Kuruluşundan 1944'lere kadar İngiltere ile ardından 2006'lara kadar da ABD ile kolonyalist ilişkilerimizin olduğunu ve sonrasında ise Yeni Türkiye'nin özgür / bağımsız bir yapı oluşturmaya başladığını, sömürgeci batının hazımsızlığının sonucu olarak (Danıştay Saldırısından beri) sürekli saldırı ve provokasyonlara uğradığımızı önceki yazılarımızda konu etmiştik.
Anadolu'nun ve onunla birlikte bütün ümmetin, özgür-bağımsız ve birlikte olması Allahın izniyle engellenemeyecektir. Yeni Türkiye, gelecek yüzyılın hedeflerine doğru azimle ilerliyor. Batılın/batının saldırılarıda devam ediyor. Edecekte; hak-batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir, başta terör olmak üzere bütün yaşadıklarımız da bu mücadelenin bir parçasıdır. Bizim için önemli olan doğru/hak safta yer almaktır.
Duygularımızla-düşüncelerimizle ve eylemlerimizle kimin tarafındayız? Aklımız-yüreğimiz-bileğimiz kimin davası için çalışıyor ve mücadele veriyor? Kıyamet gününde kimlerle haşir olunacağımızı bilmek gerek…
1. ve 2. Dünya Savaşlarından sonra küresel sömürgecilerce yeni baştan sınırları çizilen ve yeniden dizayn edilen dünyaya/bölgemize içinde bulunduğumuz yeni yüzyılda bir daha şekil verilmek isteniyor. Bu yeniden şekillenme başta Türkiye olmak üzere bütün coğrafyamızın yani ümmetin yeni savaşlara, terör saldırılarına, kana, gözyaşına ve göçlere muhatap olmasıdır. Son yıllarda yaşadıklarımız da budur aslında. Ülkemize yapılan saldırılarda başrol oynayanlardan biri olan ABD'nin 'son dönemde bize' yaptıklarını hep hatırlayacağız. Geçmişte yaptıklarını da bu millet/bu ümmet zaten unutmayacaktır.
CIA'nın 1988'de hazırladığı 'çok gizli' dereceli 32 sayfalık raporu 2002 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında kamuoyuna açıklanmıştı. Bu raporun İran-Türkiye-Irak Kürt ayaklandırmaları bölümünde bu yönlendirmenin kuruluşu, gelişimi ve geleceği hakkında yapılan analizlerde İran ve Irak bölümünde PKK'nın kuruluşu ve gelişimi detaylarıyla yer alırken Türkiye'yi ilgilendiren üç sayfalık bölümü "ABD'nin ulusal çıkarlarına aykırı" görülüp karartılmıştı. 1980'lerden beri, özellikle de son dönemde bu örgütçe Türkiye'ye yapılan saldırılar, işte karartılan bu üç sayfadaki projelerdir/analizlerdir. Bir zamanlar 'sözde' savunma-güvenlik-istihbarat alanlarında üst düzey stratejik ortağımız ve halen NATO müttefikimiz olan ABD'nin bir terör örgütü olan PKK ile olan ilişkilerini anlamamız bu gün bölgemizde olup bitenleri daha objektif değerlendirmemize yardımcı olur.
ABD, Almanya, İngiltere'nin yeni yüzyıl paylaşım projeleri; İsrail, İran, Yunanistan ve Suriye'nin kendi ulusal çıkarları ve idealleri uğruna Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak-Suriyelileştirmek adına bu ve diğer terör örgütlerine verdikleri destek artık alenileşmiştir.
ABD'nin PKK terör örgütünün Suriye şubesi olan PYD'ye yardım ettiğini açıklaması resmen açıklaması ve terör örgütünün çözüm sürecini sudan sebeplerle bozması, kanton sisteminin Türkiye'mizde başta Cizre olmak üzere 3 il ve 13 ilçede HDP'li belediyelerce ilan edilmesiyle buraların da Kobanileştirilme gayretleri, Pentagon'un özel kuvvetlerinin savaş eğitmenlerinin başta [son 2-3 ayda onlarca polisimizi ve askerimizi şehit eden EYP ] yani el yapımı patlayıcılar ile yeni saldırı taktikleri eğitimi ve öğretimi, istikrarsızlaştırma ve kaos oluşturacak yeni stratejiler Pentagon ile yapılan yeni gizli anlaşmalarının bir açılımı olsa gerek.
Türkiye'mizin zarar görmesi için ABD'nin dışında, başta İngiliz ve Alman ajanları bütün güçlerini harcıyorlar tabi belalarını da buluyorlar. Bu arada Şemdinli'de PKK'lılarla birlikte savaşan ayaklanmayı organize eden İsrailli 26 MOSSAD mensubunun da öldürülüp adrese teslim edildiğini bilmek gerek.
Yerel bilgilendirme ile tespit edilen noktalardaki terör örgütü kamplarına yapılan Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı hava harekatı sonucunda 2 binden fazla örgüt elemanın etkisiz hale getirilmesi, en büyük silah depolarının imhası, lojistik desteğinin kesilmesi sonucunda örgüt ve dış destekçileri yeniden "ateşkes, barış ve çözüm süreci" taleplerinde bulunma sürecine girmişlerdir.
10 Eylül 2015'teki kapsamlı hava harekatında ABD'li yetkililerin "harekatı durdurun, o bölgede unsurlarımız var" demesine rağmen "ABD unsurlarının orada ne işi var? Unsurlarınız derhal çekilsin biz vuracağız" cevabı verilmiş ve PKK'nın en büyük cephaneliği vurulmuştu…
ABD dışişleri sözcülerinin ardı ardınca; "tekrar çözüm sürecine girilmesi, terör örgütünün muhatap alınarak barış masasına oturulması" açıklamaları olup bitenleri daha kolay anlamamıza yardımcı oluyor.
Artık iyice deşifre olan ve halkımızın gerçek yüzlerini tanıdığı 'sözde demokratik ve barışçı' şubelerinin de "Bu ateş her yeri yakar, Bodrum, güneydoğuya uzak değil" sözleriyle hedef göstermeleri ucuzluğu; küresel şebekelerden ihale alan teröristlerce Başkentimizdeki bir miting öncesi alçakça bomba patlattırılması sonucu yüze yakın insanımızın katledilmesi ve barış çığlıklarıyla askerimize-polisimize ve sivillere yapılan bombalı saldırılara devam edilmesi aslında sömürgecilerin taşeron terör örgütlerinin iflas noktasına gelmesi ve aldıkları ihaleleri yapamamanın sonucu oluşan paniğin sonucudur.
ABD'nin hesabına Türkiye karşıtlığı yapan FETÖ'de apayrı bir problemdir. Bunların; Oslo'daki MİT-PKK görüşmelerinin sızdırılması, sokakta, devlet yok algısı oluşturmak için kasten Kobani eylemlerinin büyümesinin sağlanması, PKK içine sızmış 329 ajanın deşifre edilerek devletin acz içinde gösterilmesi için çaba gösterilmesi ve güvenlik güçlerinin içine sızmış cemaat mensuplarınca devletin PKK ile mücadelesini zaafa uğratma gayretleri ile bu yolda basın yoluyla da algı operasyonları gibi çalışmalar yaptığı görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkü-Kürdü-Arabı ile bütün Anadolu halkı, ülkenin bölünmesi ve toprak bütünlüğünün parçalanması anlamına gelen bu ihanetlere asla ve asla izin vermeyecektir. Bunu, terör örgütü ve türevleri ile Pentagon aldığı darbelerle anlamıştır.
Bunların derslerini devletimizin güvenlik güçleri en sert bir şekilde vermektedir, bu operasyonlar sonuna kadar da devam edecektir. Halkımız da bunlara 'yasal çerçevede' seçim sandığında derslerini verecektir.
Sahi siz kime oy vereceksiniz? Ben, küresel sömürgecilere ve onların çeşitli renklerdeki yerli taşeronlarına karşı, yeni yüzyılda özgür ve bağımsız olma yolunda mücadele veren, bütün İslam Ümmetinin umudu, Yeni Türkiye'ye oy vereceğim.
Şu anda tek seçeneğimiz olan Ahmet Davutoğlu'nun Genel Başkanı olduğu AK Parti'ye oy vereceğim!