Bir kadının birini sevme ihtimali elinden alınmamalıydı…
Uzun sürmeyen bir düşüncenin yazıya geçirilmiş halinin en etkili cümlesi; bir kadının birini sevme ihtimali elinden alınmamalıydı. Hiç sevmeyen bir kadın bile bu ihtimalle yaşarken mutlu olur. Bir kadının, kadın olduğu için hayalleri sınırlandırılmamalı. Hayalleri ve ihtimalleri elinden alınıp toplumun bilmem hangi töre yargılarıyla hesaba çekilmemeli. Töre, kendini hukuk fakültesinden mezun hisseden, yargıç kılığına bürünüp sözlü kanunlara göre insanları yargılayan birçok insanın atalarımdan gördüm kafasıyla topluma dayattığı postmodernizmi itekleyen kurallardır. Ve bu kurallar bir kadının sevme ihtimalini ortadan kaldıracak kadar güçlüdür.
''...Çünkü akşam ağırdan alır kendini, küçük çocuk pencereden içeri bakmaz. Füsun sevgisinden vazgeçip kendini örgülere verir, sevgisinden vazgeçer Füsun! Kendisini aptal ve yararsız bir şey gibi hisseder, duyguları elinden alınan bir zavallı, törenin ezmeye hazır olduğu küçük bir böcek gibi hisseder.'' Füsun, Ayşe, Meryem ve sevgisinden vazgeçen yüzlerce kadın… Oysa mutlu bir toplum oluşturmaya çalışan töre kuralları; ahlaklı bir toplumun bir annenin, çocuğunu aşkla yetiştirmesine bağlı olduğunu bilmiyor. Bu aşkla yetiştirme ise bir kadının sevmesiyle başlar, yani toplum kadınlara verilen değerle düzelir. Bir toplum, kadının yetiştirdiği çocuklarla gelişir ve ahlaklı bir çocuk mutlu bir kadın tarafından yetiştirilir.
Bir kadının birini sevme ihtimali, kötü bir ihtimal olarak düşünülmemeliydi.
En çok kadınlar sevmeyi öğrenmeli, örgülü saçları göğüslerine düşen kadınlar, memeleri bir yavruya hayat olan kadınlar, bir adamın gözlerinde boğulmamak için çırpınan kadınlar…
Duvarlardan karanlık sular gibi fışkıran bir ihtimal olarak kalmamalıydı sevmek, bir genç kız sevgisini yüreğinde taşımanın korkusunu atmalıydı artık. Her kadın anne olmadan önce aşık olmalıydı. Töre, yargılarını değiştirip daha mutlu, daha huzurlu olabilmemiz için yeni kurallar bulmalıydı. Birileri, birilerine artık dur diyebilmeliydi. Bir çocuğun öldürülmemesini, bir annenin mutlu ve aşık olması sağlayabilirdi.
Evet, mutlu bir toplum bir kadınla başlar. Sevgiyle büyümüş ve sevdiğine kavuşmuş bir kadının yetiştirdiği çocuklarla düzelir toplum. Sevmenin önündeki engeller kaldırılır ise ve çocuklar mutlu, huzurlu bir ortamda yetiştirilince topluma yararlı birer birey haline gelir. Ve unutulmamalı ki bir evlat için en önemli şey anne ve babasının bir birine olan sevgisidir. Yani mutlu bir toplum için, iyi yetiştirilmiş bir çocuk, ahlaklı bir çocuk için ise, sevgi dolu bir aile ortamı bunun için ise sevdiğine kavuşmuş bir kadın gerekir. Uzun lafın kısası, manevi anlamda gelişmiş bir toplumun temelinde, sevme ihtimali elinden alınmamış bir kadın vardır.