'Yürümeye devam et, yol insanı terbiye eder' demiş filozof.

Yürü o halde. Kalbine kalbine yürü kainatın. Kalbinin içine, en derinine kadar yürü hem de. Kendine yürü, kendine doğru yürü, kendine doğru giden yolun kıvrımına giden yolda bile bıkmadan yürü. Yılma asla yürümekten, yorulma, vazgeçme.

Uzaklara doğru yürü. En uzaklara. Göğe, göğün kalbine kalbine. Güneşe yürü her sabah mesela. Gülümse ona, konuş sessizce, konuş içini dökerek, konuş bağıra çağıra. Güneşler doğsun kalbinde her sabah sen gülümseyince. Sen gülümseyince uzaklar gelsin kıvrımına, ve sen yürü. Yürü ki karanlıklar açılsın önün sıra. Yürü ki gökler açılsın açıldıkça. Yürü ki çekilsin gök, çekilsin yer, çekilsin tüm mevcudat.

Geceye yürü mesela. Karanlıklara yürü. Karanlıktan karanlığa geçen sayfalara, uçsuz bucaksız mecralara yürü. Zifiri karanlığın koynunda büyüyen yalnızlıklar girsin ömrüne. Öyle yalnızlıklar ki, ne sen kendinden kaç, uzaklaş, vazgeç; ne de hayat denilen muamma vazgeçsin senden. Kaçma, yorulma, kırılma ve yürü. Yürü ki geceler kapatsın üstünü kainatın. Yürü ki korkmasın insan kendi karanlığından.

Ve yürümeye devam et inatla. İçinde biriktirdiğin sabırla, şevkle, inançla hem de. Bil ki yol insanı yola sokar. Yol insanı kendinde derinleştirir ve terbiye eder. Yoldan çıkar bazen insan bunu da hesaba kat ve düşün ve yürü üstüne üstüne dünyanın.

Ve yola çıkar çoğunlukla insan, yol insana çıkar. Çıkar da, şiirler gelir bulur sonra o biçare ve aciz beniademi. Kelimeler, harfler, nefesler gelir dokunur kıvrımına. Ve şair harf harf dökülür toprağa. Sızlanır. Yürür bu upuzun yolda ve haykırır acz içinde, utanarak:

'Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem,

Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir.'

Yürü o halde. Yılmadan, gevşemeden, çözülmeden kainatın karşısında. Yollar çıkar karşına, yıllar çıkar. Uzaklar, rüzgarlar ve karanlıklar çıkar, yılma. İnsan hangi sessizlikten süzüle süzüle geldi bu pıtraklı diyarlara onu düşün.

Hangi uzun yolculuklardan geldi de düştü, onu düşün. Nasıl da ayağa kalktı ve düştü, onu düşün. Bu yola çıkıp da kendini bilmez hale düşen nice insanlar nasıl da yüzüstü düştü, onu düşün ve yürü.

Düşün de devam et yol almaya. Yol seni içine alıncaya kadar hem de. Yol sende kayboluncaya kadar ya da. Yol sana yol verinceye, sen yola tutkuyla girinceye kadar devam et yol almaya. Yol içine almasa da seni...

O zaman, yargı kesin:

'Yürümeye devam et, yol insanı terbiye eder.'