Kültür ve medeniyetin beşiği olarak bilinen ve tarihin en eski yerleşim yeri kalıntılarının bulunduğu Şanlıurfa bir kültür, sanat ve şiir şehri olarak anılmıştır ve anılmaya da devam edecektir. Geçen hafta Öğretmenler Günü vesilesiyle Haliliye Belediyemiz bir dizi etkinlikler yapmayı planlıyordu.

Bunlardan biri Türk Sanat Müziği Konseriydi. Maalesef Türkiye'nin içinde bulunduğu acı olaylardan dolayı bu konser icra edilemedi. Bir diğeri ise yine Haliliye Belediyesi öncülüğünde 'M. Nihat Kürkçüoğlu Fırçasından Şanlıurfa' Resim Sergisiydi.

Değerli büyüğümüz Ressam M. Nihat Kürkçüoğlu'nun 50 yıllık tecrübesinin tuvallere dönüştüğü resim sergisinin kitabını kıymetli dostum Mehmet Akif Kürkçüoğlu bana hediye ettiğinde her sayfayı ilgiyle ve sonraki sayfayı merak ederek elimden saatlerce düşüremedim. Bir günde incelenebilecek bir albüm değil tabi ki. Harika bir baskı, itinayla inci tanesi gibi dizilmiş ve işlenmiş sayfalar adeta her çevirişinizde sizi Urfa'nın tarihi sayfalarında dolaştırıyor.

Nihat Ağabeyin resimlerinden oluşmuş albümün sayfaları bizi doğduğumuz şehrin havasını, güneşini, rengini, saat saat, dakika dakika, mevsim mevsim izleyen bir Urfa sevdalısının yüreğinin büyüklüğüne ve Urfa'ya olan aşkına götürüyor. Her resim Cihat ağabeyin deyimiyle bir bakarsınız bulutlu, fırtınalı bir havadır, bir bakarsınız Urfa'ya yağan bir kardır tablolarda.

Her biri şaheser niteliğindeki bu tablolar bir bakarsınız ki sizi Balıklıgöl'ün yüzyıl önceki doğal güzelliğine götürmüş ve kaleden seyre daldırmış eski Urfa'ya ve yüreğinden geçen şu mısrayı 'Yer bal renk, Gök şal renk, Ve Urfa'm rengarenk' diyerekte eserlerine ince ince tuvale işlemiştir. Yine Cihat Kürkçüoğlu'nun çok isabetli tespitleriyle Nihat ağabey resimlerinde sizleri Urfa evinde biber ayıklayan kadınlar tablosunu seyre daldığınızda lezzetinde sınır olmayan çiğköfteyi içinize çeker 'ah bir sıkımcık olsa…'diye arzu duyarsınız. Kuyudan su çeken kadın tablosunda, buzdolabının olmadığı yıllara döner, buz gibi kuyu suyunun özlemini duyarsınız. Saray güzelliğindeki Urfa evlerinin şairin 'İnsan yaşadığı yere benzer' dizesini kanıtlarcasına nice şairleri, müzisyenlere ilham olduğunu düşünürsünüz.

Aslında her resim sizi alıp başka zamanlara Urfa'nın kendi elimizle katlettiğimiz tarihi mekanlarına götürür ve ben buradayım diye ölümsüzleştiğini bizlere haykırır birazcıkta.

Her resim tarihi bir ruhu günümüze taşır. Gözlerimiz renklerin canlılığıyla büyülenmiş bir ceylanın gözleri gibi asılı durur zamanın karşısında…!!!

Yağlıboyayı bir renk cambazı gibi kullandığını, fırçanın ucuyla paletinden topladığı renkleri karıştırdığında ortaya çıkacak rengi önceden bir sihirbaz gibi bildiğini, renklerin ruhunu okuduğunu, hiçbir zaman gri tuzağına düşmeden net ve temiz olarak tablolarda ışıl ışıl bir renk cümbüşünü seyre dalar gidersiniz aynı zamanda. Çünkü M. Nihat Kürkçüoğlu'nun her resmi 50 yıllık bir birikimin sabırla ve tutkuyla canlandığı, renk renk, ışık ışık, buram buram urfa'dır ve Urfalının yaşamıdır, kültürüdür aslında. Urfa kültür tarihinin boya ve fırça ile tuvaller üzerine yazılışıdır, belgelenişidir.

Evet Nihat ağabey bu kısacık ömürde, hayatını Urfa'ya adayan mümtaz şahsiyetlerden nazik bir Urfa beyefendisidir. Aynı zamanda bu dar-ı dünyada her biri birbirinden kıymetli 500'den fazla Urfa tablosu yaparak Urfa'yı gelecek nesillere taşıyan büyük bir sevdanın aydın yüzüdür. Kendisine hayırlı ömürler dileyerek tekrar tekrar tebrik ediyorum ve ellerinden öpüyorum.

Ve bu albümün hazırlanmasında başta Haliliye Belediye Başkanımız Fevzi Demirkol'a, Yrd. Doç. Dr. A. Cihat Kürkçüoğlu'na, Haliliye Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü A. Kadir Kırıcı'ya, kitabın hazırlanması ve redaksiyonuna katkısı olan S. Sabri Kürkçüoğlu'na teşekkürlerimizi bir borç biliyorum. Ve bu tür kültürel, sanatsal faaliyetlerin başta Büyükşehir Belediyemiz, Eyyubiye ve Karaköprü Belediyelerimizde de görmek istediğimizi arzuluyoruz ve umuyoruz.
Kalın sağlıcakla…!!!