Dün emperyalizmin bayraktarlığını yapan İngilizler İslam coğrafyasını işgal planlarını Jön Türkler ve Jön Araplar üzerinden kurguladılar. Söz konusu fikri ve siyasi ajanlarını ulusalcılık ve laiklik bağlamında örgütleyip vekalet savaşlarına sürükleyerek bunu başardılar.
Bu gün de küresel emperyalizmin önderliğini yapan ABD, İslam coğrafyasını daha küçük parçalara ayırmak için Jön Kürtleri kullanmaktadır.
Dün emperyalist devletler adına siyasi ve askeri mücadele verenler kapitalizmi benimserken, bugün bu fonksiyonu icra eden PKK / PYD'nin sosyalist bir ideolojiye sahip olması bir şey değiştirmiyor. Esas ilginç olanı ise; sosyalist bir ideolojiyi benimseyen PKK / PYD'nin kapitalist ABD'nin güdümünde hareket etmesidir.
Gelinen noktada Türkiye'nin laik ulusalcı bu amentü ile tarihi bir olguya karşılık gelmeyen ulusal sınırlarını koruması zor görünmektedir. Diğer bir ifadeyle mevcut amentü Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirmiştir. Bu nedenle Batılı düşmanlarınca giydirilen bu mevcut laik kapitalist amentüden bir an önce kurtulması gerekmektedir.
Bir zamanlar kanatları altına aldığı ve koruyup kolladığı İslam coğrafyasını ve bu coğrafyada yaşayan halkları koruyup kollamaya imkan verecek olan tevhit amentüsünü yeniden yüklenmesi kaçınılmaz olmuştur.
Evet, yüzyıldır köprünün altında çok sular aktı. T.C.'nin üzerine kurulu olduğu temel düşünce ve güttüğü laik ulusalcı siyasetin ülke halklarına büyük zararları oldu. Bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan ve dönemsel olarak AB. Ve ABD tarafından palazlanan PKK'nın Kürt halkına verdiği maddi ve manevi zararı da eklediğimizde bu durma nasıl deldiğimizin izahına ulaşmış oluruz.
Ancak şu bir gerçektir ki her şeye rağmen İslam coğrafyasında yaşayan halkların büyük bir çoğunluğu hala kardeş olmaya hazır beklemektedir. Bu kardeşliği hayata geçirecek kuşatıcı siyasi bir hamleyi beklemektedir. Ancak bu fırsatın tez elden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu gün ABD'nin taşıdığı fesat kaynağı amentüsünü ve İslam coğrafyasına yönelik sürdürdüğü yıkıcı bölücü siyasetini doğrudan reddetmeksizin alınacak bir yol yoktur. Görünen o ki; İslam'ın bahşettiği siyasi vahdete güvenmek ve bir bütün olarak İslam amentüsünü yüklenmekten başka çare kalmamıştır.
İslam amentüsünü siyaseten hakim kılmadan Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla ve sair Müslüman ve Gayrimüslim halklarıyla bu coğrafyanın emperyalist güçlerden kurtulma şansı yoktur.
Bu bağlamda diyoruz ki; Türkiye'ye yeni bir amentü lazım!
Türkiye'ye İslam amentüsü lazım!
Hayırlı ramazanlar!..