Yine her yer alabildiğine sonbahar. Sararan yaprakları alıp savuran rüzgarlarla başımız bir hoş. Soğuk inceden inceye giriyor bedenlerimize. Rüzgarlar yağmuru ihbar eder gibi, ama yok, yine yağmurlardan bir haber yok. Tenimiz, ruhumuz, toprağımız nasıl da muhtaç ama yağmurdan herhangi bir haber yok.
Yine her yer alabildiğine sonbahar. Sokaklar, kaldırımlar, ağaçlar, duvarlar nasıl da sonbaharın o ılık nefesini çekmiş içine içine. Nasıl da dövünüyor, yırtınıyor bu sesi açığa çıkarmak için. Nasıl da ifşa oluyor sokak lambalarında o güzelim yazın, baharın yorgunluğu. Rüzgarlar nasıl da yaprağın koynuna uzanmış öyle boylu boyuna. Uzaklarda nasıl da esrarlı bir havaya bürünüyor gökyüzü. Kuşlar bile nasıl göç ediyor ötelere her sabah.Güneş doğarken. Sonbaharda.
Yine her yer alabildiğine sonbahar. Yine her yer alabildiğine mahzun. Yine her yer alabildiğine suskun. Yine her yer alabildiğine durgun. Alabildiğine uzak, alabildiğine yabancı, alabildiğine ıssız ve kara. Ne yazın cıvıltısı, rengi, sesi var; ne baharın neşesi, kokusu, tadı var; ne de kışın kışı, karı, yağmuru, soğuğu var. Her yer alabildiğine gri, alabildiğine araf, alabildiğine muamma.
Yine her yer alabildiğine sonbahar. Güneş doğuyor güya, sabahlar oluyor ama karaltı çekilmiyor hala sokaklardan. Akşam birden bire çöküyor üstümüze üstümüze. Ansızın, habersizce, baskın yaparcasına. Sonbaharın rengini güne, geceye vururcasına.
Yine her yer sonbahar. Yine her yer şiir, her yer türkü, her yer hüzün. Hüzün nasıl da belirgin böyle her zerresinde sonbaharın. Sonbaharda insanların bakışlarında bile hüznün adresi nasıl bu derece açık.Kadınların gözlerinde hüzün, adamların duruşlarında, tavrında hüzün, çocukların saçlarında ifşa olan gerçek:Hüzün.
Evet, şimdi her yer sonbahar. Şimdi göğe, rüzgara, yaprağa şiir yazma vakti. Geceye, karanlığa türkü yakma vakti. İnsanın bizatihi kendi ruhunu, hayatını, hayalini sonbaharda görme vakti. Kendini sonbaharda, sonbaharı kendinde bulma vakti.
Ve Yahya Kemal seslendirir bize sonbaharı:
Fanî ömür biter, bir uzun son bahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.
Ve Attila İlhan şiiris onbahar yapar belki bize, son baharı şiir; insanı sonbahar da bulur sonra, son baharda birden kaybediverir, kim bilir…
Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar