6 Şubat tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizde büyük bir yıkıma sebep olan deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışırken sel felaketi yaşadık. Yıllar içinde üstü kapatılan, çarpık yapılaşmayla darala darala kanalcıklara dönüşen dereler taştı. Yanında, çevresinde ne varsa önüne katarak eskiden sahibi olduğu yatağını buldu.

**
Şanlıurfa'da 16 vatandaşımız canından oldu. Bir kısmı Abide altgeçidindeydi. Altgeçit 2012 yılında yapıldı. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet E. Fakıbaba idi. Çıktı ve "Ben yapmadım, Karayolları yaptı" dedi. İhale, "Biz köprülü kavşak yaptık, altgeçidi önceden yapıldı" demesine rağmen şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül'e kaldı. Dezenformasyon nasıl yapılır? Bu sorunun cevabı için önemli örneklerden biri oldu. Kurumlarda kurumsal bir enformasyon akışı yoksa, dezenformasyon en önemli silah olur.

**
"O yaptı, bu yaptı" tartışmaları sürerken "Sel felaketi öncesinde alınabilecek tedbirler neler olabilirdi?" diye tartışmadık. Hemen kavgaya ve suçlamalara giriştik. Çünkü seçim geldi. Karşı tarafı yıpratabilecek her yol mubah ülkemizde.

**
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi; Vali ve Belediye Başkan Vekili Münir Karaloğlu döneminde, her mevsim geçişlerinde kapsamlı bir kanalizasyon temizliği yapıyordu. Şehrin ana arterlerinde bulunan tahliye mazgallarında yaprak ve çöp temizliği yapıyordu. DİSKİ Genel Müdürlüğü tüm bu işlemleri yaparken özel kameralı ekipmanlar da kullanıyordu. Altyapıdan çıkarılan tüm pislikler de Karaloğlu döneminde çıkarılan "Keremke" Bülteninde paylaşılıyor ve vatandaşlara altyapı sistemini temiz kullanmaları yönünde çağrılar yapılıyordu.

**
Sel felaketinin ardından Vali Karaloğlu'nun kanalizasyon temizliği noktasında aşırı hassasiyetini anımsadım. CV'sinde Rizeli olduğu yazıyordu. Rize de dereleriyle, selleriyle, toprak kaymalarıyla meşhur bir ilimiz. Belki bu hassasiyet, yaşamında afetleri tecrübe etmesinden kalana bir kazanımdır.

**
Urfa'ya yeniden dönecek olursak… AFAD selden 3 gün önce uyardı. 3 günde neler yapabilirdik? Altyapı temizliği 3 günde yapılabilecek bir işlem değil. Diyarbakır örneğinde belirttiğimiz gibi süreklilik isteyen zahmetli bir hizmet. Bu bakımdan 3 gün içinde temizlik noktasında yapılabilecek tüm gayretin gösterildiğine inanıyorum. Ancak öncesinde bu konunun yeterince ciddiye alındığından şüpheliyim.

**
Yağmurun doruk noktasına ulaştığı noktada altgeçitler, dere yataklarının bulunduğu yollar ulaşıma kapatılamaz mıydı? Bunun sorgulanması gereken bir soru olduğunu düşünüyorum. Sevgili trafik polislerimiz… Göz göre göre gelen sel karşısında araçlar bu yolları kullanmamalıydı. Sevgili Müftülüğümüz… Camilerden anons geçilerek vatandaşlar uyarılabilirdi.

**
Sevgili muhalefet… Afet bölgelerini gezerek halkı kin ve nefretle kışkırtmak yerine yanlış gördüklerinizi öncesinde dile getirseydiniz. Seçim zamanı piyasaya çıkmasaydınız. Tetikçilik, maşacılık yerine varlık sebebiniz olan muhalefeti hakkıyla yapsaydınız. Bir de "Vurun abalıya" ekibine değinmek isterim. Şimdiye kadar kamu kurumlarında memurluk yapan, dışarda esnaflık yapan, kötü işler yapan, bunu da Gazetecilik sıfatına bürünerek yapan ekipler. Belediyelerden beslenen, gemilerin su aldığını görünce başka gemilere el sallayan ekipler.

**
Bu yaşadığımız afetler inşallah vatandaşlar olarak bizlere ve kurumlar bazında yetkililerimize yeni ufuklar açar. İnşallah ders almayı öğreniriz. Selam ve dua ile kalın sağlıcakla…