Bangladeş'te, işbirlikçi Hasina ve güdümlü iktidarı tarafından kurulan savaş suçları mahkemesinde, idama mahkum edilen Cemaat-i İslami partisi lideri Motiur Rahman Nizami af dilemeyerek hakka yürüdü.
Daha önce de Eylül 2013'te cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrilmiş olan Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla aynı şekilde af dilemeyerek 12 Aralık'ta hakka yürümüştü.
Nitekim aynı mahkemenin 90 yıl hapse mahkûm ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede rahmeti Rahman'a kuvuşmuştu.
Ümmetin gözünün içine baka baka İslam ulemasını infaz eden Bangladeş ulusal devletinin kuruluşuna ve bu güne gelişine baktığımızda İslam coğrafyasındaki sair ulusal devletlerden farklı olmadığını görürüz.
12. yüzyıldan 1757 yılına kadar Hilafetin egemenliğinde kalan bu topraklar, 1757'den 1905 yılına kadar İngilizlerin egemenliğinde kaldı. Bilahare Doğu Pakistan adıyla Pakistan'ın bir eyaleti konumunu 1969 yılına kadar sürdürdü.
Meclis üyelerinin teşkili için 1969'da yapılan seçimi ayrılıkçı bir siyaset yürüten Mucib-ür Rahman'ın başında bulunduğu Avami Partisi kazanınca Pakistan Devleti Millet Meclisinin teşekkülünü süresiz ertelendi.
Bu durum Avami Partisi tarafından meşru hakların ihlali sayılarak genel greve gidildi. Bu kararı istismar ederek ayrılıkçı söylemlerine hız verdi. Güvenliği sağlamak için ordu devreye girince, durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alarak iç savaş baş gösterdi.
Ayrılıkçı Mucib-ür-Rahman 22 Aralık 1971'de Hindistan'ın emelleri doğrultusunda Pakistan'dan ayrılarak Bangladeş Halk Cumhuriyeti kurunca, iç savaş ortamında Doğu Pakistan'ın büyük bir bölümünü işgal eden Hindistan, iktidardan emin olarak ülkeyi terk etti.
Ne ki; Mucib-ür-Rahman ve Avami Partisi'nin iktidara gelmesiyle karışıklıklar dinmedi. Darbelerle günümüze kadar sürüklenen ülke, 6 Ocak 2009'dan buyana Bangladeş Kurucu Cumhurbaşkanı Mucibur Rahman'ın kızı Şeyh Hasina Vecid tarafından yönetilmektedir.
Başbakan Şeyh Hasina Vecid'in önderliğini yaptığı Büyük Koalisyonunun en etkili iki partiden biri; Avami Birliği, diğeri;1982 yılında gerçekleştirdiği darbe ile iktidarı ele geçirmiş Hüseyin Muhammed tarafından 1986 yılında kurulan İrşad Partisi'dir.
Dahası; Büyük Koalisyon'un üzerinde uzlaştığı birleştirici unsurlar; Bengal milliyetçiliği, sosyalizme dayalı ekonomik program, seküler bir devlet anlayışı ve Pakistan yerine Hindistan ile ekonomik siyasi iş birliği içinde olmaktır.
İşte Osmanlı Hilafet Devletinin ortadan kaldırılmasıyla İngilizlerin egemenliğine giren ve içinde Pakistan'ın da yer aldığı İslam ülkesi Hindistan'ın nasıl birer ulusal devletçiklere bölündüğünü gösteren bu kısa özet bugün Bangladeş'te olup biteni fazlasıyla açıklamaktadır.
İşte Hasina iktidarının 90 yıl hapse mahkûm ettiği ve 92 yaşında Hapishanede ölen Cemaat-i İslami lideri Gulam Azzam, kahramanca Allah'a yürüyen Rahman Nizami ve arkadaşlarının tek suçu; ümmetin daha fazla bölünmesine karşı çıkmaları idi. Dış güçlerle işbirliği halinde sözde bir bağımsızlık için siyaset yürütenler Bangladeş ulusal devletçiğini kurmayı başardıklarında, ümmetin daha küçük parçalara ayrılmasına o gün karşı çıkan kahraman ulema, bugün hain ilan edilip idama mahkum edilebilmektedir.
İşte ümmeti bir bütün olarak yeniden ayağa kaldırmak için çırpınanlar ile onu daha fazla küçültmek için çalışanların farkı budur.
Bangladeş'te olup bitenler ile Anadolu topraklarında olup bitenler birbirinden farklı ve bağımsız değildir. Bu nedenle hal çareleri de aynıdır.
Türkiye'de laik ulusalcı CHP zihniyeti ile PKK terörünün beslediği ayrılıkçı hareketin de Bangladeş'te ulemayı infaz eden cuntanın da ancak Hilafetin yeniden kurulmasıyla önüne geçilebilir. Bunun dışındaki politikaları test edip daha fazla Müslüman halkların arasına kin ve nefret tohumlarını ekmek hiçbir iyi niyetli insanın işi olamaz.
Bu nedenle "Bangladeş nere… Türkiye nere… " diyecek bir gerçekliğimiz yoktur.