Geçtiğimiz hafta İstanbul Fatih'te 4 kardeşin, ardından Antalya'da bir ailenin siyanürle yok oluşuna tanık olduk. Bu vakalar gündemde sıcaklığını korurken benzer bir haber Osmaniye'den geldi. Bir apartman dairesinde siyanürle zehirlenen baba, anne ve 7 yaşındaki çocuklarının cansız bedeni bulundu.
**
İntihar vakaları yeni değil ancak kişinin yaşamına son verirken ailesini de beraberinde götürmesi; üzerine düşülmesi gereken bir konu. Bir insan nasıl bu noktaya gelir? Bu eylemi nasıl gerçekleştirir? Böylesine tehlikeli sayılan bir maddeye nasıl böyle kolay erişir? (Bu noktada sebeplerden ziyade araçlara odaklanmanın anlamsız olduğuna katılıyorum)
**
Yanlış hatırlamıyorsam Mayıs ayında İzmir'de, bir üniversite öğrencisi de şerbete siyanür karıştırarak anne ve babasını öldürmüştü. Bu olayın akabinde MHP Genel Başkan Yardımcısı Hidayet Vahapoğlu 26 Haziran günü TBMM'ye siyanür gibi öldürücü kimyasal maddelerin satışına sıkı denetim getiren bir kanun teklifi hazırladığı ancak teklifin TBMM'de gündeme bile alınmadığını bugün öğrendim!
**
Ağbaba önergesinde; Ekonomide yaşanan durgunluğun geçim sıkıntısını tetiklediğini ve bu durumun toplumda önü alınamayan derin bir travmaya sebep olduğunu belirtmiş. İntiharların genel ekseriyetle yoksulluk, geçim sıkıntısı, işsizlik, borç ve çalışma koşullarından kaynaklandığını vurgulamış. Ama ilgilenen olmamış…
**
Daha önceki yazılarımızda da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın işlevsizliğinden çokça bahsetmiştik. Aile ve Sosyal Politika kavramları maalesef tabelada yer işgal etmekten öteye gidemiyor. Sağlam bir aile kurumunun inşa edilmesinden çok uzağız.
**
Aile kurumunun, çocukların, kadınların korunması kavramlarından çok uzağız. Bunun için gerekli yasal düzenlemelerin alınması noktasında çok hantalız. Rabbim tüm inananları muhafaza eylesin, ehil insanların elini güçlü kılsın.
Kalın sağlıcakla…