Su hayattır. Öteden beri hep suyun özlemini yıllarca çekmişiz. Ağaç susuz yetişmediği gibi insanlar da susuz olmaz. İnsanlar nice kıtlık kıranlar geçirmiş, nice felaketlere maruz kalmışlar, su olmayan yerden göç edip geçmişler. Yaşam dere boylarında, nehir kenarlarında kurula gelmiş. Suyu hep Allah'ın bir rahmeti olarak kabul etmişiz. Hep göğün gürlemesini, bulutların kararıp yağmur olmasını beklemişler. Zamanı gelip yağmayınca, yağmur dualarına çıkıp avuç açmışlar, yakarmışlar hep suyu aramışlar yaşamlarını sürdürebilmek adına.

Hikayeler anlatılır, türküler, ağıtlar söylenir su üstüne, susuzluk üstüne... Gün geçmiyor ki insanlar su derdini konuşmasınlar, susuzluğun verdiği sıkıntıları anlatmasınlar. Su insanların yaşamı için hayat kaynağı olduğu bilincinde olmuşlar hep. Topuğunu yere vurup 'zem zem' diyenin suya hasreti… Yine yara bere içinde kalan Allah'ın sevgili kullarının derdine derman, yaralarına şifa olan kayadan fışkıran yine su değil midir?

Efsaneleri insan yaratır, ancak yaşanmışlıklar yaşamı renklendirmek, güzellik katmak ibretlik olaylardan ders almaktır. Biri anlatıyordu; su olmuş adalet olmamış, hak hukuk bilmeyenlerle etrafın sarılmış olsa su seni kurtarmıyor ki; insanın dünyadaki yaşamı su kadar insan yaşamında etkili olan maddi ve manevi her şey gereklidir.

Su bulmak için insanlar 'iğneyle kuyu kazmak' misali yerin derinliklerine inmişlerdir. Top top kendirlerle kulaç kulaç kuyulardan su çekmişler. Sanki kadınların çileli yaşamın bir parçasıymış gibi kova kova çekilir, kazan kazan başlarında, kimi zaman omuzlarda sıtıl sıtıl, evlere taşımışlar. 'Su bulunsun yeter' derlerdi. Sağlıklı, sağlıksız kimse bilmezdi.

Köylerde, kırlarda, bayırlarda, çöllerde yaşayanlar, kilometre uzaklardan nice zorluklarla kuyulardan su getirirlerdi. Kuyu olmayan yerlerde, kışın sarnıçlar da biriken yağmur sularını evlerine taşırr, hem kullanır, hem içerlerdi, çamurunu dinlendirerek, kurtçuklarını süzerek.

Şehir büyüdükçe su ihtiyacı çoğaldı. Teknik olanaklar gelişti, yer altında metrelerce derinliklerden sular çıkarıldı. İnsanlar ihtiyaçlarını giderdikleri gibi ekin, meyve, sebze yetiştirmede kullandı. Tarlalarını daha verimli kılmak için sulayarak yılda bir yerine iki-üç ürün elde etmeye başladılar.

Şehir içme suyuna gelince; öteden beri belediyenin görevleri arasında, ama 'keşke' derim onu da elektrik gibi yeni bir kurum oluşturulsa, ya da öteden beri su ile uğraşan Devlet Su İşleri bu görevi üstlenmiş olsa, zaten adı 'su işleri' ne güzel olurdu. Nedenine gelince politik hesaplar peşinde koşmayan bürokratlar dolaysıyla en güzel hizmeti verirler. Abartılı rakamlarla su arıtma tesisi yapıldı, hala sağlıklı bir su içemiyoruz. Suyun klorlandığı doğru, keşke arada sıra tahliller yapılıp gerçekler halka açıklansa da herkes ona göre tedbirini alsa.

Şu yanı başımızda bazen sessiz, bazen gürül gürül akan Fırat'ın göl edilmemesine, yönünün çevrilmemesine sitem ederdik. Yönü çevrildi. Bereketli Hilal'ın bir parçası olan Harran Ovası'nın topraklarını suladı. Şehre de içme suyu olarak akmaya başladı.

Belediyelerin yaptığı her hizmet insanlığa hizmettir. İnsanlar her şeyin en güzeline layıksa suyun da en temizine layık olduğu kadar, adalete, hukukun üstünlüğüne, eşit ve beraber yaşamının erdemine fırsata ihtiyaçları vardır. Büyük şehir ve başlı başına su işlerini idare eden bir kurum varsa bu halka hizmet anlamında her türlü hizmetin en iyisini verdiğine inanıyoruz.

Yapmıyor, etmiyor, yetersiz diyeceğimize yaptığı hizmetleri takdir eder ve daha iyisini yapması için öneri ve düşüncelerimizi sunmak başarıya katkı sunmaktır. Yıllarca sağlıksız koşullarda verilen suyu içtik. Temiz su için ömrümüzden ömür gitti. Su geldi geliştirilen sistem bize temiz su verildiğine inanıyor ve yetkililere güveniyoruz.

Belediye yetkililerin bunu basın bülteniyle potansiyel alıcı olan halka duyurmasında fayda vardır. Ayrıca su fiyatının bu kadar yüksek olduğunun farkındalar mı? Mecburi bir pazarda insanlara bu kadar baskın çıkmamak gerekir. Bu konuda hedef kitlenin büyük tepkisini duyuyorum.

Birçok il ve ilçede şehrin temiz tutulması anlamında suyun ücretsiz verildiği gibi çok cüzi fiyatlar uygulanmaktadır. Kaynakların kullanım ve maliyetine göre daha pahalıya satan yerlerde olabilir. Ama onların devasa bir proje olan Atatürk Barajları yoktur. Su yaşamdır satılmaz ilkesini benimsememiz gerekir.

Piyasada damacanası on liraya kadar satılmakta ve insanlarda bunu almaktadır. Kapitalizmin gayesi kar elde etmektir.

Belediyenin buna fırsat vermemelidir.

Ümitliyiz. İnanıyoruz. Güveniyoruz.