Geçtiğimiz hafta Cuma günü İzmir 6,6 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Hiç istemediğimiz halde tekrar aynı acıları yaşadık. Depremde 114 vatandaş hayatını kaybetti, 1035 kişi yaralandı. Çocuklar anne ve babasız kaldı, aileler evlatlarını yitirdi. Doğal afetler biz umursamasak ta, İnsanlığa dersler vermeyi sürdürüyor.
**
İnsan hayatının ucuzluğunu, inşaat malzemelerini çalanlardan öğrendik. Keyifleri için, 3-5 metrekare alan kazanabilmek için binaları ayakta tutan kolonları kesenleri gördük. Dere yataklarına, tarım arazilerine yapılan evlere ve bu evlere yüksek katlı imarlar veren yetkililere hayret edemedik. 'Yine mi' dedik hayret yerine, 'Yine mi?'
**
İnsanlar can derdindeyken klavye kahramanlarından vicdansızlığı gördük. İhtiyaç sahipleri için getirilen malzemeleri alıp satanlardan hırsızlığı gördük. Bu acılarla memleketin içi yanarken, Cadılar Bayramı kutlayıp sosyal medyada paylaşanlardan vurdumduymazlığı, yabancılaşmayı gördük.
**
91 saat sonra enkazdan sağlam bir şekilde çıkarılan Ayda bebeğin kurtarılması sırasında Tekbir getirilmesine kin kusanlardan, İslam'a karşı duydukları nefreti gördük. Evsiz kalmış binlerce insanın ortada kaldığı bir anda, ev kiralarını 2 katına çıkaranlardan duygusuzluğu ve vicdansızlığı gördük.
**
Bu kadar olumsuzluğun yanında toplumun genelinde insanlığı gördük. Birlik ve beraberliği gördük. Yardımlaşma ve dayanışmayı gördük. Birkaç münferit hadisenin ve üç beş densizin kelamının, toplumca reddedildiğine şahit olduk.
**
Artık insanların yaşamıyla oynanmasın. Tarım arazileri imara açılmasın. Normalde 3 kat kaldırabilecek bir zemine 13 kat imar verilmesin. Yeni gecekondular yapılmasın. Yapılan tüm inşaatlarda artık zaruri olan yapı denetim ruhsatları kağıt üzerinde kalmasın. Yaptıkları çürük işlerle insanların ölümüne sebep olanlar, en ağır şekilde cezalandırılsın.
**
Selam ve dua ile… Kalın sağlıcakla…