Gündemde yazılacak onca konu varken, yakın tarihte iz bırakarak ahrete intikal eden, yaşamları, mücadeleleri, ödedikleri bedeller ve şahadetleriyle, ümmetin şuurlu evlatlarına rehberlik eden isimleri, sizlerle tanıştıralım istedik.

*******
Bu kısa biyografileri hazırlarken daha çok gençlerimizi düşündük. Çünkü gençlerimiz, özellikle lise çağlarından itibaren kendilerine rol-model olacak isimlere yöneliyor. Birçok aile evlatlarının bu arayışını endişe ile karşılıyor. Evlatlarının duygu dünyasındaki o şuuru 'bir aşırılık' olarak görüp bu duyguları köreltmeye çalışıyor. Bu köreltme ve bastırma gayreti de çocukların, 'bulanık isimlere ve sözde kahramanlara' itibar etmelerine sebep oluyor.

*******
İşte bu sebeplerle biz, hayatlarını kafirlerle ve onların işbirlikçileriyle mücadeleye adayan bu şahsiyetlerin yaşamlarını sizlere aktarmayı bir vecibe olarak gördük. Yeni gelen nesiller örnekler görmek isterler ve onlara ümmetin öz kahramanlarını sunmazsanız, başkaları bu boşluğu doldurur.

CEZAYİR'İN İLK DEVLET
BAŞKANI AHMET BİN BELLA
1918 yılında, Cezayir'in Fas sınırında küçük bir köy olan Maghnia'da çiftçi bir babanın 7 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Ailesi onu ilk olarak yerel bir Fransız okuluna kaydettirdi. Lise yıllarında okulunu yarım bırakarak orduya katıldı. 1944 yılında Fransız ordusundan üstün hizmet madalyası aldı.

******
2. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Fransa, savaştan galip ayrılması halinde Cezayir'e bağımsızlık vereceğini ilan etti. Savaş boyunca Cezayir'in de aralarında bulunduğu Fransız sömürgelerinden gelen askerler, Almanlara karşı savaşmışlar ve savaş sonrasında bağımsızlık isteklerini dile getirmeye başlamışlardı.

FRANSIZLARIN 'SETİF
KATLİAMI'
8 Mayıs 1945'te 2. Dünya Savaşı'nın bitişinin kutlandığı Cezayir'in Setif kentindeki zafer törenlerinde, Cezayir bayrağı taşınınca Fransız askerleri Cezayir halkını kurşun yağmuruna tuttu. Alanda bulunan 45 bin sivil, açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Cezayirli yurtseverler, 2. Dünya Savaşı'nın sonrasında Nazilerin yenilgisini, sömürgeciliğin biteceği şeklinde yorumlamışlardı. Fakat 45 bin kişinin öldürüldüğü bu katliam ile sömürgecilikten kurtulmak için Fransızlara karşı kurtuluş savaşı vermeleri gerektiğini anladılar.

BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNE KATILDI
Setif katliamından sonra Ahmet Bin Bella, kendisine teklif edilen subaylık rütbesini reddederek Cezayir'e döndü ve Fransızlara karşı mücadele etme kararı aldı. Cezayir'e dönüşünden bir süre sonra Messali Hac'ın önderliğindeki Demokratik Özgürlüklerin Zaferi Hareketine (MTLD) katıldı. MTLD hareketinin desteği ile Ahmet Bin Bella Fransız yönetimine karşı silahlı direniş başlatma amacı ile özel bir örgüt kurdu.

******
1950 yılında Bin Bella bir gurup arkadaşı ile birlikte, bağımsızlık hareketine para sağlamak amacıyla Oran şehrindeki postane binasını bastı. Bu olaydan sonra yakalanarak 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde geçirdiği 2 yılın ardından hapisten kaçarak önce Fransa'ya oradan da Mısır'a geçti. Mısır'da daha önceden kurmuş olduğu örgütü yeniden faaliyete geçirdi.

HALKA, SİLAHLI MÜCADELE ÇAĞRISI
1954 yılında toplanan Cezayir Ulusal Kurtuluş Konseyi (FLN) toplantısına katılan liderlerden biri de Ahmet Bin Bella idi. Ahmet Bin Bella'nın kurduğu örgüt, Cezayir'in bağımsızlığı için başlatılan silahlı mücadeleyi tüm ülkeye yayma kararı aldı. Özel Örgüt Cezayir'i vilayetler temelinde altı bölgeye ayırarak her bir vilayete silahlı ayaklanmayı yönetecek komutanlar atadı. 1 Kasım 1954'de yayınlanan bir bildiriyle Cezayir halkı Fransızlara karşı silahlı ayaklanmaya çağrıldı.

SUİKAST GİRİŞİMLERİNDEN KURTULDU
Ahmet Bin Bella Kahire ve Trablus'ta kendisine düzenlenen 2 suikast girişiminden kurtulmayı başardı. Ekim 1956'da Fas yolculuğu sırasında uçağı Cezayir açıklarında çevrildi ve bazı arkadaşlarıyla birlikte tutuklanarak cezaevine konuldu. 7 yıl boyunca Fransa'da cezaevinde tutuldu.

FRANSA, YENİLGİYİ
KABUL ETTİ
1962 yılına gelindiğinde 7 yılı aşan Cezayir Kurtuluş Savaşı sonunda Fransa yenilgiyi kabul ederek Cezayir'de bağımsız bir devlet kurulmasını kabul etti.

******
Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda 1 buçuk milyon Cezayirli hayatını kaybetti. Fransızlar, Cezayir'in bağımsızlığını kabul etmek zorunda kalıncaya kadar binlerce okulu, köyü yakıp yıktı. Halkın elindeki büyük ve küçük baş hayvanların tümünü telef etti. 400 bin üzüm bağını yerlerinden söktü. Yaşanan savaş sonrası Fransız askerleri tarafından talan edilen Cezayir viraneye dönüşmüştü. Her şeye rağmen zafer kazanılmış ve Cezayir'de 132 yıl süren Fransız sömürgeciliği sona ermişti.

CEZAYİR'DE KÖKLÜ
DEĞİŞİMLER
Hapisten çıkarak Cezayir'e dönen Ahmet Bin Bella, Haziran 1962 yılında kurulan sosyalist hükümetin Başbakanı seçildi. 27 Eylül 1962'de Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Ahmet Bin Bella Cezayir'in ilk Cumhurbaşkanı oldu.
******
1963 yılında yeni anayasa kabul edildi. Ahmet Bin Bella ülkeyi yeniden yapılandırmak Fransız yerleşimcilerin Cezayir'den ayrılmasını koordine etti. Ülke bütçesinin yüzde 25'ini eğitime ayırdı. Tarım reformu yaparak Fransız yerleşimcilerin elinde bulunan büyük toprakların kamulaştırıp halka dağıtılmasını sağladı.

******
Arap devletlerindeki anti-siyonist hareketleri destekleyerek Filistin'e yerleşen Yahudilerin çıkarılabilmesi için çalışmalar yürüttü. Afrika ve Asya kıtalarındaki emperyalist güçlere karşı Afrika-Asya anti-emperyalist birliği komitesi kurulması için çalışmalarda bulundu. Güney Afrika, Angola, Zimbabwe, Güney Batı Afrika ülkelerindeki anti-emperyalist mücadelelere destek verdi. Komşu ülke Fas ile yaşanan sınır antlaşmazlığını çözümledi.

DARBE SONUCU HAPSE ATILDI
Cezayir'de Ahmet Bin Bella yönetimindeki hükümete karşı muhalefet sesleri yükselmeye başladı. Temmuz 1964'de Biskra'da Albay Şabanî'nin başını çektiği bir isyan çıktı. Bin Bella bu isyanı bastırdı. Daha sonra Albay Bumedyen'in yönettiği bir hükümet darbesi ile 1965 yılında sürpriz bir şekilde görevden alındı ve yargılanmaksızın hapsedildi. 1980 yılına kadar 15 yıl boyunca cezaevinde kaldı.

İSLAMİ KİMLİĞİNİ, ZİNDANDA KAZANDI
Bumedyen tarafından yapılan darbe sonrası yargılanmaksızın cezaevine konulan Ahmet Bin Bella, kendi deyimi ile hücresini bir sınıfa çevirdi. Zindan hayatı boyunca sürekli kitap okuyan ve kendini yetiştiren Bin Bella, daha önceden ılımlı sol çizgideyken, uzun araştırmalar ve tetkikler sonunda İslami çizgiye yöneldi. Darbe ve iktidar sürecinde yaşadığı tecrübeleri, görüşlerini tekrar gözden geçirdi. Bu tecrübelerden uygun ve yerinde olanları benimseyerek kalan yanlış düşüncelerini de terk etti.

******
Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Dil öğrenmeye günde en az 2 saatini ayıran Ahmet Bin Bella Arapça, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Almanca ve İngilizce dillerini hakim bir şekilde konuşabiliyordu. Sosyalizm ve Marksizmi tam manası ile anlayarak bu düşünce akımlarını İslami dayanaklarla tenkit eden çalışmalar yaptı. Hapishanedeyken Zohra Sellami ile evlendi. Zindan hayatı sonrası Fransa ve İsviçre'de ikamet ederek siyasal mücadelesini devam ettirdi. 1990'da ülkesine döndü. 11 Nisan 2012 tarihinde Cezayir'de hayata gözlerini yumdu.