Geçen Yalçın Küçük'le yapılan bir mülakatı okudum. Aklıma hemen bizim Hanefi Düşmez ve Hüseyin Güzel geldiler..

Hanefi Düşmez, Urfa'nın son yıllardaki en büyük değerlerinden biri. Gerçek biri. Şair, araştırmacı, gazeteci. Öğretmen emeklisi. Şimdi Harran'da baba toprağını korumaya çalışıyor. Yazın sıcağında alın teri döküyor.

Hüseyin Güzel, karabatak. Yüzüne de söylemişimdir. Hanefi'nin tersine, biraz ayarsız.

İkisinin ortak özelliği, yazı üslupları. Yalçın Küçük'ü okurken teşhisi koydum.

Beli! Dedim. Urfa usulü Arşimetçilik. Buldum.

Şeytanla erkekçe dövüşmek zor iş.

Taşını atıp, köşene çekileceksin.

Euzu billah! Korktuğumuz için değil. Sayıları o kadar çok ki, saysam ne sayfalar biter, ne de taş yeter.

Yazı inşallah devam eder bu minvalde, yeni bir üslup olarak.

Dedim ya şeytanlar çok, şeytanlıkları bitmiyor.

Urfa Bizans şimdi. Kambur balığın sırtında kala kala bir pul kalmış İbrahimi Haliller. Yangını sürse de Nemrud itinin, Allah'ın rahmeti bütün yangınları söndürmeyi kadirdir, kafidir. Amenna.

Dümbük diye bir yazı yazacaktım. Başladım da yarım kaldı.

Sözlüğe baktım. Tam yerinde.

Urfa'nın Zübüğünü 20 yıl önce yazmıştım. Şimdi kaç tane Zübük var Urfa'da?

Ya Dümbük! İlk olarak 5 yıl önce duymuştum bir Zübük'ün ağzından. Siyasiydi. Parti ellerindeydi. Bir il müdürü için ulu orta hitap ediyordu: 'Ulan Dümbük!'

Bir insanı bin defa öldürmekten daha ağır bir durumdu.

Nasıl dururdu insan, nasıl katlanırdı?

Bir başka Zübük izah etti:

Aylarca Milletvekili yada il başkanının peşinde dağ –bayır-çayır dolaşır, geceleri ahırında ulu orta yer içer yatar; sonunda da makam sahibi olursa elbette sahibinin sadık iti olacaktır bu 'adam'.

Kendisine havale edilen 'işi' geciktirir, kıvırır, tırsarsa; işte böyle seslenirdi sahibi:

Ulan dümbük!

Şeytan çok dedim ya!.. En sonundan başlayalım.

Sabah gazetede arkadaşlar bir fotoğrafı paylaşımıma atmışlar.

Baktım Ankara fotoğrafı.

Yorum dediler, Dümbüklerin dayanışması dedim.

Aklıma fıkrası çok olan bir vekilimizin fıkrası geldi.

Babadır aynı zamanda, malum vatandaşlarımız için.

Emniyete karakola gitmiş..

Yeğenlerini 'kurtarmaya'

'Livata yaparken suçüstü yakalanmış' Yeğen.

Eğleniyorlardır demiş.

Vali'nin, Bakan'ın, Milletvekili'nin, İl başkanının etrafında kurulan pazarlarda; şefkat, merhamet ve adalet aranıyordur herhalde.

Fetö'den, PKK'den suçüstü yapılan 'Yeğen – arkadaş'lar her halde eğleniyorlardı şimdiye kadar.

Bakanımız Urfalı olsun, Çamur'dan olsun diyordu mührü yiyen numbervan international com, coydular. Şimdi Çelikten duvarın arkasında, dışarıdaki arkadaşlarından himmet bekliyor.

Doğru ya başlar dışarıda kuyruk içeride.

Kuyruk, yılanın kuyruk acısı.

Kertenkele için kuyruk, kaçış bileti.

Boynuz danışman mı var Ankara'dan Bakan Fotoğrafın arkasında. Karköprü'nün köprüsü çöktü, sahibi göçtü derdinden senin yaman Danışman. Üniversitenin 4 Dönemlik rektörü de sektör oldu senin danışmanlığından. Şimdi bulunduğun yerde kime danışıyorsun, kimin için vilayetin koridorlarında dolaşıyorsun. Şeytan seni görse ne olur? Vallahi vilayete gelmez, sen varsın diye! Danış oğlum danış! Ustana danış, sana bakana danış, Allah nasıl olsa zaman vermiş Şeytana.

Zübük, dümbük, danışma. Bakara.

Yahudiler iyi tüccardır.

İhanet, terör, darbe.. Zübük, dümbük, tezgah komisyon rant fırsat.

Öffff.. Takipçi mi siyaset medya danışma..

Hanefi olsa iki şut çeker, Hüseyin olsa lastik gibi bir lafı alır sağa sola çeker.

Acemi bana kalınca da işte böyle her şeytana bir taş desem, ne taş kalır ne zıplamayan Şeytan!

15'inde duruşmamız varmış O. Çocuklarıyla.

Hacı emmi genelevde işin ne diye sormuştuk 7 yıl önce.

Şimdi anladık, anladı 80 milyon. Her bir ağızdan dümbükkkkk!