Murat Padak Hocanın aşağıdaki yazısı, şu sıralar imkanı olanların yapması gereken mali ibadetleri için rehberlik ediyor.

Fakat o kadar değil. Aynı zamanda ibretlik. Toplumun yapısına, Müslüman halkımızın tirajı komik hallerine dair çok önemli ipuçları veriyor.

Bu haliyle sadece ilahiyatçılar için değil sosyologlar ve psikologlar için de üzerinde çalışılması gereken alanlar oluşturuyor.

İnsanla, toplumla ilgilenen herkes için...

'FİTRE, FİDYE VE ZEKÂT VERİLİRKEN ŞUNLARA DİKKAT ETMEK GEREKİR

1. Çok özel ve zaruri durumlar hariç memurlara zekat, fitre ve fidye verilmemelidir. Zira bu durumda olanlar borçlarını er geç ödeme imkanına sahiptir. Maalesef memurlardan zekat alan çok kişi var. Onlara zekat veren de çok kişi var.

2. Çocukları tarafından bakılan yaşlı kimselere de vermemek gerekir. Zira fakir olsalar da bakımlarını yapacak kimseleri var.

3. Bazı fakir ailelerde ise erkeklere vermemeye dikkat etmek gerekir. Zira bazı erkekler başkasının ibadeti olan zekat, fitre ve fidye parasını 30 liralık sigara paketine çok rahat bir şekilde harcayabiliyor. Böyle durumlarda gıda kolisi vermek daha makul bir çözümdür. Ya da evin hanımına teslim etmek gerekir. İnşallah o da makyaj malzemesine harcamaz.

4. Düşünsenize kendisine zekat verdiğiniz adam üç gün sonra İphone alıyor. Velev ki, ikinci el olsun. Böylesi fuzuli ve gösterişli harcaması olan birine nakit para yerine, gıda kolisi ya da market fişi verilebilir.

5. 80.000 lirası olan kişi, zekatını vereceği zaman onu kırk parçaya bölmesin. Bir ya da iki parça halinde kirasını ödeyemeyen birinin kirasını versin. Elektrik, su, doğalgaz gibi faturasını ödemesi için topluca versin. Tabi, onun borcunu ödemeyip televizyon almaya niyeti varsa, bu durumda ev sahibini bulup kirasını ödesin...

6. Öncelikle namazını kılan, örtüsünü giyinen, ahlakı düzgün, temiz, doğru sözlü ve sigara içmeyen birisini tercih etmek gerekir. Yoksa senin ibadet paranı alıp şaraba vermesi, sigaraya vermesi, at yarışına harcaması, makyaja harcaması hoş bir şey değil. Sonuçta bu para sıradan bir yardım değil, bir ibadetin gereğidir.

7. Borcundan dolayı iş yapamayan esnafa zekat verilebilir. Borcundan dolayı hapse düşen kişinin borcu kapatılabilir. Bakkala, fırına, manava borcu olan birinin (fakir ise) borcu kapatılabilir. Haber vermek gerekmez. Temlik yerini bulur.

8. Zekatınızı, fidye ve fitrenizi tanımadığınız bir kuruma vermeyin. Aksi halde zekat paranız gider ama sorumluluk sizden düşmez. Sorumluluk düşmesi için yardım yapacağınız kuruma güven duymanız gerekir.

9. İnanın çok mağdur aileler var. Bunları ya bizzat kendiniz bulun ya güvendiğiniz birinden isim, adres alın ya da güvendiğiniz birine teslim edin. Bazıları kendisine emanet verilen zekat, fitre ve fidye paralarını eş, dost, akrabaya veriyor. Gerçek fakirler değil de kendince fakir gördüklerine veriyor.

10. Kendi ibadetinizi mümkün mertebe kendiniz yapın. Yazık değil mi size? Zekatınızı veriyorsunuz. Ama vekil ettiğiniz kişi buna dikkat etmeden zengin fakir, memur, işçi ayırmadan vermiş... Olan sizin ibadete olur. Bu anlamda dikkat etmeniz gerekiyor.

11. Kendi köyünüzün zekatını köyde fakir varken başka yere göndermeyin. İslam'da esas olan, zekatın bulunduğu yerin dışına çıkmamasıdır. Ama nedense uzaktaki fakir, yakındaki fakirden daha şirin gözüküyor. Herkes kendi şehrinin fakirine yardım ederse karışıklık ve kargaşa da sona erer.

12. Zekat ve fitre verirken cümle alem de duysun diye fotoğraf çekmek kadar iğrenç bir şey yoktur. Zekatı açıktan vermek demek, fotoğraf çekip paylaşmak değildir. Zekatı gizli vermek şudur: Gidersin; fakirin kapısının altından para dolu zarfı bırakırsın. Açıktan vermek ise şudur: Gidersin kapısını çalarsın, eline parayı verirsin. Bir fakirin evine on tane adamın, madamın reklam amaçlı gitmesi ise bu amelin sevabını alır götürür.

13. Gelinime zekat düşer mi? Damada zekat verilir mi? Evet, verilir. Ama ayıp değil mi? Sen zekat verecek durumdasın ama damadını zekata muhtaç halde bırakmışsın? Bu ayıpla birlikte gelinine de damadına da kardeşine de ver. Hatta istersen hanımına ver. Yeter ki sizin aileden başka kimse yemesin! Sen iste torunun, nenen için de fetva veririz. Yeter ki sizin ailenin dışına çıkmasın!