Çanakkale'den gelen yeni Valimiz Güngör Azim Tuna öncülüğündeki ,Urfalı idareci ve ileri gelenlerin mübarek topraklardaki fotoğrafı bir asırlık tarihin kitap kapağı gibi.. Yedi düvelden toparlanıp, Devleti Ali'nin başına üşüşmeye gelen birleşik gavur ordusunun durdurulduğu şanlı Çanakkale.. Mahşerin yaşandığı, Bedrin Aslanlarının şanıyla yarışılan bir direniş, hakka ve vatana adanmış canların, kahramanların, kahramanlıkların diyarı Çanakkale.
Kimliğimizin, ruhumuzun, canımızın, davamızın, vatanımızın, varlığımızın savunulduğu siperler, kaleler, şehitlikler.. Düşmana geçit vermeyen, kanımızla "Geçilmez" kılınan Çanakkale.
Vali, Belediye başkanları, kamu - sivil Urfa'daki bütün kurum amirleri, idareciler, öğrencilerimizin; o büyük mücadeleye tanıklık yapan toprakları ziyaret edip, o mekanlarda tefekkür etmesi, şehitler yatağı o toprakların kokusunu birlikte teneffüs etmesi şüphesiz büyük bir nimet, büyük bir tanıklıktır.
Hem de bu zamanda..
Irak'ın, Suriye'nin aynı işgal güçleri tarafından kan deryasına döndürüldüğü bu zamanda..
Eminim ki Urfa'dan Çanakkale'ye giden herkes, orada 'Suriye ve Irak' diye farklı bir şehitliğin olmadığını görmüştür.. Oradaki mezar taşlarına bakıp da Halepliye, Şamlıya, Rakkalıya, Bağdatlıya, Basralıya, Kerküklüye, Musulluya; Urfalı şehitlerle yan yana rastlamıştır.
Çanakkale'deki şehit mezarları, ortak vatanın sınırlarını da çizer. Oradaki her şehidimiz, kardeşimizdir, hemşehrimizdir ve vatandaşımızdır.
İdarecilerimizin bu bilinçle, imanla işlerini görmelerini bekleriz.
Urfa Valisi Şehit Nusret Bey gibi..
İngiliz işgal hükümetinin, İstanbul Beyazıt'ta idam ettiği, Şanlıurfa Valisi Nusret Bey..
Basiretli, ferasetli, vatansever, şerefli bir kahraman, şehid, Şanlı direnişin, kurtuluşun önderlerinden..
Ermeni isyan ve terörüne karşı Urfa'yı korumuş.
Dağıtılan Osmanlı ordusunun silah ve cephanesini işgalci düşmana değil, işgale karşı direnecek Urfalılara teslim etmiş, Urfa'daki Kuvayı Milliye'nin kuruluşuna öncülük etmiştir.
Gafletimizin sayısız nişaneleri gibi Onu da göz ardı ediyoruz. Vefa göstermiyoruz.
Uceymi Sadun Paşa gibi..
Basra'dan Urfa'ya kadar İngiliz işgaline karşı savaşmış yiğit kardeşimizin Urfa'daki unutulmuşluğu masum bir hal değildir.
Şehrin en büyük garnizonuna, defolu bir işbirlikçinin, hainin isminin verilmesi de aynı babdan..
Özellikle Suriye ve Irak cephelerinin alev alev yandığı bugünde..
Urfalı idarecilerin Şehit Nusret Bey'in misyonunu devam ettirmesi, şehrimizde sayıları milyona yakın Iraklı ve Suriyeli muhacir kardeşlerimizi, içlerindeki Uceymi Sadun Paşaları "Öncekiler" gibi kucaklamaları memlekete ve ümmete karşı büyük bir namus borcudur.
Aksi uygulamalar yalnız gaflet ve delalet değil, aynı zamanda PKK/PYD, FETÖ, DAİŞ vs. kukla ve işgalcilerin doğrudan saldırılarıyla Anadolu'yu da hedefleyen bu hayasız akının önünü açan büyük bir ihanettir.
100 yıl önce sayısız cephede düşmana göğüs geren Çanakkale'den Sarıkamış'a, Kut'tan Gazze'ye, Galiçya'dan Yemen'e, Sakarya'dan Medine'ye bütün şehitlerimize ve bugün onların izinde vatan ve İslam için can veren tüm şehitlerimize selam olsun.