Hâk dedikleri bir şey varmış; yalân
Adâleti cân çekişirken gördüm
Atılmıştı meydâna bir pehlivân
Sînsîce yaklaşıp sırtından vurdum

Yumdum gözlerimi, ağzımı yâydım
Şirk adına ne varsa bir bir sâydım
Şüpheyi tuttum, doğruluktan câydım
Tam olsun diye bin yalân uydurdum

Şu menfaat en yakın dostum oldu
Riyâkârlık libâsım, postum oldu
Ân geldi nefretimi kustum oldu
Melânetimi âleme duyurdum

Unuttum insânlığımı, karârdım
Attım vicdânı soğudum, sarârdım
Nefsime köle olmayı başardım
Karnımı kînle, kâvgâyla doyurdum

Muhabbet dediğin hangi otâğda?
Safsata; bülbül öter miymiş bâğda?
Birbirine küssün insan her çâğda
Zâlim mazlûma kıysın istiyordum

Ben âlçâğın tekiyim; özümde var
Ayrımcılık, ikilik, gözümde var
Dedikodu, iftirâ, sözümde var
Birlik, berâberlik olmaz diyordum

Kûllukmuş, ibâdetmiş inâncım yok
Gurûrluyum, bîzâr etmem, sâncım yok
İçki, fâl, zinâ bende, utâncım yok
Para, eğlenceyi buldum kudurdum

İnsânoğluyum; vardığım nokta bu
Yıkıldı, yıkılmaz sanılan tabu
Sonumuz âteş, yanacaksak da bu;
Cehennem dedikleri benim yurdum

Bütün bunları yaptıran şeytândır
Bilmez şefkat ne, kalbi var taştandır
Tek bildiği taşkınlıktır, isyândır
Kur'ân der: "Hakîkatleri duyurdum."

Kaldır başını zilletten de doğrul
Asâleti Âllâh'a secdede bul
Sebep, gâyemiz bu, böyledir usûl
EBEDÎ der: Nefsime kilit vurdum
(2014)