İlk etapta en güçlü olduğu dönemini yaşıyor gibi görünse de Türkiye'de laik demokratik cumhuriyet suret değiştirerek varlığını sürdürme çabası içine girdiği yadsınamaz.
Zira kurulduğunda kendini karşısında konumlandırdığı, savaştığı, kökünü kazımaya çalıştığı dünya görüşü, değer yargıları, örf, adet, gelenek ve göreneklerle ilkesel olmaktan uzak faydacı bir anlayışla yüzeysel bir şekilde barışarak varlığını sürdürme çabası içine girmiştir.
Nitekim bu yeni stratejisini sürdürecek siyasal partilere iktidar yolunu açarak sağlamış bulunmaktadır.
Diğer taraftan İslam uleması tarih boyunca özellikle kritik dönemlerde yönetime mesafeli davranmışlardır.
Hayat, siyaset ve İslam'ı bütün boyutlarıyla kavra/ya/mayan cemaat, cemiyet, vakıf, dernek ve STK'lar, Rejimin bu yeni stratejisini olumlu karşılayarak selamlamış bulunmaktadırlar. Dış dünyada meydana gelen şiddet eksenli siyasi İslami hareketlerin oluşturduğu olumsuz atmosferi de yedeğine alan bu kuruluşlar, rejimin bu yeni stratejisinde işbirliğine hazır olduğunu deklere etmekten çekinmediler. Saraya davet edilen mollalar gönül rahatlığıyla oraya koşuştular. Cumhurbaşkanı'nın davetine icabet etmeyi şeref adetiler.Yıllardır Rejimin gazabından bunalan Müslüman kitleler de önlerinde buldukları bu liderlerle rejimi sırtlayan siyasi harekete destek vermekten kendini alamadılar.
Halbuki doğal olan temel kavramlar bazında Rejimle yüzleşmeleriydi. Rejime rağmen köklü iddiaları olan siyasi bir varlık olarak rüştünü ispat etmekti. Rejimi reddederek her türlü şiddetten uzak bir şekilde İslami bir hayatı yeniden başlatacak fikri ve siyasi bir çalışmanın içine girmekti.
Nitekim Dönemin yönetimi İmam Ebu Hanife hazretlerine baş kadılık teklif ettiğinde Rejim Hilafet olduğu halde bunu kabul etmemişti. Devletin bir memuru olmaktansa dışarıda kalarak yönetimi muhasebe etmeyi tercih edecek kadar yüce bir örneklik sergilemişti.
Buna karşılık Rejim gayri İslami olmasına rağmen günümüz uleması yönetimin icra edildiği en üst makam olan Saray'a davet edildiklerinde bunu reddetmediler. Mevcut rejim çerçevesinde Ülke sorunlarına çözüm üretme faaliyetlerine katılarak büyük bir vebalin altına girdiler. Ya da en azında bu bağlamda bazı nasihat ve önerilerde bulunarak rejimin halkla kaynaşmasına katkıda bulunarak Allah'ı gücendirmekten çekinmediler.
Bu rejimle dirsek temasına girmekten kaçınan ve sırf İslami yönetim ve İslami çözümlerde ısrar eden, artı her türlü şiddetten uzak fikri ve siyasi çalışma yürüten alimlere selam olsun!