmaya özen göstererek 'herkes' için müzik yapmıştır. "Barış der her bir yanın altın gümüş taş olsa, dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa, sapa kulpa kapağa itibar etme dostum, içi boş tencerenin bu sofrada yeri yok. Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum, içi boş insanların bu dünyada yeri yok."
Dıral Dedenin Düdüğü şarkısında : "Maşallah bu ne bolluk böyle! Helalinden kazandıysan söyle. Gözümüz yok Allah daha çok versin ama paylaş, gel beni dinle, paylaşırsan sevaba girersin. Maşallah bu ne iştah böyle! Yetim hakkı yemedin mi söyle. Gözümüz yok afiyet şeker olsun ama paylaş, gel beni dinle, gariplerin de karnı doysun. Maşallah bu ne kudret böyle! Zayıfları ezmedin mi söyle. Gözümüz yok Allah daha iyi etsin ama paylaş, gel beni dinle, ardından herkes dua etsin."
Onun için ömrün sonu altı üstü beş metrelik beze sarılıp gömülmektedir. Kimse bu dünyadan mal ile göçmemiştir, göçemeyecektir. Bu nedenle ömrü boşa geçirmemek, öksüze kol kanat olmak gerekir. Bunları yapmak zordur ve her insanın kârı değildir. Ozan Barış, "Barış söyler kendi bir ders alır mı?" diyerek kendini sorgulamayı da ihmal etmemiştir.
Canım sıkıldığında bazen "…Sözüm meclisten dışarı dostlar Bu günlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum Hani ince kıyım doğrasalar beni Marmara ege Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum…" şarkısını mırıldanırım.
Gazze'de İsrail tarafından yapılan soykırımının sona ermesi ve Filistin'e barış gelmesi umuduyla bu yıl doğan çocukların adı "barış" olsa güzel olmaz mı?