İnsanoğlunun dünya sürgünü yemekle başladı. Yine İsrailoğulları çölde hayat sürerken, Allah onlara bıldırcın eti ile kudret helvasını nimet olarak verir. Bıldırcın eti ve kudret helvası, bugünün zenginlerinin bile ulaşamadıkları bir nimettir. 'Bıldırcın Eti'ne ulaşmak mümkün ise de 'kudret helvası' bilinmemektedir. Fakat İsrailoğulları o kadar nankördür ki; Allah'ın verdiği en lüks ve leziz yemeğin yerine Musa Peygambere: "Rabbine söyle. Bize soğan ve sarımsak versin" derler. Görüldüğü üzere insanoğlunu yemek konusunda memnun etmek zordur.
Eskiden insanlar gezi amacıyla gittikleri yerlerde yemek ikinci planda yer alırdı, şimdi ise yemek için geziyorlar. Biz daha çok yemek yemeyi zorunlu bir görev olarak görür ve yemeğe davet edildiğimizde "biz o vazifeyi yaptık" deriz. Dünyada mutfak kültürleri ve lezzetlerini yerinde keşfedip tatmak amacı ile yapılan turizm çeşidine gastronomi turizmi denir Gastronominin konusu yiyecek ve içecekle ilgili her şey, dolayısıyla insandır. Ülkemizde turist başına 829 dolar gelirin 157'i doları yeme içme sektöründe harcanmaktadır. Yapılan araştırmalar turist harcamalarının neredeyse 1/4'nin yeme ve içmeye ayrıldığını ortaya koymaktadır. Bu da turizm gelirlerinin önemli bir kısmının yiyecek-içecek tüketiminden elde edildiğini göstermektedir.
Kişiler, özel bir yemeğin tadımı veya bir yemeğin üretim aşamalarını görmek amacıyla, yiyecek üreticilerini, restoranları, yemek festivallerini ve özel alanları ziyaret etmektir. Bu bir yerel bir pastane veya sadece yerel halkın bildiği adı duyulmamış bir mekân veya tarihi bir sokakta yer alan ciğerci de olabilir.
Şanlıurfa; kültürel, tarihi ve dini çekiciliklerin yanında sahip olduğu çeşitli yöresel yiyeceklerle de turizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Şanlıurfa denilince akla gelen ilk üç turistik unsur Balıklıgöl, Göbeklitepe ve Yemekleridir.
Şanlıurfa mutfağını oluşturan sentez Türk, Arap, Süryani, Ermeni, Kürt, Yezidi vb. her milletten ve onların kültürlerinden meydana gelmektedir. "Tirit", "Çiğköfte", "Yahudi Köftesi", "şıllık", "Lebeni", "Borani" bunların en güzel örnekleridir. Şanlıurfa mutfağı sahip olduğu "Frenk Suyu" (salça), "İsot Reçeli" (biber salçası), "Kuru İsot", "Şire" (çekçek, bastık, sucuk, kesme), "Ekşili ", "Nar Pekmezi", "Zeytin", "Kuru Patlıcan", "Domates", "İsot", "Dolmalık İsot", "Kabak", "Acur", "Bamya", "Döğme", "peynir", "Sadeyağ", "Koruk Ekşisi" gibi geleneksel beslenme kültürü yönünden zengindir. Şanlıurfa mutfağı 16. yüzyılda "İsot" adı verilen biberle tanışmış ve onu çok sevmiştir. Urfa'da tadın ta kendisidir isot. Çünkü bütün yemeklerde hep başroldedir. Dar sokaklarında dolaştığınızda bir an karşınıza üzerine biber salçası sürülmüş ev ekmeğini yiyen çocuklar görebilirsiniz. Zaten biber, farklı şekillerde olsa da Urfa'da her öğünde yenilebilir. 18. yüzyılda ise Avrupa üzerinden geldiği için "Frenk" adı verilen domatesle tanışmış ve mutfağın vazgeçilmezleri arasında yerini almıştır.(Ahmet Vefik Paşa'nın 1876 tarihli Lehçe-i Osmani isimli eserinde "Frenk patlıcanı" ismiyle anılır.)
Mustafa Oğuzhan ERCAN&Taner ERDOĞAN&İbrahim Halil TAŞ tarafından 2022 yılında Şanlıurfa'nın Haliliye, Karaköprü ve Eyyubiye ilçelerinde faaliyet gösteren 45 lokantada yapılan araştırma sonucunda "Şanlıurfa mutfak kültüründe yer aldığı tespit edilen 109 yemekten yalnızca 20'sine ve 70 adet kebap ve ana yemek çeşidinden 45'inin restoran menülerinde yer aldığı tespit edilmiştir. Ayrıca 19 adet tatlı ve hamur işinden yalnızca 12'sinin restoran menülerinde yer aldığı, 7'sinin ise menülerde yer verilmediği ortaya çıkmıştır."
Gastronomiye ilgisi olan turistler öncelikli olarak yöresel yiyecek-içeceklerin satışa sunulduğu restoranları tercih etmektedir. Bu nedenle yiyecek-içecek işletmelerinin menülerinde yöresel yemeklerin sayısı artırılmalıdır. Otellerin tanıtım kitapçıklarında veya sitelerinde şehrin mutfak kültürüne ait bilgilendirmelere yer verilebilir. Hatta karekod uygulaması ile kişiler yemeğin yapılışını isterlerse izleyebilmesi imkanı tanınmalıdır. En azından coğrafi işaretli yemeklerin tarihçesiyle birlikte sunumu yapılabilir. Bunu hiç olmazsa belediyelerimizin gastronomi merkezlerinde görmek isterim.
Şanlıurfa'nın en çok bilinen coğrafi tescilli yemekleri Patlıcan Kebabı, Ciğer Kebabı ve Çiğ Köftedir. Dün zoraki gittiğim diyetisyenin verdiği diyet listesinde "kebap" aradığımı farkettim. Lezzet bakımından zirveye ulaşan kebap ile ilgili ustalar; " iyi bir kebap, erkek koyunun eti yanında Birecik'ten gelen patlıcan, Cülap'tan gelen domates, Paşa bağ'dan gelen İsot, Akziyaret'ten gelen beyaz soğan, Karacadağ'ın kömürü ile pişirilirse işte o zaman kebap olur" diyerek lezzettin titizlikle seçilen ayrıntılarda gizli olduğunu belirtmişlerdir.
Şanlıurfa'nın bilinirlik açısından sıkışıp kaldığı kebap ve çiğ köfte yemeklerinin yanı sıra, diğer coğrafi işaretli yemeklerin tamamının menülerde yer alması sağlanarak ön plana çıkarılması gerekir. Belediyelerin gastronomi merkezleri buna öncülük etmelidir.
Lezzetli yemek yapma becerisinin yanında yaptıkları yemekleri misafirleriyle paylaşmak geleneği bütün Anadolu insanına mahsus bir özelliktir. Ancak Şanlıurfalıların misafir sevme özelliğinin, hiçbir öğün misafirsiz yemeğe oturmayan Hz. İbrahim (A.S.)'dan geldiği söylenmektedir. "Halil İbrahim Sofrası" deyiminin bu gelenekten geldiği bilinmektedir
Yaratıcı Şehirler Ağında yer alan Gaziantep (2015 - Gastronomi), Hatay (2017 - Gastronomi), İstanbul (2017 - Tasarım), Kütahya (2017 - Zanaat ve Halk Sanatları), Afyonkarahisar (2019 - Gastronomi), Kırşehir (2019 - Müzik) ve Bursa (2021 - Zanaat ve Halk Sanatları) şehirlerimizden sonra; 2023 yılında Şanlıurfa da "Müzik" alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına dâhil oldu. Coğrafi işaretlerin yanı sıra Şanlıurfada 400'e yakın yemek çeşidi bulunmasına rağmen Gastronomi alanında bu ağa dahil olamamıştır.
Yerel yönetimlerin Gastronomi merkezleri ile yöresel yemeklere verdiği desteği menüde daha çok coğrafi işaretli yemeklere yer vererek artırmalarını bekliyorum. Merkezin duvarlarına görselleriyle birlikte menüde yer alan coğrafi işaretli yemeklere yer verilse etkili olur bence. Menüde yemeğin yanında Coğrafi işaret logosu bulunsa, karekod ile yapılışını izlese hatta kasada ödediği fişte bile "Coğrafi İşaretli Lebeni" yazsa güzel olmaz mı?