Şanlıurfa'nın ve bölgenin yıllardır ihmal edilen eğitim altyapısı, öngörülemeyen nüfus artışıyla birleşerek kronikleşen bir probleme dönüştü. 2002 yılından itibaren bölgeye kazandırılan on binlerce okul ve yüzbinlerce derslik de söz konusu probleme çare olamadı. Şanlıurfa'yı değerlendirmeye devam edelim. Gelinen noktada Şanlıurfa çoğalmaya, problemler katlanmaya devam ediyor.
**
1980 yılında yapılan nüfus sayımında Şanlıurfa'nın toplam nüfusu 602 bin 736. O yıllarda nüfusun yüzde 47'si şehirde yaşarken yüzde 53'ü kırsalda yaşıyor. Aradan 20 yıl geçiyor. 2000 yılında yapılan sayımda bölgeyi esir alan terör dalgasının da etkisiyle Şanlıurfa'nın nüfusu 1 Milyon 443 bin 422'ye yükseliyor. Yani neredeyse nüfus 3'e katlanıyor.
**
2021 yılında yapılan son sayımda ise Şanlıurfa il nüfusu 2 Milyon 143 bin 20. Suriye'den ülkemize sığınan ve Şanlıurfa'da yaşayan 500 bin civarında Suriyeli ile birlikte bu rakam 2 Milyon 600 bine ulaşıyor. Şanlıurfa'da her yıl 60 bin civarında çocuk dünyaya geliyor. 500 bin Suriyeli nüfusu da hesap ettiğimiz zaman bu rakam 70-80 bini buluyor. Nüfus artış hızı göz önünde bulundurulduğunda yılda düzenli olarak 80 bin derslik üretmedikçe ve bu sayıyla doğru orantılı olarak öğretmen bulmadıkça eğitim sorunu katlanarak büyümeye devam ediyor.
**
Daha önceki yazılarımızda insan kalitemizin ne denli düştüğünü, insanlarımızın kimyasının ne denli bozulduğunu ifade etmiştik. Bu Türkiye genelinde mevcut olan bir durum. Genetik kodlamalarında feodalite tesirinin yüksek olduğu bölge illerimizde ise neredeyse farklı bir ırkın türediğine şahitlik ediyoruz.
**
Destekleme programlarıyla zenginleşen, zenginleşince kırsaldan şehre göçen, şehre uyum sağlamak yerine kırsal alışkanlıklarını şehre getiren, maddiyatı her şeyin anahtarı gören, kanun bilmeyen, yasadan çekinmeyen, vahşete meyleden, aşırı girişken ve kendinden türeyenleri de bu minvalde yetiştiren bir ırk…
**
Buna ek olarak nüfus sayımlarında da görüldüğü üzere 80'li yıllarda terörden kaçarak Şanlıurfa'ya yerleşen, gettolaşmayla birlikte kriminalize bir yaşam benimseyen, toplum bilincinden ve kurallarından uzak, travmalı, kendinden türeyenlerin de aynı kaderi paylaşmaması için çaba gösterecek herhangi bir bilince sahip olmayan kalabalık bir kitle de mevcut…
**
Nüfusa okul yetiştiremiyoruz. Okulda ders okutacak öğretmen bulamıyoruz. Öğretmen bulsak verim alamıyoruz. İdarecilerin tüccara dönüştüğü bir tabloyu seyrediyoruz. Böyle bir kısır döngünün içinde evlatlarımızın sağlam bir geleceğe erişmesini bekliyoruz.
**
Tüm bunlar üzerine yüzlerce tez yazılacak toplumsal olgu ve olaylar aslında. Keşke Şanlıurfa'da gerçek bir üniversite ve bunları kendine dert edinen akademisyenler olsaydı. Keşke Şanlıurfa'da; vatandaşların terör mimarisiyle açık hapishaneleri andıran evlerde yaşamasından rahatsızlık duyan Belediye Başkanı olsaydı. Keşke Şanlıurfa'da uyuşturucuya savaş açan, çocukları zehirleyen çetelerin kökünü kazıyan bir idari kadro bulunsaydı…
**
Bu tür yöneticiler olsaydı bu sorunların çözüm yolları konuşulmaktan öteye giderek hayata geçer, vahdetle rahmete kavuşurduk. Attıkları, atacakları adımlar da sadaka-i cariye olarak ahirette kendilerine bereket getirirdi. Sözü çok uzattık, selam ve dua ile kalın sağlıcakla…