'Şehir' konulu kaynak eserlere bakıldığında dikkat çeken önemli bir husus, şehirlerin tarih içinde egemenliklerine girdikleri devletlerin birer medeniyet olarak gösterilmesidir
Bir medeniyetin oluşumu göz önünde bulundurulduğunda en az bin yıllık zaman dilimine ihtiyaç hissedilse bile, medeniyet ifadesi coğrafî, dinî veya millet ismiyle anılır.
Biz kimi şehirleri konu alan kitaplara baktığımızda, o şehirde egemen olan devletler yanında beyliklerin de birer medeniyet oluşturduğu ifadesine rastlıyoruz.
Bir devletin egemenliğinde kalan şehrin o devletin şehirde iz bırakan eser bıraksın bırakmasın ' medeniyet' şeklinde kitaplarda yerini alması ve bu zincire beş-on- yirmi yıllık egemenlik süren beyliklerin dahil edilmesine itiraz edenlerin olmayışı, ya medeniyetin ne olduğunu bilmeyen kurumların olduğuna işarettir durum ya da şehirler hususunda hamasî nutukların aksi, yansıması olarak düşünülebilir.
Ki medeniyetin üç birlik kuralı olarak adlandırdığımız ' Coğrafya- Inanç- Millet' isimlendirilmesi dışında dünyada kendisini bağlı olduğu farklı medeniyet olarak tarif eden millet bulunmazken, bizde şehirleri bırakın, ilçeler dahi onbeş- yirmi medeniyet merkezi olarak kimi kaynaklarda akla ziyan biçimde tarif edilmekte ve tanıtılmaktadır.
Üniversitelerin bulunduğu her ilde- şehirde bu yanlışlığa değinen kimilerinden bir düzeltme ya da tepki beklemek, deveye hendek atlatmaktan zor davranıştır.
Seksen bir ili içine alan, yüz dünya şehrini kapsayan 'Şehir Araştırmaları Merkezi ' çalışmamızda şahid olduğumuz, tanık bulunduğumuz şehirlerle ilgili kaynak eserlerle makalelere akademisyenlerin imza atması, içine düşülen yanlışlıkların sadece şu üzerinde görünen olduğunu gösterir, bize.
Bir ilde 33 medeniyet iddiası, hem resmî kurumların ve kuruluşların yayınladıkları kitaplara girmiş olmasına neden bir itiraz olmaz?
Şehre beş yıllık egemen olan devletin ya da otuz sene sahip olan beyliğin birer medeniyet olduğu iddiasına itiraz etmeyenlerin akademik unvan taşıması durumu hangi ifadeyle izah edilebilir?
Şehrin bir arada yaşamın yerleşik hayata geçiş biçimi olan 'şehirli', o şehirde yaşayan insanın ortak kullanım alanlarına sahipliğini ifade eder.
Köyde ya da ilçede kişilerin sahip olduğu alan ya da bahçe, şehirde herkesin kullanım hakkına sahip olduğu ortak kullanım alanıdır. Bunun için insanın uymak zorunda olduğu yazılı olmayan kuralların tümünü içine alan ' Şehirli' medenî olma vasfının diğer adıdır.
Medeniyet, yüzyılları geride bırakan bilgi ve kültür birikiminin oldukça geniş coğrafyada farklı inançtan oluşan toplulukların değişik egemenliklerde bulunmasına rağmen kendisini ifade ettiği ortak isimdir.
Akdeniz Uygarlığı, onlarca devlet, beylik, site şehir devletinin ifadesidir.
Kimi yerde 'Uygarlık' biçiminde kimi yerde ' Medeniyet' şeklinde isim alan şehirli yaşam kültürü ne yazık ki günümüzde birkaç ilçenin bağlı olduğu, nüfusu yüz bini bulmamış kimi şehirlerde onlarca medeniyetin mevcudiyetini tarihî hakikatı gölgelercesine iddia sahiplerince sempozyumlarda bile dile getiriliyorsa acınacak ahvale şapka çıkarmaya benzer, akla ziyan hareketlerin devamlılığının üniversitelerde olduğunu bilmek, ruhumuzun bedendeki mevcudiyetinin remzi olan yüreği burkmaktadır, acı biçimde.
Hangi şehirde ya da ilçede bu medeniyetler geçidi söz konusudur?
Kimseleri üzmek istemeyiz, doğrusu.
Mısır'da, İran'da, Hindistan'da medeniyet ifadesi ülke adıyla anılıyorken bizde neler oluyor?
Medeniyet, 'Millet' adıyla olmazsa inanç ile ifade edilsin.
Kalkıp Akkoyunlu, Karakoyunlu, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu bir şehirde beş egemenliği 'beş medeniyet' olarak telaffuz, kabul edilemez.
Siz, inanç olarak 'İslam Medeniyeti' adı altında birer şube olarak ' İslam Türk Medeniyeti' diyebilirsiniz. Fakat bu sizi tatmin etmiyorsa
'Türk Medeniyeti' deyiniz. Sadece inanç olarak kavmiyetçiliği ber-taraf etmek için ' İslam Medeniyeti' deyin.
' İran Medeniyeti' olarak tarif etmek gerekirken, coğrafyada kurulan Pers, Sasanî, Fars Egemenliği üç ayrı medeniyet olabilir mi?
Abbasî ve Emevî Egemenliği birer medeniyet olarak dile nasıl getirilir?
Arap egemen iki iktidarın yönetimini birer medeniyet gösterme ne denlî mantıkî davranıştır?
Misalen Safevî Devleti, ne zaman farklı bir medeniyet kurmuştur?
Sanırız her devletin var olduğu süredeki egemenliği 'medeniyet' olarak kabul görülüyor...
O halde beyliklere beylik merkezi olarak gösterilmesi gereken şehirlere niçin ' Başkent' denilir?
Medeniyetin farklı bir durum olduğunu bilmeyenlere 'Şehir' ile ' Kent' arasındaki farkı anlatamayız.
Kent, günümüzde kasabadan büyük, kalabalık ilçeden şehre yakın yerleşim yerlerine verilen Farsça isimlendirmedir.
Sanırız, coğrafyamızda ve diğer devletlerin baş şehirlerine ' Başkent' dememiz de bir hatadır.
Şehir, bir devletin yönetim merkezi olmuşsa baş şehir idi. Pay-ı taht, şimdi 'Başkent' biliniyorsa ne denilmeli?
Ankara, 'Başkent' olarak dile gelirken ve resmî manada devlet yönetim merkezi olan şehir iken, İstanbul hangi konumdadır?
Ankara'nın ve İstanbul'un tarihî belli.
Osmanlı Devleti, bir çok şehri 'Başşehir' bilmiştir. Beylikte merkez Söğüt, Bursa, Edirne,...
Sonrasında İstanbul, devletin sonuna kadar baş şehir olmuştur.
Belki stratejik olarak 'Ankara', Anadolu merkezde seçilmiştir. Hatta Yunan işgalleri artınca Kayseri gündeme gelmiştir, bir ara.
Kimi ülkelere baktığımızda baş şehirler, ülkede her şehirden ulaşımın eşit uzaklıkta olduğu yerde kabul görmüştür.
Bazı ülkelerin başşehirleri, ülkenin en uzak noktasında yer alır. Bazen de bakarsınız bir başka ülkenin sınırına yakın noktada bulunur.
Medeniyet probleminden başkente ve başşehire...
Aslında bu kördüğümü çözmek lazım. Gelin görün ki elli yıllarca yapılan yanlışlıktan döndürmek çok zordur, insanı.