Yaklaşık 1 aydır ardı ardına orman yangını haberleriyle ciğerlerimiz dağlanıyor. Yangın vakalarındaki bu anormal artış sabotaj şüphelerini akıllara düşürüyor. Terör örgütlerinin bu hainliklerinin yanı sıra piknikçilerin mangal ateşi, sigara izmaritleri ve cam şişelerin de bu yangınlarda payı bulunmakta.
**
Maalesef bizler de ormana pikniğe ve geziye çıktığımızda; insanların atmış oldukları çöpleri, bu çöplerdeki plastik, cam gibi ormanı ve diğer canlı yaşamlarını tehdit eden atıkları görüyoruz. Özellikle Urfa gibi sıcak iklimlere sahip illerimizde bu atıklar kolayca tutuşabiliyor.
**
İçinde geniş bir yaban hayatı barındıran, havanın sıcak-soğuk sirkülasyonunu dengeleyen, yer altı sularının beslenmesine katkı sağlayan, erozyonu, toprak kaymasını önleyen, fırtınanın hızını kesen, endüstriyel sektöre ham madde sağlayan, oksijen üreten ve daha pek çok fayda sağlayan bu zenginliğe neden düşmanlık ediyoruz?
**
Su taşkınlarını önleyen, yoğunlaştırdığı suyla yağmur bulutlarının oluşmasına katkı sağlayan, barındırdığı endemik bitkilerle ilaç sanayini besleyen, turizme hayat veren bu can damarlarımızı neden kendi ellerimizle kesiyoruz?
**
Bir fidan bin hayat demektir. Ne sebeple olursa olsun ormanları tutuşturanlar, cinayetle yargılanmalı. Okullarda orman kültürü, piknik kültürünü yeni nesillere anlatacak dersler de okutulmalı. Nicelikli nüfus politikalarından nitelikli nüfus politikalarına geçiş yapılmalı.
**
Son söz olarak doğayı sevelim ve koruyalım. Yeşilin çoğalması için çabalayalım. Topraktan bir çöp kaldırmak bu yolda büyük bir adım olacaktır. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…