Merhabalar…
31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan yerel seçimlere az bir süre kala hem sandığa gidecek olan vatandaşta heyecan artıyor, hem de adaylığı ilan edilen Adaylarda.
Halen ağırdan alan ve “Kız Evi Naz Evi”dir diye davranan ana muhalefet, baba muhalefet, gelecekte bir gün gelecek, biz size deva olacağız diyen, yeniden, yeni bir dünya diyerek, iyi saatlerde olasın diyerek demlenen, büyük birliktelikten dem vurarak ÇATI’ya çıkacaklarını ima eden fırıldakların pardon(!)fırkaların aday adaylarında ise heyecan dorukta: Bu da Ankara borsalarının yükselmesi, çiftçilerin, fakir fukaranın, garip gurabanın, şığların, müritlerin de hesaplarını alt üst ediyor. En dik duruşu da diklenmeden Mehmet Akif ERSOY’un “Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol, Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar bir yol.” diyen, HUDA’ya dayanan, hikmete ram olan kendinden de davadaşlarından emin olan EMİN’ler yapıyor. Karaköprü’de ta 2009’da yani 15 yıl önce yaşananlar neyse, şu anda da aynı şeyler yaşanıyor. Hani bir ata sözümüz vardı; “Tarih tekerrürden ibarettir.” diye, aynı durum şu anda tekrarlanıyor. Bakınız 2009 yerel seçimlerinden üç dört ay önce, düşüncelerine ve fikirlerine çok değer verdiğim, kendisine hem saygı duyduğum hem de sevdiğim güzel adam, aslında “Adam Gibi Adam” diye yazsam yeridir, Kıymetli Ağabeyim A.Rezzak ELÇİ’nin bir köşe yazını sizinle paylaşacağım. Bakınız değişen hiçbir şey yok vakit geçmiş gitmiş, fiğüranlar değişmiş, isimler ve resimler değişmiş; ama olaylara ve durumlara verilen tepkiler aynen o zaman olduğu gibi… Yani çok güzel hareketler bunlar, hatta en güzel hareketler bunlar, bayağı güzel… Siz anlamışsınızdır. Arife tarif gerekmez.
Eğer Urfa’da, eski adıyla Ruha’da daha eski adıyla Edessa’da şu an guftugu ediliyorsa dörtyüz milyon, Karaköprü’de yüzmilyonlar nedirki yav modunda dedikodular dönüyorsa kulaklarda, yalan peynir ekmek yenir gibi söyleniyorsa; kimin ekmeğini yiyorsanız onun kılıcını kınından sonuna kadar çekip; ALLAH ALLAH ediyorsa bazı MÜCAHİT gazetecilerimiz yeni adıyla TROL’lerimiz-ağabeyimiz bunlara TIRRO-diyor bu arada, onun için bu memleket daha çok pandemiler, büyük depremler ve Rabbim beterinden korusun bidaha yaşatmasın inşallah seller sular görür. İnanın bu yalan dolan rüzgarı ve bazı insanların makam-mevki hırsları gözlerine kan büründürdüğünden dolayı; GAYRETULLAHA dokunuyor. Bakın şehirden iyi insanlar hicret ediyor, bir çoğu kendi kabuğuna çekilip uzaktan seyrediyor hiçbir yorum yapmadan… Bunlar olmamalı mı; tabii olacak ama bu kadar değil şu an eğer GAZZE’de olan zülüm canımızı yakıyorsa, Türkiye gündeminde olan bazı söylentilerde, bu kadar olmamalı diyerekten insanı politikadan soyutlamasına sebep oluyor. Şu an da olanlar az değilmiş; çünkü A.Rezzak ELÇİ Ağabeyimiz 15 yıl önce ne yazmış ise aynı durum devamken: İşte buyurun beraber okuyalım, bir geçmişe gidelim YENİDEN…
“Çok Güzel Hareketler Bunlar”
“Sanırım yukarıdaki başlık size yabancı gelmemiştir.
Her hafta ulusal kanalın birinde kalabalık bir kadroyla Tiyatrocu Yılmaz Erdoğan’ın yönetiminde sahne alan grubun oynadığı oyunun veya programın adı…
Grup, her hafta güncel skeçler yazıyor sonra da bunları sahneye koyuyor.
Grubun tamamı da gençlerden oluşuyor.
Yılmaz Erdoğan’ın şakirtleri-şeğırtleri olan bu gençler, bazen seyirciyi gülmekten kırıp geçiriyor, popülariteleri de, eğer yanılmıyorsam günden güne artıyor.
Mesela geçenlerde Başkent Ankara’da bir oyun sergilemeye giden ekip, seyirci izdihamına neden olmuş ben de fırsat buldukça severek ve beğenerek bu grubu izlemeye çalışıyorum.
Yalnız garibime giden bir durum var onu burada açıklamak istiyorum:
Skeçlerin bitim aralarında sevgili Yılmaz Erdoğan’ın, bir Balet edasıyla değil de bir balerin edasıyla sahneye çıkması, skeci seyirciye çepikletmesi sinirimi bozuyor!
“Bunlar çok güzel hareketlerdir” diyenler?
Demeyenler?
Yani bir yerde, seyirci ile oyuncu arasına maydanoz olma hadisesi!
Tabi bu bana göre, sizi bilmem!
İşte bu skeçlerden birini izlerken, her nedense aklıma, Ak partinin yerel seçimlerde Urfa’dan aday göstereceği bazı isimler geldi birden.
Hani AK parti, Urfa Belediye Başkan adayını, Başbakanın nezdinde günlerce bir sır gibi saklarken, vatandaşın günlerce elektrik alması, açıklamadan sonra aniden elektrik boşalması vardı ya…
Hani akabinde saflar çarçabuk belirlenip, sağa sola pankartlar asan esnafın:
“Kediler buraya girer ama yediler giremez!” trajedisinin komedyaya dönüşmesi hadisesi lo…
…………………………
Evet.
Aynen öyle…
*************
Kısacası AKP, il ve ilçe Başkan adaylarını açıklandıktan sonra, sıra Belde Belediye Başkanlarına gelmişti nihayet onu da bir kaç gün önce açıkladılar.
Tabi en çok merak edilen, Urfa’nın en büyük beldesi olan KARAKÖPRÜ Beldesinin adayının kim olacağı idi.
Ankara’da bir no’lu Ahmet’in üzerini keçeli kalemle çizenler;
Ne yazık ki Karaköprü’de iki no’lu Ahmet’in’ üzerini kurşunkalemle dahi çizmeye cesaret edememişlerdi; çünkü halk arasında şöyle bir dedikodu dolaşıyordu:
Ahmet’in birkaç trilyon bağışla işi bitirdiğini, tekrardan adaylığını bu şekilde kesinleştirdiğini söylüyordu, çarşıdaki, pazardaki, sokaktaki vatandaş!
Yine bir arkadaşımın KARAKÖPRÜ ile ilgili bana aktardığı bir anekdot, hakikaten çok önemli idi ve bir o kadar da kayda değerdi!
Arkadaş diyor ki; Ak partiden aday adayı olan bir ağabeyimizle temaslarda ve ziyaretlerde bulunmak için, kulis yapmak için Ankara’ya gitmiştim, o arada retçi yedi milletvekilimizden birini ziyaretine gitmiştik, tanışma faslından, kısa sohbetten sonra laf dolanıp dolaşıp en büyük beldemize gelince bize açık yüreklilikle şunları söyledi:
Size bir şey söyleyeyim mi arkadaşlar:
“Ahmet hem yemesini biliyor hem de yedirmesini! Biz Adıyaman da olsak, Diyarbakır da da olsak gelip bizi karşılayıp, Urfa’ya kadar bize eşlik ediyor!””
Evet, belki de her şey “bu yemesini ve yedirmesini bilmesinin” içersine gizlenmiş!
Yani sayın vekilimiz; “boşuna buralara kadar kalkıp gelmiş masraf etmişsiniz, gidip işinize karınıza bakın” demeye getirmişti aday adayı olan arkadaşımıza…
Sonra devam ediyor:
“Adam hizmette kusur etmiyor, ama öteki Ahmet öyle mi?
Demeye getiriyor sayın vekilimiz besbelli!
************
Evet.
Dik duran yemeyen yedirmeyen!
Adam gibi adam olan Sevgili Ahmet!
Sen sen ol, tez zamanda bu sloganını değiştir!
Biraz yemesini de bil, yedirmesini de bil!
Sayın vekillerimiz Antartika’dan Urfa’ya geleceklerse, gidip oralardan al getir!
Sevgiyle saygıyla karşıla onları!
Uzun konvoylarla eşlik et onlara
Paralı zılgıtçılar tut onlara!
Hakka değil, halka değil, onlara hizmet etmede sınır tanıma!
Sana mı düşmüş sabahın saat 4-5 inde Urfa sokaklarına düşüp temizlik şirketinin adamlarını kontrol etmek!
Çalışmak, çabalamak sana mı düşmüş!
İl bazında Ahmet olacağına;
İlçe bazında, Belde bazında Ahmet ol!
Buralarda “Ahmet” olursan, üzerini kolay kolay çizende olmaz!
Bak Akçakale de ki Ahmetlere…
Bak Karaköprü de ki Ahmetlere nasılda yeniden aday oldular!
Demek ki siyaseti daha tam kavrayamamışsın!
Git biraz onlardan siyaset dersi al!
Öyle gidip siyaset akademisinde memleket için gözyaşı döküp ders vermek kolay!
Öyle ISO, fasa fiso ödülleri almak kolay!
Teoriği bırak, Pratiğe gel pratiğe sevgili Ahmet!
Demek ki onlar kadar bu şehre bir katkıda bulunmamışsın Ak partinin nezdinde…
Bu işe layık olmamışsın!
Eşini meclise vekil olarak gönder, bak sana en ufak bir engel çıkıyor mu/ çıkarılıyor mu?
Senin aday olduğun yerde, karşına “aday adayı” dahi çıkıyor mu?
Ey ahali!
İlçelerde beldelerde o kadar çekişme yaşanırken, siz hiç Harran’da, falan falanlar Ak parti aday adayıdır lafını duydunuz mu adaylık sürecinde?
Ak partiden Harran adayları arasında çekişme devam ediyor lafını duydunuz mu?
Duyamazsınız!
Duymanız için önce feodali,
Sonra bölgeyi,
Sonra adayı
Daha sonra da AK partiyi çözmeniz lazım!
Sevgili Ahmet!
Şayet sen de adaylığını çok önceden kesinleştirenlerden olsaydın, daha Perşembeden “Cuma”nın yanında olur, “Cuma”nın yanında dururdun!
Yoksa üzerini çizmekle kalmazlar, siyasi hayatını bile sona erdirirler!
Benden söylemesi!
Evet, sevgili hemşerilerim!
Şimdi iktidar partisi, yaptıklarına bakıp bize:
“Çok Güzel hareketler bunlar” dememizi bekliyor!
Size soruyorum;
İktidar partisinin Urfa’ya yaptığı bu harekete:
“Çok güzel hareketler bunlar” Diyor musunuz, demiyor musunuz? Ocak 2009 A.Rezzak ELÇİ.
İşte böyle, bakınız değişen hiçbir şey yok, guftugu, dedikodu, lafla peynir gemisi yürütmeye çalışan bir NEMRUDİ zihniyet ve karşısında bir avuç HALİLİ zihniyet karınca misali ateşe su taşır TARAFI’nı belli etmek için; onun için, ALLAH biraz vicdan, biraz ahlak, biraz da insanlık…
“Hakk şerleri hayreyler, zannetmeki gayreyler, arif anı seyreyler, görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.” Ne güzel söylemiş Erzurumlu İbrahim HAKKI Hazretleri…
Selam ve dua ile…
Vesselam.