İslam Allah (c.c.) tarafından indirilen dinin ta kendisidir. İslam kuşatıcı bir dünya görüşü, bir bakış açısıdır. İslam; ırk ve coğrafi bölge ayırmadan insanlığın hayatla ilişkili bil umum sorunlarını yaratılışına uygun bir şekilde çözüme ulaştıran dört başı mamur bir temel fikridir.
Daha doğru, daha güçlü, daha kuşatıcı, zaman üstü ve evrensel bir fikir yoktur ki; İslam onun güdümüne girsin. Ancak her çağda, Kuran'ın kavramsallaştırdığı; tahakküm gücü olarak Firavun, sermaye olarak Karun ve sahte din alimi olarak Belam üçlüsü, Allah tarafından indirilmiş dini, ortaklaşa kurup paylaştıkları üçlü iktidarlarının payandası konumuna indirgemek çabasına girmişlerdir. Bu amaçla çoğu kez bunu temel metinleri ve kavramları tahrif ederek gerçekleştirmişlerdir.
Ancak Allah (c.c.) İslam'ı bu tehlikeden korumayı üzerine alması, bu üçlü mekanizmanın yönünü başka mecralara çevirmeye sevk etmiştir. İslam'ın temel metin ve kavramları tahrif edemeyen söz konusu üçlü şeytani güç, algı operasyonlarıyla Müslüman halkların zihin dünyasına hükmetme yoluna girdi. Müslümanların düşünce parametrelerini, zihin formatını bozarak, korunmuş metinleri doğru okuyup yanlış anlarını sağlamak için seferber oldu. Ellerindeki tahakküm, sermaye ve sahte dini kullanarak İslam'ı araçsallaştırmak için harekete geçti. Amelde makbul olan ihtilaf olgusunun akideye sıçraması için her yola baş vurdu.
İşte bu dün işbirlikçilerin eliyle Hilafeti ilga eden Batı, bugün aynı işbirlikçilerini İslam'ın araçsallaştırmak için kullanmaktadır. Daha dün İslam'ın yönetim nizamı olan Hilafet'in hüküm sürdüğü coğrafyada bugün laiklik temelinde onlarca ulus devlet kurulmuştur. Yönetime getirilen işbirlikçiler, sermaye ve sahte din alimlerinin gücünü ellerindeki yönetim erkiyle birleştirerek mevcut yönetimin ayakta kalmasını sağlamaktadırlar. Müslümanların kendilerine hükmeden laik demokratik ulusalcı yönetimi İslam dışı olduğunu fark etmemeleri için her türlü fikri, siyasi, kültürel faaliyetler sergilenmektedirler. Mevcut rejimin daha iyi işlemesi adına İslam'ın temel kavramlarını kullanmakta bir beis görülmemektedir. Meydanlarda Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i Şerifler okunarak halkın rejimi doğru algılamasına engel olmaktadırlar.
Ancak Allah (c.c.)'nın çizdiği hakikatın rotasını değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. İslam'ın bizatihi hüküm sürmediği ve araçsallaştırıldığı bir siyasi yönetimde işlerin yolunda gitmesine imkan ve ihtimal yoktur. Bu yüzden bu ülkede ne terör biter ve nede sefalet! Ne yozlaşma biter ve ne de ahlaksızlık! Ne ekonomi düzelir ve ne de eğitim ve öğretim işleri yoluna girer! Ne dış politikada başarı sağlanır ve ne de dış güçlerin tasallutundan kurtulabilir! Zira egemen olan laik ulusalcı amentü buna elverişli değildir. Yöneticilerin İslam'ı araçsallaştırarak her şeyi yolundaymış gibi göstermeleri gerçeği değiştirmiyor. Rejiminizin halka huzur getirmeye elverişli olmadığı gerçeği değişmiyor.
Selam ve dua ile…