Gazza, kelime anlamı olarak ismiyle müsemmalı olarak direnen, savaşan ve güçlü anlamlarına gelmektedir. İmam Şaffi (767) hazretlerinin de doğum yeri olan Gazze, Peygamberimizin büyük dedesi ve aileye ismini veren, Haşim bin Abdulmenaf'e izafetten, Haşim'in Gazza'sı denilmektedir.
Tarihin bilinen ilk yazılı anlaşması olan Hitit-Mısır (M.Ö:1258), Babillilerin, Yahudi krallığına son vermesi (M.Ö:583) ve İskender (M.Ö: 331) yılında bu yoldan Mısır'ı kontrol ettikten sonra Pers İmparatorluğunu Erbil'de imha etti. Bu yolların üzerinde Gazze bulunmaktadır. Benzeri durum Mısır'a almadan önce Gazze ve Kudüs'ü fetheden Hz. Ömer için de geçerlidir. Gazze Ulu Camii (638) yıkılmadıysa buna şahittir. Camii, Kudüs'ün kaderi gibi Cami ve Kilis'e olarak değişmişse de inşallah ayaktadır.
1517'den 1917 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğunun hâkimiyeti altında kalan Gazze, Kudüs, Şam, Bağdat ve Mısır'ın kapısıdır. Gazze'nin stratejik önemi, Haçlıların yenildiği (Hittin-1187), Moğolların bölgeden kovulduğu Ayn Callut (1260) ve Osmanlının, iki defa kazanmasına rağmen ancak yenildiği III. Gazze Muhaberelerinde görülmüştür. Öyle ki Osmanlı Devleti, Batı'da Çanakkale (1915) ve Doğu'da Kutt-l Ammara (1916) zaferlerini kazanmasına rağmen Gazze'de karnından yediği darbeden sonra mağlup olmuş ve Bereketli Hilal'den dört asır sonra ayrılmıştır. Bu nedenle 7 Ekim'de başlayan süreç 1917 den beri, 116 yıldır kesintisiz devam emektedir.
Gazze'nin Günümüzde Önemi
Bugün Gazze'yi, sadece Allah'ın güneşi gündüz ve ay'ı gece için aydınlatırken, Evangelist-Siyonistler çeteler aç ve susuz bıraktığı yetim Gazze halkını öldürmek için gece işaret fişeğiyle aydınlatmaktadır. Bunun başlıca sebebi, Küresel tek Dünya Devletidir. Bu devletin başkenti Kudüs, ticaret yolları ise Hindistan, BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Avrupa arasından hattır.
AB/D ve Hindistan odaklı bu dünyaya karşı direnen, Türkiye, Çin ve Rusya bulunmaktadır. Gazze'nin kahraman çocuklarından oluşan Hamas burada olduğu müddetçe, ne İsrail'in Akabe-Akdeniz su kanalı ne de Hint yolu açılabilir. Bu nedenle Hamas'ın yer altı gücüne Hiroşima'dan fazla bombalarla saldırmaktır. Kilometrekare'ye binlerce ton bomba korkusuzca atılmaktadır.
Suriye ve Afrika'ya uzanan Rusya cephesi, zorla genişletilen NATO adına Ukrayna üzerinden son iki yıldır savaşa dönüşürken, Çin de Tayvan üzerinden benzeri bir cepheye yöneltilmektedir. Bu süreç Türkiye için Irak ve Suriye'de PKK/PYD terör örgütleri, Kıbrıs ve Yunanistan'da ABD'nin askeri üsleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü son bir asırda ilk kez Asya ve Türkiye, AB-D'ye meydan okuyor. Ve başta Fransa olmak üzere Avrupa, Afrika'dan kovulmuştur. Bu nedenle Nükleer bir savaşa bir düğme mesafesinden olduğumuz, III. Dünya savaşını fiilen yaşamaktayız. Ana cephe Doğu Akdeniz ve Bereketli Hilal'in batı ucu olan Gazze görülmektedir.
Bugüne kadar 10 000 fazla kişinin öldürüldüğü Gazze'de saate 15 kişi ölmekte ve bunların 6'ı çocuk beşi evlatlarını korumaya çalışan annelerdir. 7'den 77'ye ayağa kalkabilen her kesin savaştığı Gazze'nin bir çocuk mezarlığına dönüştüğünü söyleyen, müflis BM'nin vicdanlı Genel Sekreteri olan Antonie Guteres'in ifadelerine göre 80 yıllık BM sistemi de çökmüştür.
Osmanlı'nın Çanakkale'si anlamına da gelebilen Gazze'nin düşmesi demek Kahire, İstanbul ve Tahran'ın dış surlarının düşmesi demektir. Hatta insanlığın düşmesi ve şeytanın kazanması demektir. Tarihte ilk kez insanlık zulme karşı Gazze üzerinde birleşmiş durumdadır. İslam dünyasında Şii ve Sünni ittifakı tarihte ilk kez kuruluyor. Rusya ve Çin, Batı'ya karşı Gazze'ye daha yakın durumdalar. Bereketli Hilal'e hâkim olan Dünya'ya hâkim olur. Gazze, Bereketli Hilal çekirdeğinin mantosudur.
Bugün nükleer silahlarla korkunç boyutlara ulaşan, silahların yıkıcı etkisi, denizaltı, hava ve uzaydan da ateşlenebilen ikinci ve üçüncü vuruş güçleri, Ortadoğu, Ukrayna ve Uzakdoğu Cephesinde savaşmaktadır. Ortadoğu cephesinde PYD ve Yunanistan AB-D tarafından silahlandırılmakta ve Doğu Akdeniz'de nükleer denizaltılar ve uçak gemileri tarihin en büyük tatbikatlarını yapmaktadır. Burada hedef Türkiye'nin bölgeyle irtibatını kesilmesidir. Türkiye, bu nedenle Hind-İsrail ve Avrupa hattından (IMEC) atılmıştır.
60 yıldan sonra savunmaya yıllık 55 milyar dolar harcayan Almanlar ve aynı şekilde yıllık 46 milyar dolar harcayan Japonlar Çin'e karşı aynı zamanda sahaya sürülmüş durumdadır. (Hind, Avustralya ve QUADR Cephesi )
ABD ve Avrupa'nın İsrail'e sınırsız desteklerinin başlıca sebebi, İsrail'in AB-D adına esasen çok ucuza karakol jandarmalığı yapmasındandır. Ancak buna rağmen İsrail uzun süreli bir savaşı, maddi ve manevi olarak taşıyamaz. Bugün açlık ve susuzluktan kırılan Filistinlilere rağmen, İsraillilerin en az yarısı Starbucks kahvesi ve Mc Donalds'ın bedava yemeklerine rağmen bölgeyi ve cepheyi terk etmektedirler.
Burada AB/D, Japonya ve Hind Cephesine karşı Çin, Rusya ve büyük bir İslam güç boşluğu olan İslam Dünyası cephesi oluşmuştur. Afganistan cephesi 40 yıldan sonra ilk kez kapanan İslam Dünyası, Libya ve Yemen'de rahatlamış Suriye ve Irak'ın ateşi düşmüş durumdadır. İran ve Suudi Arabistan barıştığı gibi Türkiye de Mısır ve BAE ile barışmış durumdadır. Kısaca burada da 100 yıldan sonra ilk kez mezhep ve etnik çatıştırılma ortadan kalkmış durumdadır. Batı'nın tetiklediği Şii ve Sünni farkı zenginliğe dönüşmektedir.
Kısaca Gazze'deki bir enkazın üzerinde yetim bir çocuğun sabah ezanı ve canlı yayında patlamalar herkesi uyandırmaya yeter. Saate 15 kişinin şehit edildiği, 6'sının çocuk 5'inin kadın olduğu bir vahşette, ampute ihtiyacında olan çocuklara narkoz yerine kuran sesi verilmektedir.
Paslanmış demirler ve su üzerinde sürüklenen çöplerden de bir gün mutlaka Şam yerine Gazze çeliği üretilecektir. Gazze elbette kazanacaktır çünkü Gazzeliler kendileri için savaşırken, İsrailliler küresel satanist çete adına ve çok sevdikleri dünya adına bedava savaşmaktadırlar. Bu, AB-D hâkimiyetinin 250 yıldan sonra bitmesi demektedir. Batı(l) Hakka, yenilmeye mahkûmdur. Ariel Şaron gibi Netanyahu ve Siyonist çete de bazıları sussa da taşların dile geldiği günden kurtulamazlar.