Yeis yani ümitsizlik… Büyük bir hastalık. İnsanı çaba göstermeden alı koyan, yelkenlerini suya indiren, kalbini elem ve kedere teslim eden bir hissiyat. Çağımızda hayli yaygın. Boyunlar yerde, bakışlar dalgın.
**
Ümitsizlik, hayatın her alanına sirayet eden bir duygu. Siyasi ve içtimai hayatın her yerinde. Bazen devletler düzeyinde. Kimi zaman gelecek planları yapan bir gencin hayallerinin ortasında. Pişmanlık içindeki bir kulun zihninde…
**
İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenalık gelse hemen ümitsizliğe düşüverirler. (Rûm Suresi 36. Ayet)
**
İnsanlar dünya hayatına, diğer tüm insanlardaki şart ve imkanlarla gelmezler. Ancak imkan ve şartları değiştirebilecek donanımlar insan oğlunda mevcuttur. Bu donanımı kullanmak biz insanların iradelerine bırakılmıştır.
**
Farklı bölgelerdeki derelerin başında bekleyen iki kişi, derenin karşı kıyısına geçmek istiyor. İlki dereyi geçmek için suların çekilmesini, azalmasını bekliyor. Diğeri bunun için sal, kayık inşa ediyor.
**
Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, özellikle O'a teslim olan, İman eden bizlerin düşebileceği bir gaflet, yanlış olmamalı. Bizler, gönderildiğimiz alemde muhatap kalacağımız çetin imtihanları, İman dairesinden yüz çevirerek karşılamamalıyız.
**
'İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır' (Necm Suresi 53/39 Ayet)
**
Allah'ın adaleti, kanunları inanan veya inanmayan kimseyi ayır etmeden tüm insanları kapsar. Bu dünyada başarılı olmak isteyen insan, farkında olarak veya olmayarak bu kanunlara riayet ederse başarıya ulaşır, kazanır. Bu çaba karşısında Müslüman veya gayrimüslim diye bir ayrım yapılmaz...
**
Her ne sebeple olursa olsun, insanın yaşama arzusunun muhafazası anlamına gelen Ümit duygusunu, zihin ve kalplerimizde yaşatmak temennisi ile…
Kalın Sağlıcakla…