İmanıyla, inancıyla, yaşamıyla, sözleri ve davranışıyla biz hanımlar için birer rehber olan hanım sahabelerimizin hayatları, annelerimiz ve kızlarımız için muhakkak bilinmesi gereken yaşamlardır. Yaşadıkları sıkıntılı dönemlerde onca zulme katlanarak İslam'ı müdafaa eden hanım sahabeler, ömürlerini mücadeleye adayarak kendilerinden sonra gelecek nesillere üstün bir şahsiyet miras bırakmıştır.
******
Hayatlarını okuduğumuz bu şahsiyetleri, değerli hanım okurlarımıza sunmak da bir vecibedir. Çünkü yeni gelen nesiller örnekler görmek isterler ve onlara kendi İman sahibi şahsiyetleri işaret etmezseniz, başkaları bu boşluğu kendi örnekleri ile doldurur.
Ümmü Rûman
Ümmü Rûman daha önce dul iken, Hz. Ebû Bekir'le evlenmişti. Hz. Âişe validemiz ile Hz. Abdurahman bu evlilikten dünyaya geldi. İslamiyet'in ilk yıllarında Müslüman oldu. Sıkıntılı ve işkenceli günlerde Hz. Ebû Bekir'e destek oldu. Allah yolunda karşılaştığı bütün sıkıntılara sabretti.
******
Peygamberimiz, Hz. Ebû Bekir'le çok sık görüşürdü. İslamiyet'in yayılması hususunda onunla istişare ederdi. Bu vesileyle sık sık evine giderdi. Evinde, İslamiyet'in yayılması hususunda sohbet edilmesi, Ümmü Rûman'ı (r.a.) çok sevindirirdi. Peygamberimize hürmet gösterir, evlerini şereflendirmesinden dolayı memnuniyetini ifade ederdi.
******
Hz. Hatice validemizin vefatının ardından sahabeler Peygamberimizi Hz. Âişe ile evlendirmek istedi. Peygamberimiz bu teklifi kabul ederek Osman bin Maz'un'un (r.a.) hanımı Hz. Havle'yi dünür olarak gönderdi.
******
Hz. Havle'ye kapıyı Ümmü Rûman açtı. Havle'nin (r.anha) sevinç içerisinde olduğunu görünce, bunun sebebini sordu. Hz. Havle, 'Ey Ümmü Rûman, Resûlullah, Âişe'yi istemek için beni size gönderdi!' diye müjdeyi verdi. Ümmü Rûman bu habere çok sevinmekle beraber bir cevap veremedi. Havle'ye, Hz. Ebû Bekir'i beklemesi ricasında bulundu. Biraz sonra Hz. Ebû Bekir geldi. Hz. Havle ona da müjdeyi verdi. Hz. Ebû Bekir teklifi kabul etti. Böylece Peygamberimizle Hz. Âişe validemiz nişanlandılar.
******
Gerek Hz. Ebû Bekir gerekse Ümmü Rûman bundan böyle Hz. Âişe'ye daha bir dikkat gösterdiler. Onu Resûlullah'a eş olabilecek şekilde yetiştirmek için gayret sarf ettiler. Bir müddet sonra Peygamberimiz (a.s.m.), Hz. Ebû Bekir'le birlikte hicret etti. Her ikisi de ev halkını Mekke'de bırakmışlardı. Çünkü beraber getirmeleri tehlikeliydi. Hicret'ten birkaç gün sonra, onları getirmenin yollarını araştırdılar.
******
Peygamberimiz evlatlığı Zeyd bin Harise'yi (r.a.), Hz. Ebû Bekir de oğlu Abdullah'ı bu iş için vazifelendirdi. Onlar Mekke'ye gittiler. Müminlerin annesi Sevde bint-i Zem'a'yı, Hz. Fatıma'yı, Ümmü Rûman'ı (r.anha) ve Hz. Âişe'yi alarak Medine'ye doğru yola koyuldular.
******
Bir ara Hz. Âişe'nin devesi kaçtı. Ümmü Rûman (r.anha) çok üzüldü. Başına bir felaket gelirse Resûlullah'a ne cevap verecekti? 'Eyvah kızcağızım!' diye çırpınmaya başladı. Biraz sonra deve sakinleştirildi. Bu küçük kafile yorucu bir yolculuktan sonra Medine'ye ulaştı.
******
Ümmü Rûman (r.anha), Mekke'de olduğu gibi Medine'de de Hz. Ebû Bekir'in en yakın desteği oldu. Bir yandan da Hz. Âişe'ye, kuracağı yuvanın mükellefiyetlerini, Resûlullah'a karşı nasıl davranması gerektiğini öğretiyordu.
******
Hz. Ümmü Rûman, ibadete düşkünlüğüyle tanınıyordu. Çok namaz kılardı. Bir gün yine namaz kılıyordu. Fakat biraz sallanıyordu. Tam o sırada Hz. Ebû Bekir geldi. Onun namaz kılarken sallanmasını uygun bulmadı. Namazı tamamlamasını bekledi. Sonra da namazda sallanmamasını istedi ve bu hususta Peygamberimizden şu hadisi nakletti:
******
'Sizden biriniz namaza durduğu zaman herhangi bir yerini kıpırdatmasın. Yahudiler gibi de sallanıp durmasın. Çünkü dimdik durup sağa sola kıpırdamamak, namazı tamamlayan şeylerdendir.'
******
Peygamberimiz (a.s.m.), kayınvalidesine karşı çok saygı gösterir, bir evladın annesine nasıl davranması gerekiyorsa öyle davranırdı. Bu büyük İslam kadını Hicret'in 6. yılında Medine'de vefat etti. Defin işiyle bizzat Peygamberimiz ilgilendi, kabrine o indirdi. Sonra da şöyle buyurdu: 'Kim cennet hurilerinden birine bakmaktan hoşlanırsa Ümmü Rûman'a baksın. İlahî, Ümmü Rûman'ın Senin yolunda ve Resûlünün uğrunda neler çektiği Sana gizli değildir.'
Kaynak: Sahabeler Ansiklopedisi