İKİNCİ BÖLÜM

M. Sarmış: Şimdi artık Kale konusuna geçebiliriz. Önce bu iş nasıl başladı? Projenin adı nedir?

G. Kozbe: 'Şanlıurfa Kalesi Kazıları' şeklinde adlandırabileceğimiz projemizi ilk 2019 yılında oluşturduk ve Aralık ayında Kültür ve Turizm Bakanlığına şahsi olarak benim başkanlığım altında yapılması için müracaat ettim. Prosedür bu şekilde; projenizi hazırlayıp müracaat ediyorsunuz. Onlar da sizin yetkinliğinize, mesleki tecrübenize, yayınlarınıza bakarak onay veriyorlar. Bizde arkeolojik kazılar iki türlüdür. Biri kurtarma kazılarıdır. Bir yerde yol, köprü, baraj gibi şeyler yapılırken söz konusu alanlarda yapılan kazılar. Adı üstünde, oralardaki tarihi kalıntıları bulmak ve kurtarmak amacını taşır. Bu kazıları müze müdürlükleri yürütür, hocalar bilimsel danışmanlık yapar. Urfa Kalesi kazısı öyle değil; ikinci grup arkeolojik kazıya giriyor yani Cumhurbaşkanlığı Kararlı Kazı. Yaptığım müracaat Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanıp Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verdiği izin ve destekle gerçekleşiyor.

M. Sarmış: Yani bu işin yolu genelde böyle midir?

G. Kozbe: Evet tabii. Hocalar müracaat eder, Cumhurbaşkanlığı onaylarsa, Bakanlığın izni ve desteği ile çalışmalar başlar. Dolayısıyla o proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile hoca hangi üniversitede ise o üniversitenin ortak projesi olur. Doğal olarak bunun için bir bütçe gerekiyor. Bunu müracaatımız sırasında ekonomik kalemlere göre şekillendirip teklif ediyoruz. Hemen belirteyim ki bizim bu kazılardan elde ettiğimiz bir ücret yok. Üniversitemizin kazı alanına görevlendirmesi ile çalışıyoruz. Bakanlık teklif ettiğimiz bütçenin genellikle bir kısmını gönderiyor. O bütçeyi başka kaynaklardan tamamlamak da bize düşüyor. Dolayısıyla Şanlıurfa Kalesi kazıları, Cumhurbaşkanlığı kararlı bir kazı olup Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ben görev yaptığım için Batman Üniversitesi'nin ortak bir projesidir.

M. Sarmış: Projeniz onaylandı ve başladınız.

G. Kozbe: Evet. 2020'de onaylandı ve aynı yıl başladık. Pandemi'ye rağmen o yıl dört buçuk ay çalıştık. 2021'de ise altı ay çalıştık. Bakalım bu sene ne gösterecek? Hedefimiz minimum beş-altı ay çalışmak. Öyle bir iki ay çalışıp dönmek istemiyoruz.

Şunu da belirteyim; Bakanlıktan gelen bütçenin dışında Şanlıurfa Valiliği YİKOB (Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı) idaresinden destek talep ettik. Bakanlığımız da uygun gördü. Bütçenin bir kısmını YİKOB üzerinden sağladık. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün Valilik doğrultusunda bize yolladığı - çok sayıda olmasa da - İŞKUR işçi desteği var. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin katkıları çok önemli; unutmak mümkün değil. Kazı evi ve kazı aracı kiralamasını yapıyorlar ki çalışmaların sürdürülebilirliği açısından çok değerli. Batman Üniversitesi'nin de ayni ve nakdi katkıları da göz ardı edilemez. Tüm kurumlara çok teşekkür ediyorum.


M. Sarmış: Kale uzun zamandır kapalı. Ne zamana kadar devam edecek?


G. Kozbe: Benim en çok istediğim şeylerden biri de bu. Bir an önce ziyarete açmak. Biliyorsunuz 2018'den beri ziyarete kapalı. Şunu da özellikle belirteyim ki, Kale öyle zannedildiği gibi kazı yüzünden değil, o tarihte meydana gelen ve ölümle sonuçlanan elim bir kaza yüzünden kapalı. Bakanlık, gerekli tedbirler alınıncaya kadar güvenlik gerekçesi ile kapatmış. Düşülen yerin de Kale ile hiçbir ilgisi yok. Geçtiğimiz yıllarda Kale'nin üzerinde görülen o dev kolonlardan başka mimari açıdan pek bir şey yoktu. Biz, kazı yapalım, ortaya görülmeye değer bir şeyler çıksın. Sonra da kazıları engellemeyecek bir yürüyüş yolu belirleyelim ve kaleyi tekrar turizme kazandıralım istiyoruz. İnsanlar gelip ziyaret etsinler. Burası Balıklıgöl ve bütün o tarihi çevre ile yakından alakalı, onun ayrılmaz bir parçası. Böyle kapalı kalmasın. O eski çok ziyaret edildiği günlere geri dönsün. Onun için çabalıyoruz.

M. Sarmış: Ne aşamada peki?

G. Kozbe: Epey bir müddet önce gerekli yazışmaları yaptım. Geçen yıl 'Taş Tepeler' tanıtım programı için Urfa'ya gelen Sayın Bakanımıza durumu ilettim. Derhal açılsın diye talimat verdi. Tabii ki işin belli bir süreci var. Söz konusu olan bir ören yeri, onun için titizlik gösterilmesi normal. İlgili kurumlar gerekli incelemeleri yaptılar. Yürüme yolu, koruma tedbirleri ve diğer revizyonlar nasıl olacak diye projelendirme yapıldı. Geçen ay kuruldan gerekli izni aldık, şimdi iş ihale aşamasında.

M. Sarmış: Ne zaman açılacak?


G. Kozbe: Hedefim Kurban Bayramına yetiştirmekti. Ama belirttiğim süreç nedeniyle ağustos ayı sonunda olacak sanıyorum.

M. Sarmış: Kazıya dönecek olursak; burada yapılan daha önceki kazı çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?

G. Kozbe: Kale'de daha önce sistemli ve uzun soluklu bir kazı yapılmamış. Bizimle başlıyor. Daha önce, yağışların sebep olduğu çökmeler dolayısıyla iki defa, 2013 ve 2016 yıllarında müze tarafından kurtarma kazıları yapılmış. Dolayısıyla toprağın altında hangi bulgular var, hangi evreler var, henüz tam olarak bilinmiyor.

M. Sarmış: Onları size daha sonra soracağım. Oraya girmeden bize kazı ekibinden söz eder misiniz? Bu tarihi çalışmada kimlerin emeği var, bilinsin, kayda girsin.

G. Kozbe: Ben kazı başkanıyım. İki yardımcım var; Akarcan Güngör ve Yunus Akgün. Her ikisi de arkeolog, Akarcan benim gibi Batman Üniversitesinde görevli. Akarcan Vanlı, Yunus Batmanlı. Zaten bütün ekibimiz bölgeden. Arkeolog Habip Uçar Batmanlı, sanat tarihçisi Emrah Çelebi Diyarbakırlı. Restorator İsmet Caymaz da Gaziantep doğumlu ama köken olarak Urfalı. Merve Uçar ise İstanbul'dan geldi. Eski Çağ mezunu, kazımızın seramik ve küçük buluntu çizim işlerini yapıyor.

M. Sarmış: Bu sabah Kale'ye yaptığım gezi sırasında arkadaşlar sizin için de İzmir'de doğduğuna bakmayın, o da buralardan sayılır demişlerdi.

G. Kozbe: Doğru. Uzmanlık alanım gereği hep buralarda çalıştım. 1982'den beri, 40 yıldır bölgede çalışıyorum.

M. Sarmış: Bu kadar geniş bir alan için bu ekip yeterli mi? Sayı fazla olsa daha iyi olmaz mı?

G. Kozbe: Uzman ekibin kalabalık olmasına çok gerek yok. Ama işçi çok az. Beş altı işçimiz var. Valilik İş-Kur kanalıyla işçi aldığı zaman bize takviyede bulunuyor. İşçi ne kadar çok olursa kazı o kadar hızlı ilerliyor.